1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KKTC'DEN BELKİ DE ÖLÜME...
KKTC'DEN BELKİ DE ÖLÜME...

KKTC'DEN BELKİ DE ÖLÜME...

KKTC'den belki de ölüme...

A+A-
 
İki yaşam arasında vatansız kalanlar

 

TOPLAM 63 KİŞİ, ÇOĞU PANSİYONLARDA…

Şu anda KKTC’de BM Yüksek Komiserliği tarafından sığınma talepleri tanınmış mülteci statüsünde sonuçlanan 27 kişi var. Değerlendirmeye alınan 36 sığınmacı ile bu rakam 63 kişiyi buluyor. Bunlardan 4’ü  ise çocuk. 63 kişiden 7’si kadın 56’sı erkek… Sığınmacı ve mültecilerin birçoğu pansiyonlarda yaşıyor…

SINIR DIŞI ENDİŞESİYLE…

Mülteciler ülkemizde bugün, yeniden zulüm görecekleri yerlere sınır dışı edilme riski ile karşı karşıya bulunuyor. Kuzey Kıbrıs’ta mülteciler hala daha suçlu muamelesi görerek, tutuklanıp yargılanıyor ve hapsediliyor.  Mülteciler insan kaçakçıları tarafından sömürülüyor ve hayatları riske atılıyor.

BAYRAMOĞLU: ÇOCUKLAR BURADA VATANSIZ…

Mülteci Hakları Derneği Program ve Mali İşler Sorumlusu Çiçek Göçkün Bayramoğlu, Kuzey Kıbrıs’ta dört mülteci çocuğun bulunduğunu belirtti ve “KKTC’de ülkelerinin konsolosluğu olmadığı için kendi ülkelerine kayıt ettirilemiyorlar.  Burada doğanlar, vatansız oluyor. Doğum yolu ile vatandaşlık ancak 18 yaşına eriştiklerinde mümkün olacak” dedi


Birleşmiş Milletler “mülteci” tanımını; “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi” olarak yapıyor…

Bu kişiler silahlı çatışmalardan, savaştan, baskı ve zulümden kaçmak için doğup büyüdükleri toprakları terk etmek ve yaşamlarına hiç tanımadıkları, dillerini konuşamadıkları başka ülkelerde yaşamlarına devam etmek zorunda kalıyor. Bu noktada, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, yerinden edilen, göç etmek zorunda kalan, tehdit edilen insanların yaşam güvenliğini, özgürlüğünü sağlamaya ve insan haklarının eksikliğinden kaynaklanan boşlukları doldurmaya çalışıyor. Ancak bu çalışmalara rağmen, mülteci sorunu 2014 yılında da en büyük problemlerden biri olarak duruyor.

Ülkemizde de 2009 yılından beri, Mülteci Hakları Derneği (MHD)Kıbrıs’ın kuzeyinde, sığınma hakkına ilişkin eksiklik ve ihlallere karşı mücadele ederek, sığınmacı ve mültecilere hukuki ve sosyal katkıda bulunmaya çalışıyor.

Kuzey’de yasal tanım yok
Kuzey Kıbrıs’ta mülteciler ile ilgili yasal bir tanım yok. Uluslararası mekanizmalara da dahil değil. Yasal güvence altında da olmadığı için, sığınma hakkı belgeli veya belgesiz her gelen kişi, kaçak göçmen muamelesi görüyor.  Turist vizesi ile girilebilen uyruklarda olan kişiler de vizeleri dolunca kaçak statüsüne düşüyor. Bu noktada Mülteci, Hakları Derneği Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)ile işbirliği yapıyor. Kıbrıs’ın kuzeyi de onların görev alanına giriyor. 

Değerlendirme işlemlerini onlar yürütüyor. MHD’de ülkede kalabilmelerine yardımcı oluyorş ve mümkün olan tek mekanizma UNHCR’ye erişim sağlıyor.

Sığınmacı ve mülteci olarak kişiler belgeleniyor.  Sağlık ve çalışma hakkı MHD’nin görüşmeleri ve geliştirdiği ilişkiler sonucu devlet tarafından tanınmış durumda. Ama resmi bir tüzüğe ve yasaya bağlı değil…Bu da hakların daha kırılgan bir zeminde bulunmasına yol açıyor.

UNHCR tarafından sığınmacı veya mülteci olarak belgelenen kişilerin iş bulmasına yardımcı oluyor. Maddi destek vermeye çalışıyor ve toplanan bağışları ihtiyaç önceliğine göre ulaştırıyor. Dil eğitimi konusunda öğretmenler olduğu sürece destek sağlanmaya çalışılıyor.
İşveren, ev sahibi veya benzeri kişilerle yaşanabilecek hak ihlallerinde müdahil olmaya ve mültecilerin haklarını korumaya çalışıyor.

Karpaz açıklarında batan tekne ve 7 kayıp
Mülteciler ülkemizde bugün, yeniden zulüm görecekleri yerlere sınır dışı edilmeleri riski ile karşı karşıya bulunuyor. Kuzey Kıbrıs’ta mülteciler hala daha suçlu muamelesi görerek, tutuklanıp yargılanıyor ve hapsediliyor.

Ülkeye güvenli girişlerine izin verilmezken,  mülteciler insan kaçakçıları tarafından sömürülüyor ve hayatları riske atılıyor. 2012 yılında Karpaz açıklarında batan teknede ikisi çocuk 7 kişi bu şekilde hayatını kaybetmişti.

Kuzey Kıbrıs’ta 63 kişi, 4’ü çocuk
Şu anda KKTC’de 27 tanınan mülteci bulunuyor. 36 sığınmacı ile bu rakam 63 kişiyi buluyor. Bunlardan 4’ü çocuk. Biri hariç diğerleri ailesi ile birlikte burada bulunuyor. 63 kişiden 7’si kadın 56’sı ise erkek…Yetişkinlerden  sadece 5 kadın var…

Pazartesi Sohbetleri’nde Mülteci Hakları Derneği Program ve Mali İşler Sorumlusu Çiçek Göçkün Bayramoğlu ile mültecilerin karşılaştıkları sorunları, Kıbrıs geneli ve Kuzey’deki durumu, devlet politikalarını konuştuk.

“Fon yaratımı ve sosyal ihtiyaçların tespiti”

Muhabir: Öncelikle Çiçek Göçkün Bayramoğlu kimdir? Ne zamandan beridir MHD’de görev alıyorsunuz? Neler yapıyorsunuz?
BAYRAMOĞLU: Ben İstanbul’da Siyaset Bilimi Uluslar arası İlişkiler eğitimi aldım.  Daha sonra İngiltere’de  insan hakları üzerine master yaptım.  Aynı alanda doktoraya da devam. Ediyorum.  2012 yılında ülkeye döndüm. Bir yıldır da Mülteci Hakları Derneği’nde görev alıyorum. Şu anda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği fonlu bir proje üzerinde çalışıyoruz. Raporların hazırlanması için ekiple birlikte adımlar atıyoruz. Ben aynı zamanda ofisin mali düzeni, proje gerektirdiği yönde fon yaratımı ve mültecilerin sosyal ihtiyaçlarının tespiti ile değerlendirilmesi için çalışıyorum.

Dernekte 6 kişi çalışıyor

KIBRIS: Kaç kişi görev yapıyor dernekte?
BAYRAMOĞLU: Biz MHD olarak altı kişilik bir ekibiz. Benim dışımda yarı zamanlı sosyal bir çalışan var. Bir halkla ilişkiler ve bilgilendirme konusunda çalışan arkadaşımız,  iki de avukatımız var. Ve bir de proje koordinatörümüz aynı zamanda dernek başkanı görevini de yürütüyor.

“Kriz noktalarına çok yakınız”

Muhabir: Dünyadaki durum belli, savaşlar sürüyor ve insanlar yaşamlarından koparak kaçmak  başka diyarlara göç etmek zorunda kalıyor.
KKTC’de mülteci gerçeği nedir ?

BAYRAMOĞLU: Kıbrıs’ın kuzeyi şu anda bulunduğu bölgeye de bakılırsa nispeten az mülteci alan bir coğrafya. Burada mülteci dostu bir mekanizma olmaması büyük bir etken. Bir diğeri de tüm göç akımlarında olduğu gibi daha çok batıya gelişmiş ülkelere gitme isteği var. Ama tabii oralara ulaşma her geçen gün zorlaşıyor. AB’nin sığınma mekanizmasını birleştirmesi, Avrupa kalesini oluşturması AB sınırlarına itiyor ve içeriye bir türlü giremiyorlar. Tehlikeli koşullarda deniz seyahati bir sürü insanın canına mal oluyor. Kıbrıs, ada olduğu ve deniz tercih edilen bir yol olduğu için tercih ediliyor. Şu anda bütün kriz noktalarına da çok yakın. Bütün bu ülkelerden Akdeniz’e çıkış kolay…  Kıbrıs da erişilebilir bir nokta. Güney elbette Kuzey’den daha fazla mülteci alıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB üyesi olması bunda önemli bir faktör. Bu hem çekiş faktörüdür hem de Kıbrıs Cumhuriyet’ini mecbur kılar. Çünkü Güney’in bağlı olduğu uluslararası hukuk sözleşmeleri var. Kıbrıs Cumhuriyeti bu sorumluluğu almak zorunda.

“Toplam 63 kişi, adları; kaçak”

Muhabir: Kıbrıs’ın kuzeyinde şu anda bilinen kaç mülteci var? Bu konuda sağlıklı bir istatistiki çalışma var mı?
BAYRAMOĞLU: Kuzey Kıbrıs’ta 2010’dan beridir kayıt altıda olan toplam 63 kişi var. Sığınma talepleri tanınmış mülteci statüsünde sonuçlanan 27 kişi var. Geriye kalan 36 kişi de BM Mülteci Yüksek Komiserliği tarafından değerlendirme aşamasında. Bu işi yapan tek kurum biziz. Ne yazık ki ülkede devlette böyle bir mekanizma ve birim yok. Bu çok büyük bir sorun. Bu da sığınma hakkının gasp edilmesi anlamına gelir çünkü yasal olarak tanımlı değiller… Bu da zaten zaman zaman basına yansıyor. Kaçak göçmen ifadesiyle yer alan insanları görebiliyoruz. Bu insanlar zaman zaman düzenli yollardan giriş yapmadıkları ya da turist vizesi ile gelip süreleri bittiği zaman otomatik olarak yasa onları kaçak göçmen olarak gösteriyor. Hem toplum o şekilde yaftalıyor hem de polis bu kişilere o şekilde muamele yaparak ve sınır dışı edebiliyor.

“Bakış açısı kabul noktasında değil”

Muhabir: MHD tüm sıkıntılar su yüzüne çıkınca mı oluştu? Dernek bu sıkıntıların ne ölçüde üzerine gidebiliyor? Ve sonuç alabiliyor mu? KKTC’de mülteciye bakış açısı geniş mi?
BAYRAMOĞLU: MHD bu sınır dışıları engellemek için ortaya çıkmıştı. Elbette önemli kazanımlarımız var. Yüzde yüz olmasa bile sığınma talebini BM üzerinden teyit edebildiğimiz müddetçe kişilerin sınır dışı olmalarını yavaşlatabiliyor ve düzeltebiliyoruz. Grup hallerinde sınır dışı edilmeleri var.  Devlet otoritelerinin tutumu tam anlamıyla bir mülteci kabul durumunda değil. Bakış açısı olarak da… Devletin ve hükümetlerin bazı çekinceleri var. Haklı olarak… Böyle bir mekanizma oluşturulmasının maddi ve insan kaynakları boyutu vardır. Elbette biz insan hakları savunucuları olaya bu açıdan bakamayız. Eğitim gibi sığınmak da bir haktır. Parasal hesaplara girilmemesi lazım. Bu birinci çekince…  Diğeri de ülke olarak buna hazır değiliz çünkü uluslararası  hukuka açık bir sistemde değiliz. Dolayısıyla bu kamçı görevi  görmüyor. Bizim ülkemiz için o baskı unsuru da yok.”

“Mülteci nedir bilmiyoruz… Kıbrıs konusu sorunun önünde”

Muhabir: Halk mültecilik konusunda yeterince donanımlı mı? Davranışla ilgili sıkıntılar yaşanıyor mu?
BAYRAMOĞLU: Kıbrıs sorunu en yazık ki mülteci probleminin önünde. Sıra mültecilere gelene kadar önümüzde bir sürü derdimiz var gibi bir yaklaşım var… Bu sadece haklta değil siyasilerde de mevcut. Resmi makamların ve halkın zaman zaman tepkisi  bu şekilde oluyor. Mültecinin kim olduğu noktasında da bilinç oturmuş değil.  Kaçak göçmen tanımı ne olduğu konusunda kafalar karışık.  Bize ‘ülkemizde mülteci mi var?’ diye soranlar bile var. Göçe  mecbur kalan insanların farklarının ne olduğunu tam olarak bilmiyorlar.

“Bakanlıkların kendi inisiyatifleri güvence değil”

Muhabir: Süreç nasıl işliyor? Bu insanları siz mi tespit ediyorsunuz, yoksa size ulaşıyorlar mı? Sığınmaları için dernek hangi noktaya kadar ilerleyebiliyor?
BAYRAMOĞLU:  BM ile bu konuda işbirliği içindeyiz. Bizde bunun belgelendirmesini yapacak bir kurum olmadığı için haklardan söz etmek mümkün değil. Biz bu kişileri tespit ediyoruz. Tespit etme mekanizmamız var. Arkadaşlar sürekli gözetleme yapıyor. Tutuk evleri, cezaevleri ve limanlarda. Gerektiğinde biz de tutuklanan insanlar ile sığınma taleplerine ilişkin görüşmeler yapıyoruz. Aynı ve benzer ülkelerden gelenler kulaktan duyma yoluyla bize de ulaşabiliyor. Sığınma talebinde bulunuyorlar. Ön değerlendirme yapıyoruz… Bu değerlendirmede eğer olayın veya kişinin anlattığı olgular sinyal verirse mülteci olacağına dair; yani geldiği ülke savaş durumundaysa ve zulüm altıdaysa bunu BM  Mülteci Yüksek Komiserliği ile paylaşıyoruz.  Sığınma talebi olarak belge verip değerlendirmeye alıyorlar. Değerlendirme sonucunda kişinin hikâyesinin mülteci olduğu ya da olamadığı yönünde profesyonel görüş veriliyor.  Belgelendirmesi yapılan sığınmacı ve mülteci bu belge ile devlet sağlık hizmetlerine ve çalışma izinlerine teminatsız ön izinsiz ulaşması sağlandı. Bu Sağlık ve Çalışma Bakanlıklarının kendi kararıdır. Bakanlar Kurulu kararı değildir. Bizim derneğin talepleri ile kazanılmış şeyler bunlar… Bakanlıkların inisiyatifinde olması da güvence altında olmadığı anlamına gelir.   Her hangi bir politika değişikliğinde ne olacağını hiçbir zaman bilemeyiz.

“Oturma izinleri en büyük sıkıntımız”

Muhabir: Mültecilere oturma izni veriliyor mu?
BAYRAMOĞLU: En büyük sıkıntımız bu kişilerin oturma izinlerinin olmaması… Çalışma izni çıkardıklarımızın oturma izni buna bağlı.  Çalışacak durumda olmayanlar, yaş veya vasfı gereği oturma izni de alamıyorlar.  Bu kişiler de burada iyi niyetli bir göz ardı etme ile duruyorlar.. Bu da çok güvensiz... Bizim ana talebimiz bir mülteci i tanımı yapılması, yasal prosedürün çalışması ve bu kişilerin önlerinin açılmasıdır.

“Çocuklar vatansız”

Muhabir: Mülteci çocuklarından da bahseder misiniz? Dört çocuk var şu an KKTC’de, durumları nasıl?
BAYRAMOĞLU: Şu  anda dört çocuğumuz var. Biri hariç diğerleri ailesiyle burada bulunuyor. Kuzey Kıbrıs’ta doğan çocuklarda şöyle bir sıkıtı var. Burada ülkelerinin konsolosluğu olmadığı için kendi ülkelerine kayıt ettirilemiyorlar.  Burada doğanlar, vatansız oluyor. Doğum yolu ile vatandaşlık ancak 18 yaşına eriştiklerinde mümkün olacak, aksi halde anne veya babalarından birinin KKTC vatandaşı olmasını beklemek durumundalar.  Hal böyle iken bu durumda olan çocuklar 18 yaşına kadar pasaport kimlik almadan yaşamak zorunda kalacaklar. Onun dışında çocuklu ailelerin durumları daha iyi. Tek başına seyahat eden yetişkin erkekler de öyle…

“Büyük kısmı pansiyonlarda konaklıyor”

KIBRIS: Nerede barınıyor bu insanlar? Maddi olarak çok da rahat olmayan derneğiniz sığınmalarına ne ölçüde yardımcı olabiliyor?
BAYRAMOĞLU: Barınma da çok büyük bir sorun. İş bulma çok elzem… Büyük bir kısmı pansiyonlarda konaklıyor. Sadece çok müşkül durumda olanlara maddi yardım sağlanıyor. Çalışabilenler bir ev tutuyorlar ve geçimlerini sağlıyorlar. Çalışamayanlara belli bir miktar yardım yapıyoruz. Herkesi yeterli standartlarda barındırdığımızı söyleyemem. Maddi olanaklar yeterli değil.  Hiç çalışmayanlara biz konaklama için ve diğer ihtiyaçlar için yardım ediyoruz. Materyal bağışı da alıyoruz. Bunların dağılımını ihtiyaca göre yapıyoruz.

“En çok Suriye ve Filistin…”

KIBRIS: Ülkemize bakıldığında, en çok hangi ülkeden mülteci bulunuyor?
BAYRAMOĞLU: Güney Kıbrıs’la ilgili istatistik elimizde yok. Orada da tahminimce en büyük grup Suriyelilerdir. Bizim de şu anda Filistin ve Suriye’den gelen mültecilerimiz ağırlıkta. Onun dışında Mali, Togo, Fildişi sahilleri gibi sorunlu bölgelerden kaçanlar var. Farklı ülkelerden olsalar bile kaçış sebepleri benzer…

“Yardımı reddedenler var”

KIBRIS: Sizi etkileyen birkaç hikâyeden bahseder misiniz? Nelerle karşılaşıyorsunuz, sonuçta bu kaçışın psikolojik boyutu en ağırı…
BAYRAMOĞLU:  Elbette psikolojik kısmı daha zor.  Örneğin şu anda bir mültecimiz de sürekli bir reddetme durumu var. Kuzey Kıbrıs’ta olmayı reddediyor. Ailesinin tümünü geldiği ülkede kaybettiği için, aile bağı bulunmadığı ve can güvenliği için kendini buraya atmış. Ancak burada da prosedürsel eksikliklerden dolayı mutlu olmamış bir vaka var. Bizim sunmak istediğimiz yardımları da reddediyor.  Kendisini terk edilmiş ve yalnız hissediyor Yine Afrika toplumlarında yaşanan siyasi örgütlenme ve muhalefet nedeniyle iç savaştan çıkanlardan biri… Aile bireylerinden birisini karşı tarafın infazına şahit olmuş… Göz önünde evi basılıp ailesi öldürülen insanlar…”

“Güney’deki sorun; ırkçılık”

Muhabir: Güney Kıbrıs’ta uygulama tam olarak nasıl? Elbette bir AB üyesi ülkeden bahsediyoruz ancak sistem orada tam olarak doğru şekilde mi işliyor?
BAYRAMOĞLU:   Güneyde’de sıkıntı var. Politik ve insani tavırlarda sıkıntı var. Orada genel olarak bir ırkçılık sorunu  yaşanıyor. Yabancı düşmanlığı yapılıyor. Güney’de sığınma talebi yapan biri ilk altı ay çalışamaz. Devlet asgari ücret üzerinden bir yardım yapıyor. Mülteci kabul merkezleri var. Prefabrik kalabalık odalara, eski apartmandan bozma sığınma evlerine yerleştiriliyorlar.  Yeniden hayata adapte olmaya çalışan bu kişiler  altı ay halktan uzakta kalıyor. Çalışmıyorlar… Bütün gün ücra bir yerde başka mültecilerle oturuyorlar. Beslenip barınıyorlar ama izole bir şekilde.  Sosyal iletişim yönünden ihtiyaçları karşılanmıyor. Diğeri eleştirilen bir konuda, mültecilerin çalıştığı sektörlerin sınırlandırılmış olması. Kesin olduğunu bilmiyoruz ama ayrıca duyduğumuz şeyler var. Üç kere verilen işi beğenmemesi durumunda mülteci kişiye dördüncü kez bu fırsat verilmiyor. Devlet de desteği kesiyor. Yinede geri gönderilmeyecekleri garanti. Biz de durum böyle değil

 Muhabir: Çiçek hanım, verdiğiniz bilgiler ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz…
BAYRAMOĞLU: Ben de size bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim
.

Kıbrıs

 

Etiketler : , ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.