1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. ‘KONSOMATRİS’ KILIFI İLE KADIN TİCARETİNE GÖZ YUMULUYOR
‘KONSOMATRİS’ KILIFI İLE KADIN TİCARETİNE GÖZ YUMULUYOR

‘KONSOMATRİS’ KILIFI İLE KADIN TİCARETİNE GÖZ YUMULUYOR

2009’da gece kulüplerinde çalıştırılmak üzere, bin 238, 2010’da bin 223, 2011’de bin 147, 2012’de bin 228 kadına gece kulüplerinde çalışmak için ön izin alınırken, 2013’ün ilk 6 ayında ise 500 kadına ön izin çıkartıldı.

A+A-

Ülkemizdeki 45 gece kulübünde, kadın ticareti yapılıyor. Verilere göre 2013 yılının ilk 6 ayında ön izinle 500 kadın gece kulüplerinde çalıştırılıyor.

Ülkede yıllardır süre gelen ve devletin de göz yumması ile Uluslararası raporlarda ülkeye kötü bir karne notu kazandıran kadın ticareti konusunda, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHF) Başkanı Emine Çolak ve Feminist Atölye (FEMA) aktivisti Aslı Murat birer değerlendirmede bulundu.

Ülkede konsomatris çalıştırmak kılıfı ile toplamda kırk beş gece kulübü bulunurken, mevcut yasalarda konsomatrislik kılıfı altında, kadın ticaretine göz yumuluyor.

Çolak ve Murat, mecliste bekleyen yasa taslağının yürürlüğe girmesinin hayati olduğuna dikkat çekçolaken, mevcut yasanın insan haklarına aykırı bir işleyişe zemin hazırladığı gerçeğini ortaya koydu.

2009 – 2013 yılları arasında toplam 5273 ön izin verildi
2009 – 2013 yılları arasında verilen ön izinlerin tablosu incelendiği zaman, toplam 5273 ön izin verildiği görüyor. Buna göre 2009’da 1238 kişi ön izin alırken, 76 kişi ise hastalık nedeni ile ihraç ediliyor. 2010’da 1223 kişi ön izin alırken, 88 kişi ihraç ediliyor. Bu sayı 2011’de 1147’i olurken, ihraç edilen kişi sayısı 63 oluyor. 2012 yılında 1228 kişi ön izin alırken, 96 kişi; 2013’ün ilk 6 ayında ise 500 kişi ön izin alırken, 29 kişi hastalıktan ihraç ediliyor.

“Mevcut yasa, köleliğe kılıf uyduruyor”

Mevcut ‘Gece Kulüpleri ve Benzeri Eğlence Yerleri Yasası’ ülkeye çalışmak üzere gelen kadınları Konsomatris olarak adlandırıyor. Aynı yasa yine gelen kadınların giriş çıkış denetimleri ile birlikte, düzenli olarak sağlık denetimlerine tabi kalmalarını öngörüyor. Mevcut yasa, ülkede kadın ticareti yapılmıyormuş gibi bir kılıf görevi görürken, toplamda kırk beş gece kulübünde, haftanın yedi günü kadın ticareti yapılıyor.

“Kadınların seyahat özgürlüğü yok”

Yurtdışından çeşitli yöntemler ile ülkeye, ‘konsomatris’ kılıfı altında getirilen kadınların seyahat belgelerine el konuluyor. Geçmişte işverenlerin seyahat belgelerine el koyduğu bilinirken bu gün, bu görev bizzat polis tarafından sürdürülüyor. Her iki şekilde de seyahat özgürlüğü kısıtlanan kadınlar, insan haklarına aykırı bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor.

“Huzur operasyonları’ da göstermelik”

Devlet eli ile göz yumulan kadın ticareti, haftanın yedi günü sürçolaken; her gün gazetelerde ‘huzur operasyonları’ adı altında bir baskın haberi yer alıyor. Buna göre kırk beş gece kulübü içerisinden yalnızca bir tanesi seçilerek, sözde yasal olamayan kadın ticaretinin önüne geçiliyor. Neden yalnızca bir veya iki kulübün baskına uğradığı ve nasıl bir strateji uygulandığı bilinmezken, ülkede yasaların kılıfı ile sürdürülen kadın ticaretine, ‘huzur operasyonu’ adı altında bir de güvenlik kılıfı ekleniyor.

“Yeni yasa taslağı yürürlüğe girmeli”

Yıllardır mecliste takılı kalan ve yürürlüğe girmesi beklenen yasa tasarısının, yeni seçilecek olan hükümet tarafından derhal yürürlüğe sokulması bekleniyor. Konu ile ilgili görüş veren Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHF) Başkanı Emine Çolak, taslağın hem kadın ticaretinin önüne geçeceğini, hem de kadınların korunmasını sağlayacağını önemle vurguluyor.

Emine Çolak: “Konu ile ilgili yasa tasarısı, derhal yürürlüğe girmelidir”

Gece kulüplerinde çalışan kişilerin, çalışma koşullarını düzenleyen mevcut bir yasa bulunduğuna değinen Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHF) Başkanı Emine Çolak, yasanın kadınların konsomatris olarak gelmelerini öngördüğünü vurguladı. Konu ile ilgili esas sıkıntının mevcut yasal düzenleme olduğuna işaret eden Çolak, aynı yasanın yine kadınların burada kiminle görüşebileceğini ve hareket sınırlarını da ortaya koyduğunun altını çizdi. İlgili yasanın ülkede insan ticaretine kılıf hazırlayan bir yasa olduğuna değinen Çolak, geçmişte işverenin elinde bulunan kadınlara ait seyahat belgelerinin bugün, polisin elinde bulunduğunu ve her iki şekilde de insan haklarına aykırı bir tutum sergilendiğini belirtti. Çolak, ülkedeki gece kulüplerinde olan bitenin herkes tarafından oldukça iyi bilinmesine ve yine yasa gereği gelen kadınların düzenli olarak muayene edilmesinin öngörülmesine rağmen; sanki bilinmeyen bir şeymişçesine, polisin ‘huzur operasyonları’ düzenlemesinin de mantığa sığmadığının altını çizdi. Yine ülkede bulunan kırk beş gece kulübü içerisinden polisin yalnızca bir gece kulübüne baskın düzenlemesinin de anlamsızlığını ortaya koyan Çolak, bu baskınların hangi stratejiye ve plana göre yapıldığının da bilinmediğini kaydetti. Konu ile ilgili yeni bir yasa tasarısı taslağının bulunduğunu vurgulayan Çolak, bu tasarının insan ticaretini büyük ölçekte engelleyen ve kadınların korunmasını sağlayan bir taslak olduğunu açıkladı. Hali hazırda Uluslar arası raporlarda karne notumuzun oldukça düşük olduğuna dikkat çeken Çolak, yeni hükümetçe ilgili yasa tasarısının yürürlüğe sokulmasının, hayati bir önem taşıdığını belirtti.

Aslı Murat: “Değişiklikler yapılmadığı sürece, ülkede seks köleliği sürecektir”

Ülkedeki sözde gece kulüplerinde çalışan kadınların, seks köleliğine maruz bırakıldığını belirten Feminist Atölye (FEMA) aktivisti Aslı Murat, esas üzerine gidilmesi gerekli olan konunun bu olduğuna işaret etti. Gece kulüplerinde çalışan kadınların ülkeye kendi istekleri ile gelmiş olabileceklerine değinen Murat, yinede buraya geldikten sonraki süreçte, çeşitli yollar ile çalışmaya mecbur bırakıldıklarının altını çizdi. Devletin, insan hakları yönünde çeşitli yasal değişiklikler gerçekleştirmesinin büyük önem teşkil ettiğini ifade eden Murat; bu gerçekleştirilmediği sürece, ülkede insan haklarının ihlalinin yasal bir şekilde devam edeceğine dikkat çekti. Polisin gerçekleştirdiği baskınları ise Murat, “sözde ve görsel” baskınlar olarak nitelendirirken, bu baskınların amacına uygun olmadığı bilgisini verdi. Yapılan baskınlar sonucunda, çalışan kadınların daha da mağdur duruma düştüklerinin altını çizen Murat, polisin baskınları ile yine kadınların cezalandırıldığını da vurguladı. Dünyadaki çeşitli ülkelerde kadınların seks işçisi sıfatı ile sendikalı ve tüm yasal haklara sahip bir şekilde çalıştığının altını çizen Murat, “ülkedeki insan haklarına yönelik yasal boşluklar kapatılmadığı sürece, seks köleliği sürecektir” şeklinde konuştu.

(Yenidüzen)

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.