1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KÜÇÜK BİR FIRSAT PENCERESİ VAR
KÜÇÜK BİR FIRSAT PENCERESİ VAR

KÜÇÜK BİR FIRSAT PENCERESİ VAR

Güney Kıbrıs’ta müzakereciliğe yeni atanan Mavroyannis, çözüm için uluslar arası konjonktürün uygun olduğunu söyledi

A+A-

ÖZLÜ MÜZAKERELER YAPILMALI… Andreas Mavroyannis, “Bizim istediğimiz, prosedürün sadece rutin görüşmelerle sınırlı kalmamasıdır. Kıbrıs sorununun bütün yönlerinin ve parametrelerinin özlü müzakeresine katılmanın bizim için önemi büyüktür” dedi.

Kıbrıs müzakerelerinde Rum tarafının müzakereciliğine atanan Andreas Mavryoannis, uluslar arası konjonktürün bu dönemde özellikle elverişli olduğunu, bazı şartlar altında, bu sefer sonuç alınmasına olanak tanıyabilecek bir ortam şekilleniyor gibi göründüğünü belirterek “küçük bir fırsat penceresi var” dedi.

Alithia, hafta içerisinde gerçekleştirilen Rum Ulusal Konsey toplantısında oy çokluğu ile müzakereciliğe atanan Mavroyannis’in Rum tarafında yayın yapan SuperSport FM’in sorularına verdiği yanıtları, Mavroyannis’in yukarıdaki sözünü başlık yaparak okurlarına aktardı.

Uluslararası çevrenin Kıbrıs sorununa bir çözüm için elverişli olup olmadığı sorusuna muhatap olan Mavroyannis “Küçük bir fırsat penceresi olduğunu söylemek isterim. Uluslararası konjonktür bu dönemde özellikle elverişlidir. Tabii aniden her şey değişecek eşarbını yükseğe bağlamayalım. Ancak, bazı şartlar altında, bu sefer sonuç almamıza olanak tanıyabilecek bir ortam şekilleniyor görünüyor” dedi. Mavroyannis şöyle devam etti:

“Baskı kabul etmeyiz”
“Dramatik ekonomik durumumuzun bununla hiçbir ilgisi yoktur. Zor bir ekonomik durumdayız diye baskı görmeyi veya iskonto (indirim) yapmayı kabul etmeyeceğiz. Aksine. Başkan Anastasiadis de birçok kez söylediği gibi, zor ekonomik durum ve Kıbrıs’ın girdiği bu şok bizim tarafın manevra olanaklarını oldukça kısıtladı. Bu nedenle, evet, çözümün ülkenin ekonomik açıdan kalkınmasına katkı koyacağı mantığıyla, süratle bir çözüm olması iyi olurdu denilebilir. Ancak hiçbir şekilde, ‘ekonomik kriz var diye Kıbrıslı Rumlara baskı yapmalıyız, Kıbrıslı Rumlar daha kabullenici olacaklar’ bağlantısını kabul etmiyoruz. Bizim için tam aksi geçerlidir. Bunu herkes anlamalıdır. Zor bir ekonomik durumdayız diye bir şeyleri kabul etmemiz asla söz konusu değildir.”

SuperSport FM’in “inşallah bu sefer siz Kıbrıs sorununu çözersiniz” yorumuna karşılık “Ne sihirbazız ne de bulutların üzerinde uçan kişiler. Sadece somut ve gerçekçi şekilde, nihayet bir şey olması için çalışacağız. Vatanın verdiği bu ağır yükü üstlenmeye hazırım” cevabını verdi.

Mavroyannis müzakerecilikle ilgili şu yorumu da yaptı:

“Kıbrıs Rum toplumunun lideri Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı’dır. BM Genel Sekreteri’nin yetkileri iyi niyet misyonu tahtında bu misyonu iki toplum lideriyle yerine getirir. Dolayısıyla BM için müzakereci aslında Kıbrıs Rum toplumunun lideridir. Başkan da bu sıfatıyla, Ulusal Konsey işbirliğinde müzakereciyi atamıştır. Müzakerecinin ne Başkan’ın ne de Ulusal Konsey’in nasıl hareket edeceğini söylemesi söz konusu değildir.”

Mavroyannis’e “görüşmeci” ile “müzakereci” kelimeleri arasında fark olup olmadığı, farklı yorum bulunup bulunmadığı soruldu.

Kendisinin şahsen (Anastasiadis’in veya Rum Ulusal Konseyi’nin kararı olmadığının altını çizdi) müzakereci kelimesini tercih ettiğini söyleyen Mavroyannis devamla şunları ekledi: “Yeni yaklaşımımız, özlü müzakerelere katılmamızın zamanının nihayet geldiği şeklindedir. Görüş alış verişinde bulunma mantığıyla müzakere yapmamız artık yeterli değildir. Nihayet çözüm olabilmesi için müdahil bütün tarafların tezler ortaya koyması, Kıbrıs sorununun özlü konularını müzakere edeceğimiz gerçek bir prosedüre girmemiz gerekiyor. Bu nedenle müzakereci kelimesini tercih ediyorum. Çünkü tam da yapmak istediğimizi veriyor.”

Tango yapmak için iki kişi gerekir
İki tarafın da kararlı olmasının yeterli olup olmadığı sorusuna İngilizcedeki ‘it takes two to tango” sözünü hatırlatarak cevap veren Andreas Mavroyannis şu izahta bulundu:
“Yani, tango yapmak için iki kişi gerekir. Biz isteğe de kararlılığa da sahibiz. Başkan’ın benimsediği ve Ulusal Konsey’in onayladığı bu yeni yaklaşımın, olguları değiştirebileceğine inanıyoruz. Büyük laflar etmeyelim ancak en azından, isterseniz, özü görmeden prosedürü tamamen prosedürsel bir şeye dönüştüren öteki taraf yüzünden deyin, esasen batakta olan olguları hareket ettirebileceğine inanıyoruz. Bir yıldan uzun bir süredir –bildiğiniz gibi- her türlü müzakere ve/veya görüşme çeşitli gerekçelerle durmuştur. Bütün bunların değişmesi gerektiğine inanıyoruz, uluslararası unsurdan aldığımız sinyaller de Kıbrıs sorununa kapsamlı ve detaylı yaklaşımla ilgili yaklaşımımızdaki bu değişime (uluslar arası unsurun) katıldığı yönündedir. Özlü bir ilerleme olabilmesi için öteki tarafın da karşılık vermesini umuyoruz”

Prosedür sadece rutin görüşmelerle sınırlı kalmamalıdır Mavroyannis’e, müzakereler başladığında, karşısında kim olacağını, muhatabını bilip bilmediği de soruldu. Muhatabının kim olacağını bilmediğini, buna Kıbrıs Türk liderliğinin, Kıbrıs Türk toplumu liderinin karar vereceğini söyleyen Mavroyannis şöyle devam etti:“Bu itibarla, bizim istediğimiz, daha önce de olduğu gibi, prosedürün sadece rutin görüşmelerle sınırlı kalmamasıdır. Bunun, yani Kıbrıs sorununun bütün yönlerinin ve parametrelerinin özlü müzakeresine katılmanın bizim için önemi büyüktür.”

SuperSport FM’in “Öteki taraftan gelen mesajlar, müzakereci atanmasına karşı oldukları şeklindedir” gözlemine işaret etmesi üzerine Mavroyannis şunları söyledi:
   “Bizim kendi yaklaşımımız var. Size söylediğim gibi, aldığımız sinyallerden, bu yaklaşımın gerek BM gerek uluslararası camia, müdahil bütün taraflardan destek gördüğüne inanıyorum. Elbette kimse çıkıp da alenen, ‘prosedür budur’ demeyecek. Teorik olarak prosedür, BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonudur ve gerekli düzenlemeler bu çerçeve içerisinde olur. Ancak müzakereci atanması fikri, zannederim şu anda masada tek ve ümit de yaratan şekilde, yani sorunun göğüslenmesi yönteminin bu sefer çok daha verimli olacak şekildedir.”

Bu metodun taraflara açılımlar konusunda daha fazla esneklik mi kazandıracağı sorusuna karşılık Mavroyannis “Evet, çok büyük bir esneklik veriyor” dedi ve şöyle izah etti: “Öncelikle, prosedür daha az tipik oluyor. İkincisi iki toplum liderleri üzerlerindeki, başka bir düzeyde görüşülmesi ve hazırlanması gereken şeylerle ilgili büyük bir ağırlıktan kurtuluyor. Resmî olarak müzakereci, ‘onun yerine’ faaliyet gösteriyor. Lider lider kalıyor, müzakereci yerine geçmiyor ancak müzakereci, Kıbrıs Rum toplumu lideri adına hareket ettiği andan itibaren kendisini kısıtlayacak ve Türklerin ‘Bu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni temsil ediyor, kendisini tanımıyoruz’ diyeceği hiçbir statüsü olmayacak. Şu ana kadar esas karar merkezleri olanlara erişim ve onlarla özlü müzakere etme olanaklarımızı oldukça kısıtlayan bütün bu statü (status) sorunlarımız olmayacak.”

Bu izah üzerine ortaya çıkan “zaman alan bir prosedür olmayacak mı” sorusuna karşılık da şunları söyledi: “Aksine. Hızlanma olacak. Şu anda bile yaptığımız ‘onun yerine’dir. Her şey lidere tabidir mantığıyla, onaylanması gerekir. Müzakereci tamamen bu konuya angaje olacağına göre, gerekli bütün faaliyetleri süratle yapabilecektir. Bütün faaliyetlerin koordinasyon ve referans noktası olabilir. Söylediğimiz gibi, İyi Niyet Misyonu’ndan sapmadan, farklı paralel ve birbirini destekleyecek süreçler olabilmesi için artık çabanın çoklu düzede olması gerekir. Bunu herkes açıkça anlamalıdır. BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonuna ve BM kararlarında ifade edilen uzlaşılmış zemine tamamen bağlıyız. Bu prosedürün güçlendirilmesi için yöntemler arıyoruz. Bildiğiniz gibi Maraş’la ilgili bir önerimiz var, prosedürü güçlendirebilecek bazı paralel süreçler de var.”

Kıbrıs

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.