1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. LAVROV: "TÜM KIBRISLILARIN MENFAATİ OLMASI KOŞULUYLA DESTEKLERİZ"
LAVROV: "TÜM KIBRISLILARIN MENFAATİ OLMASI KOŞULUYLA DESTEKLERİZ"

LAVROV: "TÜM KIBRISLILARIN MENFAATİ OLMASI KOŞULUYLA DESTEKLERİZ"

DAVUTOĞLU-LAVROV ORTAK BASIN TOPLANTISI

A+A-

DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU:"BÜTÜN SAMİMİYETİMİZLE SURİYE KRİZİNİN NASIL AŞILACAĞI KONUSUNU ELE ALIYORUZ. BEKLENTİMİZ DE ORTAK BİR TAVIR ŞEKİLLENDİREBİLMEK İÇİN BİR ZEMİN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAK"

"İRAN NÜKLEER PROGRAMI KONUSUNDA ULUSLARARASI TOPLUMUN GÖSTERDİĞİ ÇABAYA HEP DESTEK VERDİK. AYNI KURALLARIN İSRAİL İÇİN DE GEÇERLİ OLMASI GEREKİR"

RUSYA DIŞİŞLERİ BAKANI LAVROV:

"SURİYE'DE SAVAŞAN HERKESİN ÖN KOŞULSUZ SİLAHI BIRAKMASINI İSTEMEMİZ ÖNCELİKLİ OLMALIDIR"

"(SURİYE HALKININ DOSTLARI ÇEKİRDEK TOPLANTISI'NDA) SURİYE HALKININ TEMEL ÇIKARLARININ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASINI İSTİYORUZ. AYRICA BU KONUDA, HER HALÜKARDA DİYALOĞUN TESİS EDİLMESİ İÇİN ÇABA HARCANACAĞI SÖYLENDİ, BUNUN BÖYLE OLMASINI ÜMİT EDİYORUM"

"HER TÜRLÜ DOĞAL KAYNAKLARIN ARAŞTIRILMASINI BÜTÜN KIBRISLILARIN MENFAATİ OLMASI KOŞULUYLA DESTEKLERİZ"

TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bütün samimiyetimizle Suriye krizinin nasıl aşılacağı konusunu ele alıyoruz. Beklentimiz de ortak bir tavır şekillendirebilmek için bir zemin oluşturmaya çalışmak" dedi.

Davutoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin alt organı Ortak Stratejik Planlama Grubu'nun 3. Toplantısı kapsamındaki görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Son yıllarda Türkiye ile Rusya arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin yanı sıra hemen hemen her alandaki temasların büyük yoğunluk kazandığını anlatan Davutoğlu, 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak üzere daha önce atılan vize muafiyeti gibi güçlü adımlarla da destekleyecek şekilde ilişkileri geliştirmeye kararlı olduklarını vurguladı. Davutoğlu, 20 Nisan'da yapılacak Karma Ekonomik Komisyon toplantısında pratik olarak atılacak adımların ele alınacağını bildirdi.

Görüşmede, bölgesel ve uluslararası konuları, Ortadoğu ile Suriye ve Kuzey Afrika'daki son gelişmeleri ele aldıklarına değinen Davutoğlu, "Ortadoğu'da barış ve istikrar, hem Türkiye'nin hem Rusya'nın ortak hedefidir" diye konuştu.

Ahmet Davutoğlu, görüşmede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, İstanbul'da yaptığı son toplantıdan bu yana Suriye'de yaşanan gelişmelerin değerlendirildiğini ve bundan sonra yapılabilecekler hususunda kanaatlerini paylaştıklarını ifade etti.

SURİYE KONUSU

Bir soru üzerine, Suriye söz konusu olduğunda, Türkiye'nin "herhangi bir ülke" olmadığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:

"Şu ana kadar Suriye'de yaşanan krizden ve Esed rejiminin halkına yönelik yürüttüğü katliamdan en fazla etkilenen ülke de Türkiye oldu. Bu kriz 2 seneyi geçti ve krizin bedelini Suriye halkı ile komşu ülkeler ödüyor. Kamplardaki mülteci sayısı 200 bini, dışarıdaki mülteci sayısı 100 bin civarını buldu, geçiyor. Dolayısıyla olağanüstü bir risk oluşturuyor bizim için. 700 milyon doları aştı mültecilere yaptığımız yardım. Bunu, uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığını da ifade etmek için söylüyorum. Yoksa Suriye halkıyla kader birliği yapmış bir ülke olarak, halk olarak, biz her zaman Suriye için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız."

Suriye'deki gelişmelerin Türkiye açısından güvenlik riski taşıdığına işaret eden Davutoğlu, "Hem Esed rejiminin sınırlarımızdaki şehirlere yönelik scud füzeleriyle yaptığı saldırılar, birkaç kez sınırımızı ihlal edecek şekilde yürüttüğü operasyonlar dolayısıyla bir güvenlik riski var hem de Esed rejiminin şu veya bu şekilde çökme ihtimali söz konusu olduğunda doğabilecek kaotik durumla ilgili güvenlik sıkıntılarımız var" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, krizin başından itibaren Suriye yönetiminin halkına karşı şiddet uygulamaması ve halkı Türkiye sınırlarına yığacak şekilde baskı uygulamaması için telkinde bulunduklarını dile getirerek, Türkiye'nin, komşu ülke olarak Suriye halkının çektiği sıkıntıları paylaşacağını, bunun yanı sıra kendi güvenlik gerekleri olduğunda tedbiri almaktan çekinmeyeceğini söyledi.

Uluslararası toplumun yapması gerekeni, "Bir an önce kanın durdurulması ve Suriye halkının iradesinin şekilleneceği şartların Suriye'de gerçekleşmesinin önünün açılmasını temin etmek" şeklinde tanımlayan Davutoğlu, "Nihai kertede, Suriye, Suriye halkına aittir. Ne diğer ülkelere aittir ne de Beşşar Esed'ın şahsi mülküdür. Suriye halkı kendi geleceğini tayin edecek imkanlara kavuşturulmalıdır. Bu yönde atılacak her adımda da Türkiye aktif olarak yer almaya hazırdır" değerlendirmesinde bulundu.

SURİYE'NİN DOSTLARI GRUBU ÇEKİRDEK TOPLANTISI

İstanbul'da 20 Nisan'da yapılması planlanan Suriye Halkının Dostları Grubu'nun çekirdek toplantısından somut beklentisi sorulan Davutoğlu, Türkiye'nin her türlü yöntemi kullanarak, Suriye'de "insanlık trajedisi" çıkmaması için elinden geleni yaptığını söyledi.

Davutoğlu, Suriye'de 1 milyonu aşkın insanın mülteci durumunda olduğunu, 3 milyonu aşkın insanın Suriye içinde yerlerinden edildiğini, Türkiye'deki kamplarda son 2 yıl içinde evini, köyünü tanımadan doğan 3 bin çocuk bulunduğunu kaydederek, "Bütün samimiyetimizle Suriye krizinin nasıl aşılacağı konusunu ele alıyoruz. Beklentimiz de ortak bir tavır şekillendirebilmek için bir zemin oluşturmaya çalışmak. Bu konuda Rusya ile de bütün diğer ilgili taraflarla da istişarelerimizi derinleştirerek devam ettireceğiz" dedi.

"ORTADOĞU'NUN KİMYASAL VE NÜKLEER SİLAHLARDAN ARINDIRILMASI NİHAİ HEDEF OLMALI"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir soru üzerine, "Ortadoğu'nun Nükleer Silahlardan Arındırılması Konferansı"nın yapılamamasının üzüntü verici olduğunu ifade ederek, "Ortadoğu'nun, kimyasal ve nükleer silahlardan arındırılması"nın nihai hedef olması gerektiğine dikkati çekti.

Davutoğlu, "Hiçbir ülke de hangi gerekçeyle olursa olsun bunun istisnası olarak görülmemelidir. İran nükleer programı konusunda uluslararası toplumun gösterdiği çabaya hep destek verdik. Aynı kuralların İsrail için de geçerli olması gerekir. Bölgede hiçbir ülkenin ayrıcalığının olmaması gerekir. Bunun da yolu, uluslararası konvansinyonla Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılmış bölge ilan edilmesidir. Bu, Ortadoğu barışına da katkıda bulunacak bir gelişmedir. Türkiye, bu konuda atılacak her adımı destekleyecektir" diye konuştu.

Rusya ile ortak kültürel merkezler kurulması anlaşmasının Türkiye'de onaylanma sürecinde olduğuna değinen Davutoğlu, gecikmenin sebebinin parlamentonun çalışmasındaki yoğunluktan kaynaklandığının altını çizdi.

Kıbrıs'ın doğal kaynaklarının bütün Kıbrıslılar'a ait olduğunu belirten Davutoğlu, doğal kaynakların bulunması veya geliştirilmesinin, yeni bir çözüme imkan sunan çerçeve oluşturduğunu, bu tür durumlarda ilgili tarafların bir araya gelmesi ve kaynakları etkin kullanma iradesi göstermesinin barışı teşvik edeceğini söyledi.

LAVROV

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "Suriye'de savaşan herkesin ön koşulsuz silahı bırakmasını istememiz öncelikli olmalıdır. Esed'in gitmesi, iktidarın değişmesi öncelik olması durumunda böylesi bir jeopolitik yaklaşımın bedeli masum insanların hayatı pahasına olacaktır" dedi.

Lavrov, basın toplantısında yaptığı konuşmada, üçüncüsü düzenlenen toplantının iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve beşeri işbirliğinin güçlenmesine katkıda bulunduğunu ifade etti.

Bugünkü toplantıda Ortadoğu, Kuzey Afrika, İran nükleer programı, Orta Asya, Asya Pasifik, Karadeniz ve Kafkasya'ya ilişkin konuların ele alındığını dile getiren Lavrov, ''Stratejik isteğimiz bütün bölgeler ve dünyada istikrarın geliştirilmesidir. Bu bizim ortak yaklaşımımıza uygundur" diye konuştu.

Lavrov, bir sonraki toplantının St. Petersburg'ta yapılacağını ve Davutoğlu'nu buraya davet ettiğini dile getirerek, bugünkü ev sahiplikleri için Davutoğlu'na ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerine teşekkür etti.

SORULAR

Bir Rus gazetecinin Suriye'ye ilişkin son gelişmeleri hatırlatarak, ''Yakın zamanda Suriye'de muhalefet ile iktidar arasında bir diyalog bekliyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Lavrov, bu konuda Cenevre mutabakatına sadık bir şekilde çalışmalarını yürüttüklerini belirtti.

Cenevre mutabakatında ilkelerin belirlendiğini ifade eden Lavrov, şunları söyledi:

"Gerçekten fiili uygulamalarda bu ilkelere riayet edilmesi durumunda, zorunlu olarak görüşmelerin önüne konulan sorunlar ortadan kalkacaktır. Farklı ülkeler bu sorunlarını ön plana çıkarıyor ve 'Zafer kazanılana kadar savaş devam etsin' deniyor ama bu gerçekçi bir yaklaşım değil. Bizler kesinlikle yönetim değişikliği konusunda mücadele etmiyoruz ve bu tür girişimleri desteklemiyoruz. Burada öncelik ihtilafın bir an önce durdurulmasıdır ve barışın tesis edilmesidir. Demokratik reformların yapılması önceliklidir. Burada savaşan herkesin ön koşulsuz silahı bırakmasını istememiz öncelikli olmalıdır. Esed'in gitmesi, iktidarın değişmesi öncelik olması durumunda, böylesi bir jeopolitik yaklaşımın bedeli masum insanların hayatı pahasına olacaktır. Dolayısıyla diyalog için bir ön koşul öne sürülmemesinden yanayız."

SURİYE'NİN DOSTLARI TOPLANTISI

Bir gazetecinin, "İstanbul'da hafta sonu Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup Toplantısı var. Rusya'nın bu gruba yönelik eleştirileri vardı. İstanbul'daki toplantının çözüme bir katkı sağlayacağını düşünmekte misiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Lavrov, Rusya'nın Suriye
Halkının Dostları Grubu'na üye olmadığını hatırlattı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, şöyle devam etti:

"Olayın fiili boyutuna bakacak olursak, Suriye muhalefetinin bir kısmının 'Dostlar Grubu' tarzında bir yaklaşımı olduğunu görüyoruz. Biz bu formattaki faaliyetlere, pragmatik açıdan bakıyoruz. Bu çalışma, Cenevre protokolü kapsamında alınan kararlara katkıda bulunur mu, bulunmaz mı? Şu anda bu sürece olumsuz katkıda bulunduğunu görüyoruz. Olumlu tarafından daha çok olumsuzluk var. Her bir ihtilafta, bir mekanizma kurulduğunda, bir tarafın izole edilmesi durumunda veya mekanizma bir ihtilaf tarafını izole etmeye yönelik olursa burada diyalog zeminini elimizden kaçırmış oluruz. Kısa bir süre önce Arap Birliği üyelerinin kararı da aynı şekilde oldu. Suriye muhalefetinin bir kısmı, Suriye halkının yasal temsilcisi olarak kabul edildi ve bu teşkilatta yer verildi. Aynı şekilde karar alındı ki, muhalefete silah verilebilsin diye. Silah verilmesine yasallık sağlanmaya çalışıldığı görülüyor ama bunu uluslararası hukuka aykırı bir davranış olarak mütalaa ediyoruz. Bunun Cenevre'de varılan mutabakata uygun olmadığını düşünüyoruz."

"TÜRKİYE'NİN OMUZLARINDAKİ YÜK..."

Suriye'deki ihtilafın sonuçlarının insani boyutunun devasa olduğunu belirten Lavrov, "Türkiye'nin omuzlarında ne büyük yük olduğunu biliyoruz. Diğer komşuların sıkıntılarını biliyoruz" dedi.

Cenevre mutabakatı çerçevesinde diyaloğun başlatılmasını istediklerini kaydeden Lavrov, "Askeri çözüme ağırlık verilmesi durumunda meslektaşımın (Davutoğlu) sıraladığı dehşet verici olaylar devam edecektir ve bunların kapsamında teröristlerin etkisi yaygınlaşacaktır" ifadelerini kullandı.

ABD tarafından terör listesinde bulunan El Kaide'nin hücrelerinin ve kişilerin Suriye'de hükümete karşı mücadele ettiğini kaydeden Lavrov, "askeri çözüme" ağırlık verilmesi halinde bu gibi tehditlerin devam edeceğini savundu.

İstanbul'daki Suriye Halkının Dostları Çekirdek Grup Toplantısı'na ilişkin olarak, burada "aklı selimin ve pragmatizmin" egemen olmasını beklediklerini kaydeden Lavrov, "Suriye halkının temel çıkarlarının göz önünde bulundurulmasını istiyoruz. Ayrıca bu konuda her halükarda diyaloğun tesis edilmesi için çaba harcanacağı söylendi, bunun böyle olmasını ümit ediyorum" ifadelerini kullandı.

ORTADOĞU'DAKİ KİTLE İMHA SİLAHLARI

Ortadoğu'nun kitle imha silahlarından arındırılması konusunda konferansın henüz yapılmamış olmasındaki nedeninin Rusya olmadığını kaydeden Lavrov, şöyle konuştu:

"Üç kurucu devletten birisi Rusya. Diğerleri ABD ve İngiltere. Bizler bölgenin bütün ülkeleriyle aktif olarak çalıştık ki, bölge ülkeleri katılımcı grubu oluşturması gerekiyordu. Biz 'Olabildiğince somut bir tarih belirlesinler' dedik. Farklı sebepler yüzünden bizim partnerlerimiz, kurucular dahil olmak üzere, aynı ölçüde ilgi göstermedi. Bazı siyasi olayları gerekçe gösterdiler. Bu konferansın düzenlenmesi konusunda gecikmemek lazım. 2010 yılında uzlaşıyla karar verilmişti. Finlandiya Dışişleri Bakanı ile bu konuyu görüştüm. Bu konferansın yapılması konusunda koordinatörlük görevini üstlendi ve aktif bir şekilde bu konuda çalışmaya devam edeceklerini söylediler. Bütün bölge ülkeleri burada temsil edilmelidir. Bu konferans bir kerelik bir olay değil. Bir anda kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge ortaya çıkmayacaktır. Bu, bir süreç olacaktır ve bu konferans görüşmelere start verecektir. En önemlisi burada diyalog süreci başlatılmış olacaktır. Bu her halükarda iyidir. Bu konuda şüphelerimiz, korkularımız bir yana itilmiş olacaktır."

KIBRIS VE DOĞAL KAYNAKLARI

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir gazetecinin, "İsrail ve Kıbrıs karasularındaki doğal gazla ilgili çok fazla haber yer aldı. Yabancı basında yer alan haberlerde, İsrail'in önümüzdeki dönemde var olan doğal gazı Türkiye üzerinden ihraç etmek istediği iddia edilmekteydi.

İsrail'in Mavi Marmara özründen sonra görüşmeler yeniden başladı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Diğer yandan Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ekonomik krizi derinleşiyor. Rum Kesimi'ndeki bankalarda 70 milyar Avro'nun yüzde 40'ının Rusların elinde olduğu iddialar arasında. Kıbrıs konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna ise Lavrov, "Gaz, para veya çözüm hangisi daha çok sizi ilgilendiriyor onu anlayamadım" karşılığını verdi.

Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kıbrıs konusunda önceden olduğu gibi, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde genel sekreterin iyi niyet misyonu kapsamında belirlediği ilkelere bağlıyız. Rum Kesimi'nde halihazırda ciddi bir mali kriz var. BM kapsamında süratli şekilde görüşmelerin yenilenmesi için koşulların hazırlanması konusunda katkı sağlamaya hazırız. Hidrokarbon kaynakları konusunda sadece Doğu Akdeniz'de değil, yerkürenin her yerinde uluslararası hukuk kurallarına riayet edilsin ve 1982 yılındaki Deniz Konvansiyonu kapsamındaki ilkelere dayanılsın diyoruz. Kıbrıs konusunda, her türlü doğal kaynakların araştırılmasını bütün Kıbrıslıların menfaati olması koşuluyla destekleriz. Aksi düşünülemez."

 

Kaynak: TAK

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.