Ahmet İLKTAÇ

Özgür Okumuş’un ‘eşi Burcu Okumuş’u bıçaklayarak öldürdüğüne dair polise verdiği ifadenin gönüllü olmadığı’ iddiası üzerine, 1 Kasım 2017 tarihinde açılan ‘duruşma içinde duruşma’ dün sonuçlandı ve Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi, ifadenin gönüllü olduğuna karar verdi. Dava, ana dosyanın kaldığı yerden görüşülmeye devam edilmesi için 26 Şubat 2018 tarihine tehir edildi.

Yapılan ‘duruşma içinde duruşmalarda’ İddia Makamı, sağlık görevlilerinden oluşan uzman tanıklarını mahkemede dinletmişti. Daha sonra ise sanığın avukatı İbrahim Demirtaş, sanığı yeminli şahadete çağırmış, Özgür Okumuş’un yeminli şahadetinin tamamlanmasıyla da İbrahim Demirtaş, uzman tanık dinlettireceğini mahkemeye beyan etmişti. Bu nedenle de bir süredir ertelenen dava, dün İbrahim Demirtaş’ın uzman tanık dinlettiremeyeceğini beyan etmesi üzerine son buldu.

Bu beyanın ardından Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, duruşma içinde duruşma ile ilgili kararlarını açıkladı.

Başkan Fadıl Aksun, gönüllü ifadenin gönüllü sayılabilmesi için gerekli hususlara özetle değindikten sonra, sanık avukatının gönüllü ifadenin alındığı sırada sanığın tedavi gördüğünü, sanığın tedavi gördüğü ve ifade verdiği sırada akli melekelerinin yerinde olmadığını konusunda savunma yaptığını söyledi.

Fadıl Aksun, bu durumda ispat külfetinin iddia makamında olduğunu kaydetti. Davanın ‘taammüden adam öldürme’ davası olduğunu, ‘sanığın adam öldürme’ davasını kabul ettiğini ancak ‘taammüden adam öldürmeyi’ kabul etmediğini belirten Aksun, gönüllü ifadenin olayın yaşandığı gün alındığını bildirdi.

Sanığa müdahalede bulunan sağlık görevlilerinin şahadetine bakıldığı zaman, sanığın göğüs bölgesinden yaralandığını, akciğerinin zarar gördüğünü ve kendisine Thorax tüpü takıldığının ifade edildiğini aktaran Aksun, uzmanların böyle bir yaralanmada hastalara Thorax tüpü takılmasının en bilindik ve yaygın müdahale şekli olduğunu ifade ettiklerini söyledi.

Fadıl Aksun, bu tanıkların şahadet göz önüne alındığında böyle bir yaralanmanın ve bu yaralanmanın yol açtığı diğer komplikasyonlarla birlikte değerlendirildiğinde sanığın adli melekelerinin sanığın ifade verdiği esnada ortadan kalkmasına veya iradesinin etkilenmesine sebebiyet verecek noktada olmadıklarının mahkemede ifade edildiğini dile getirdi.

Ağrısının nasıl rahatlatıldığı anlamında verilen ifadede, sanığa genel anestezi anlamında herhangi bir müdahale yapılmadığı ve kendisine yapılan müdahalede sanığın bilincini kapatacak herhangi bir ilaç veya tedavi yönteminin uygulanmadığının belirtildiğini anlatan Aksun, sanığı rahatlatacak ilaç verildiği, bu ilacın da sanığın adli melekelerini, iradesini veya bilincini etkileyecek raddede olmadığının beyan edildiğini açıkladı.

Fadıl Aksun; “Müdafaa makamı sanığı yeminli şahadete çağırdı. Sanık yeminli şahadetinde yaşananları aktardı. İddia Makamı’nın tanıklarının aksine, sağlık koşullarını, özellikle o an yaşadığı acının kendi bilincini kapattığını ve iradesini sakatladığını ifade etti. Müdafaa bu şahadetin ardından başka tanık çağırmak için birkaç kez tehir talebinde bulunmuş, ancak herhangi bir tanık dinletmemiştir” diye konuştu.

Doktorların şahadetlerinin,  müdafaa makamı tarafından çürütülemediğini ifade eden Aksun, bu nedenle de mahkeme tarafından doktorların verdiği ifadelerin doğru olarak kabul edildiğini dile getirdi.

Fadıl Aksun, sanığın ifadesinin gönüllü olduğu konusunda İddia Makamı’nın ispat külfetini yerine getirdiğini aktardı. Aksun, bu nedenle sanığın gönüllü ifadesini emare 34 olarak kabul ettiklerini ve davayı tahkikat memuru müfettiş muavini Serkan Bulak’ı dinlemek üzere 26 Şubat 2018 tarihine tehir ettiklerini açıkladı.

Kıbrıs