Ölmek tarif edilemez bir zevk
Metin Münir (69 yaşında, gazeteci, ‘Ölümden Sonraki Hayatım’ kitabını yazarı)
58 yaşındaydım. Doktorların anlattığına göre gittiğim hastanede kalbim dört dakika durmuş. Bu sırada vücudumun, içinde vücudumun bulunduğu odanın, odanın içinde bulunduğu binanın, binanın içinde bulunduğu ülkenin ve ülkenin içinde bulunduğu dünyanın içinden çıktım. Bilincim, belleğimi ve gövdemi geride bırakarak, bilinmeyen bir yere gitti. Kadın arkadaşımın, doktorların, hemşirelerin ve aydınlık odanın bulunduğu bandın yerini bir gök aldı. Dar bir yerde bulunan bu gök kendini küçülttü ve inceltti, kapının altında akan su gibi, dışarı çıkarak, bütün görüş alanımı kaplayan ve bu alanın dışına doğru hareket eden bir akış haline geldi; iki gök arasında akan renkli ve aydınlık bir ırmak veya ırmak benzeri bir şey gibi. Uzaklaşan bu renkli şeyi sadece görmüyordum. O şeyin kendisiydim. Gördüğüm şeyle aramda bir ikilik yoktu. Hem görüyordum, hem de gördüğüm şeydim. Aynı anda hissettiklerim de değişti. Ölüyor olmak olağanüstü bir şeydi. Benliğimi o ana kadar duymadığım bir huzur, sükûnet, hafiflik, mutluluk ve şenlik duygusu kapladı.