"Bu olayların ardından salonda çok uzun süren bir sessizlik başladı. Acı içinde inleyen yaralılar vardı, insanlar panik yapmaya başlamıştı. Herkese sessiz olmalarını ve hareket etmemeleri gerektiğini söylüyorduk sessizce. O anlarda sanki kötü bir rüyadaymışım gibi hissediyordum, hala doğru olmadığını düşünmeye çalışıyordum ve kendime şunları söylüyordum: Hayır, bugün ölemezsin.
Sonrasında nefes almaya odaklandım, o an mantıklı kararlar alamıyordum. Mesela çantamı kaybetmemeye çalışıyordum, çünkü ters döneceğini ve arkadaşımın ceketiyle benim ceketimin düşeceğini düşünüyor ve buradan kurtulup dışarı çıkarsak soğuktan üşüyeceğimizi düşünüyordum. O anda bu tür saçma düşüncelere kapılmak garipti."