1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. RUM ÖĞRENCİDEN 'PIŞMANLIK' MEKTUBU...
RUM ÖĞRENCİDEN 'PIŞMANLIK' MEKTUBU...

RUM ÖĞRENCİDEN 'PIŞMANLIK' MEKTUBU...

Kıbrıslı Türklere saldırıların olduğu yürüyüşe katılan 15 yaşındaki Rum kız öğrenci pişman...

A+A-

 

Kıbrıslı Türklere saldırıların olduğu yürüyüşe katılan 15 yaşındaki Rum kız öğrenci pişmanlığını ortaya koyan bir mektup yazdı: “Savaş görmeyen bir nesil nasıl bu kadar kin ve nefret yüklü oluyor?”

 

Geçtiğimiz Pazartesi günü Güney Lefkoşa’da düzenlenen ‘anti-15 Kasım’ etkinliğinde yolda geçen Kıbrıslı Türklere saldıran göstericiler arasından tutuklananların sayısı 15’e çıkarken, saldırılar adanın her iki yarısında da gündemin birinci maddesi olmaya devam ediyor.

Söz konusu saldırıların neden olduğu tartışmalar iki taraftaki yazılı basını yanı sıra Sosyal Medya üzerinden de sürerken, Politis Gazetesinde yayımlanan bir okuyucu mektubu gündeme bomba gibi düştü.

Salı günü Politis’in köşe yazarlarından Yiorgos Kaskanis’in köşesinde yayınlanan mektubun Pazartesi günkü protesto gösterilere fiilen katılan 15 yaşında bir kız öğrenciden gelmesi ve mektupta açıkça ‘pişmanlık’ ifade edilmesi dikkat çekiyor.

Bunun yanı sıra kız öğrencinin ‘savaş görmemiş bir neslin nasıl nefret ve kin içinde’ olduğunu anlamadığını ifade etmesi Güneydeki eğitim sisteminin geldiği noktayı anlama açısından son derece çarpıcı bir örnek teşkil ediyor.

“Dün katıldığım ilk anti işgal eylemim tam bir hayal kırıklığıydı” ifadeleriyle başlayan ve açık ismi gizli tutulan kız öğrenci mektubunda ilk önce gösteriye katılıp katılmama konusunda kararsız kaldığını anlatıyor.

Ancak ilk başlardaki durumun sakin ve kontrol altında olması sebebiyle gösteriye katılmaya karar veren kız öğrenci “yaklaşık 300 kişi slogan atarak ve elimizde Yunan bayrakları tutarak yürüyorduk” diye durumu özetliyor.

Bu kontrollü havanın etkisinin yürüyüş devam ettikçe değişmeye başladığını ve masum sloganların birden bire ‘ırkçı’ bir hal aldığını fark ettiğini belirten 15 yaşındaki öğrenci durumu “Her okuldan düdük çalan “kabadayılar”, doğru olmayan davranışlarda bulunmaya başladılar. Kendileri tahrikkar, sloganları ise açıkça ırkçı bir hale dönüştü. Etrafıma bir göz attım…Nefret dolu yüzler gördüm” kelimeleriyle anlatıyor.

Mektubunun devamında gösterinin böylesi bir hale bürünmesini  “Bu kadar öfke, bu gerginlik neden kaynaklanıyor? Özellikle de savaşı yaşamayan bir nesil söz konusuyken” sorularıyla kendince değerlendirdiğini anlatan genç öğrenci sonraki durumu şöyle anlatıyor;

Maalesef giderek her şey daha da kötüleşti. Genel olarak Türklere hakaret ediyorlar, küfürler sallıyorlar, Türk ulusu için intikam ve ölüm yeminleri ediyorlardı… Yeni nesillerin daha hoşgörülü, açık fikirli olduğunu zannederken, bu görüntüyle karşılaşıyorsun ve halen geçmişte yaşadığımızı anlıyorsun…”

Gösterinin giderek daha da çığırından çıktığını açık yüreklilikle anlatan genç öğrenci artık dayanamayacağı nitelikte bir slogan atılmaya başlayınca gösteriden ayrıldığını şu ifadelerle anlatıyor;

Kulaklarımda bomba etkisi yaratan o sloganı duyduğumda Ledra Palas yolundaydım. Nefreti, ulusal ve toplumsal ırkçılığı, edepsizliği sadece bir sloganla bağdaştırmayı başarmışlardı. İşte o noktada yürüyüşten ayrıldım…”

Mektubunun devamında gösteriden ayrılıp eve gittiğini ve Kıbrıslı Türklere saldırılar yapıldığını sonradan öğrendiğini anlatıyor.

15 yaşındaki genç kız öğrenci mektubunun sonunda ise şunları yazmış;

Söyleyecek lafım yok. Susup kaldım, öfkelendim ve hayal kırıklığına uğradım.  Bir an geliyor ve kendime soruyorum: Yanlış zamanda yanlış yerde mi doğduk?”

Mektubun tam metni ise şöyle;

“Dün katıldığım ilk anti işgal eylemim tam bir hayal kırıklığıydı.  Lise 1. Sınıf öğrencisi olarak, sahte devlete karşı anti işgal yürüyüşüne katılma fırsatı bulmuştum.

İlk başta kararsız kalmama rağmen, gittim.

Bütün okullardan öğrencilerle bir araya geldik ve yeterince kalabalıklaşınca barikata doğru harekete geçtik.

Başlangıçta durum “kontrol” altındaydı, tahrik edici değildi.

Yaklaşık 300 kadar öğrenci sloganlar atarak ve ellerinde Yunan bayrakları tutarak yolda yürüyorlardı.

Attıkları sloganlara veya seni temsil edip etmediklerine katılıp katılmamandan bağımsız olarak, ilk başta söylediklerine tahammül edebilirdin. Ancak daha sonra bunun sadece ön ısınma olduğunu anladım. Her okuldan düdük çalan “kabadayılar”, doğru olmayan davranışlarda bulunmaya başladılar.

Kendileri tahrikkar, sloganları ise açıkça ırkçı bir hale dönüştü. Etrafıma bir göz attım… Nefret dolu yüzler gördüm ve kendi kendime şunu sordum: Bu kadar öfke, bu gerginlik neden kaynaklanıyor?

Özellikle de savaşı yaşamayan bir nesil söz konusuyken.

Maalesef giderek her şey daha da kötüleşti. Genel olarak Türklere hakaret ediyorlar, küfürler sallıyorlar, Türk ulusu için intikam ve ölüm yeminleri ediyorlardı.

Ledra Palas’a yaklaşırken, zincirlerinden boşanmışçasına bu duruma devam ettiler, olaylar daha karmaşıklaşmıştı.

Siyasilere, federasyonlara ve vatanı satmalara kadar girmişlerdi. Bazıları ergenlik hormonlarını, diğerleri ise kitleden doğan gücü suçluyor.

Bildiğim tek şey görüntünün üzücü olduğu ve hayal kırıklığına neden olduğuydu.

Yeni nesillerin daha hoşgörülü, açık fikirli olduğunu zannederken, bu görüntüyle karşılaşıyorsun ve halen geçmişte yaşadığımızı anlıyorsun.

Kulaklarımda bomba etkisi yaratan bir sloganı duyduğumda Ledra Palas yolundaydım. Nefreti, ulusal ve toplumsal ırkçılığı, edepsizliği sadece bir sloganla bağdaştırmayı başarmışlardı. İşte o noktada yürüyüşten ayrıldım.

Eve döndüm, biraz sakinleşince, öğrencilerin üç Kıbrıslı Türkün aracına zarar verdiğini ve ikisini de yaraladığını öğrendim.

Söyleyecek lafım yok. Susup kaldım, öfkelendim ve hayal kırıklığına uğradım.

Bir an geliyor ve kendime soruyorum: Yanlış zamanda yanlış yerde mi doğduk?”

 

Kıbrıs Postası

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.