Alman Başbakanı Angela Merkel, memorandum konusundaki sert tavrından sonra ikinci kez Rumların nefretini kazanıyor.

Fileleftheros gazetesi, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, Güney Kıbrıs’ın Troyka’yla memorandumu konusunda takındığı tavrın ardından, şimdi de Ankara’ya Güney Kıbrıs’ın tek taraflı dondurduğu iki müzakere başlığını açtırmak için nüfuz kullanacağı sözü verdiğini, Rum yönetiminin “arkasından oyun çevirmek” yorumuyla haber verdi.

Fileleftheros “Merkel’in Lefkoşa’nın Arkasından Çevirdiği 23-24’üncü Başlıklarla İlgili Yeni Oyunu... Flaş: Ankara’ya, Kıbrıs’ın Engellediği Başlıkların Açılması Sözü” başlığıyla aktardığı Brüksel çıkışlı haberinde, bu sözün Ankara’ya, Pazartesi akşamı Türk mevkidaşı Ahmet Davutoğlu’yla telefon görüşmesi yapan Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle tarafından verildiğini yazdı.

Gazete Ankara’nın Çevre Politikası başlığının açılmasının 4 ay ertelenmesini kabul ederek Merkel’e yaptığı servisin karşılıksız olmadığını, Merkel’den; 23 numaralı Adalet Dağıtımı ve Temel Haklar Sistemi ile 24 numaralı Adalet, Özgürlük ve Güvenlik başlıkların açılması için Alman nüfuzunun kullanılması konusunda söz aldığını yazdı, şunlara dikkat çekti:

“Lefkoşa’nın Euro Grubu’nda eli böğründe bırakılması ve Kıbrıs memorandumunda kabul edilemez şartlar dayatılmasından sonra, Almanya Başbakanı Angela Merkel Kıbrıs-Türkiye ilişkileri konusunda da Lefkoşa’nın arkasından oyun çevirmekten çekinmedi.

Merkel halen çok yüksek olan popülerliğini güçlendirmek ve eylül ayında Almanya’nın en üst makamında kalmayı garantilemek için, yalnız Kıbrıs gibi küçük üye ülkelere değil AB’nin tamamına, hiçbir şeyi hesaba katmadan, kendi siyasi gündemini dayatmaya çalışıyor. Angela Merkel’in siyasi davranışı, Başkan Nikos Anastasiadis’le arasındaki ‘dostluğu’ da, her ikisinin de Avrupa Halk Partisi ailesine ait olduğunu da hesaba katmadığını gösteriyor.

Angela Merkel’in Nikos Anastasiadis’le olan ‘dostluğunun’ aynısını Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz da AB-sahte devlet ilişkilerinin özerkleştirilmesi hedefiyle doğrudan ticaret tüzüğünü ileri götürerek eski Başkan Dimitris Hristofyas’a göstermişti.

Rum Dışişleri’ni harekete geçirdi

Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, Lefkoşa’nın 23 ve 24 numaralı Türk müzakere başlıklarının açılmasını görüşmeye hazır olduğunu ileterek, Ankara’nın kapalı kenti 550 sayılı Güvenlik Konseyi kararı tahtında BM’ye teslim etmesi şartıyla Maraş reçetesini öneriyor. Maraş’ın iade edilmesi önerisi, Kentin işgal altındaki limanından AB şemsiyesi altında doğrudan ticareti de içeriyor. Ancak Maraş’ın iadesinin Kıbrıs sorununa bulunacak kapsamlı çözümün parçası olduğunu ve ‘güven yaratıcı önlemler çerçevesine konulamayacağını’ savunan Ankara’nın ve sahte devlet liderliğinin duvarına tosluyor.

Türk müzakere başlıklarının açılması için Lefkoşa’ya baskı yapılacağına ilişkin ön mesajlar Dışişleri Bakanlığı’nı, Maraş’ın iadesi önerisini gerek diplomatik düzeyde gerekse Lüksemburg’da gerçekleştirilen Genel Konular Konseyi’nin son toplantısında AB’ye yeniden götürmeye itti.

AB’nin daha çok müdahil olması ve Türkiye’ye karşı taahhüt (engagement) üstlenmesi için İngiltere tarafından örgütlenen üye ülkeler korosu (İsveç, Lüksemburg, İrlanda, Finlandiya, İtalya) Kıbrıs Dışişleri Bakanı’nı şu vurguyu yapmaya yöneltti:

‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin halen yapmış olduğu Maraş kentinin yasal sakinlerine iade edilmesi önerisi, AB’nin Türkiye’ye karşı daha aktif taahhüt üstlenmesi çabasına belirleyici katkı yapacaktır. Bu öneri Türk başlıklarının derhal ilerlemesine olanak tanıyacaktır.’

Güney Kıbrıs yalnız kalma tehlikesinde

Ankara, İngiltere’nin ve İsveç ile İtalya’nın başını çektiği ülkeler grubunun da desteğiyle halen Kıbrıs’ın tek taraflı engellediği 23 ve 24’üncü başlıklarının açılması için Konsey’de ‘ortam yaratmayı’ başardı. Bu ülkelere Almanya da eklendi. 23’üncü başlıkla ilgili kendi talepleri olan Yunanistan dışında hiçbir üye ülke Kıbrıs’ın tezlerine destek vermediğinden, Lefkoşa’nın tek başına kalması tehlikesi artık gözle görünür hale geldi.

Fransa’daki hükümet değişikliğinden ve Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık öngören kendi gündemini dayatmak için Kıbrıs sorununu kullandığı genel kabul görüyor olsa da, Türkiye’yi frenleme kabiliyetine sahip Nicolas Sarkozy’nin gitmesiyle durum daha da kötüleşti.

Avrupa Parlamentosu’ndaki durum da benzerdir. Geleneksel olarak Kıbrıs’ın tezlerini destekleyen ve en büyük siyasi aile olan Avrupa Halk Partisi en az bir yıldır iki Türk başlığının açılmasından yana tavır ortaya koyuyor.”

Kıbrıs