1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. SAMİMİYETLE ÇÖZÜM İSTİYORUZ…
SAMİMİYETLE ÇÖZÜM İSTİYORUZ…

SAMİMİYETLE ÇÖZÜM İSTİYORUZ…

SAMİMİYETLE ÇÖZÜM İSTİYORUZ…

A+A-

GÜL: “SAMİMİYETLE ÇÖZÜM İSTİYORUZ… KIBRIS TÜRK TARAFINI ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN MAĞDURU HALİNE GETİREN STATÜKONUN İLANİHAYE SÜRMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ”

“ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN BEDELİNİN KIBRIS TÜRKÜ’NE ÖDETİLMESİ ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIK”

“AMBARGOLAR KALKMALI… AB VE ULUSLARARASI TOPLUM SÖZLERİNİ YERİNE GETİRMELİ”

“TÜRK TARAFI ÇÖZÜM İRADESİNİ 2004’TE SÖYLEMDEN ÖTEYE GEÇEREK REFERANDUMDA ÇIKAN SONUÇLA TÜM DÜNYAYA GÖSTERDİ AMA O BÜYÜK FIRSAT RUM TARAFININ HAYIR DEMESİYLE GERÇEKLEŞMEDİ… BU HADİYESİ UNUTTURMAMAK GEREKİR”

“ADANIN ORTAK SAHİBİ OLAN İKİ HALKIN İRADESİNİ ESAS ALMAK VE MÜZAKERE EDİLMİŞ OLMAK KAYDIYLA ÇÖZÜM ALTERNATİFLERİNİN MEVCUDİYETİNİN DE AKILDA TUTULMASINDA FAYDA VAR”

“TÜRKİYE’DEN GETİRECEĞİMİZ SUYUN KIBRIS’IN SADECE KUZEYİNE DEĞİL ADA’NIN TAMAMINA HAYAT VEREBİLMESİ, ADİL VE KALICI ÇÖZÜMÜN BUNUNLA TAÇLANMASI EN SAMİMİ ARZUMUZDUR”

Lefkoşa, 20 Temmuz 14 (T.A.K): Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs’ta samimiyetle çözüm istediklerini ve çözüm zamanının geldiğini vurgulayarak, Kıbrıs Türk tarafını çözümsüzlüğün mağduru haline getiren mevcut statükonun ilanihaye sürmesine müsaade etmeyeceklerinin de bilinmesi gerektiğini söyledi.

Çözümsüzlüğün bedelinin Kıbrıs Türkü’ne ödetilmesinin çok büyük haksızlık olduğunu ifade eden Gül, uygulanan haksız dayanaktan yoksun kısıtlamalar ve ambargoların kaldırılması ve başta Avrupa Birliği ve uluslararası topluma sözlerini yerine getirmesi çağrısı yaptı.

Abdullah Gül, Türkiye’den KKTC’ye gelecek suyla iki ülke arasındaki dayanışmanın yeni bir fiziki bağla pekişeceğine işaret ederek, suyun; Ada’nın sadece kuzeyine değil tamamına hayat vermesinin, adil ve kalıcı çözümü taçlandırmasının en samimi arzuları olduğunu vurguladı.

Çözüm zamanının geldiğini ve hatta geçtiğini ifade eden Gül, Türk tarafının çözüm iradesini 2004’te söylemden öteye geçirerek referandumda çıkan sonuçla tüm dünyaya gösterdiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Gül, “Ama o büyük fırsat Rum tarafının ‘hayır’ demesiyle gerçekleşmemiştir. Bu hadiseyi hiçbir zaman unutturmamak gerekir. Bunu unutturmak isteyenler olabilir ama bunu unutturmamak, bizim samimi davranışımızı yeri geldiğinde sandıkta da gösterdiğimizi bütün dünyanın hafızasında canlı tutmamız gerekir” dedi.

TÖREN ALANINDA KONUŞTU

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’ndaki 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı töreninde sevgi gösterileri arasında yaptığı konuşmada, Barış Harekatı’nın 40.

yıldönümünde KKTC’de bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak 2007’de ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yaptığını hatırlatan Gül, “7 yıllık görev sürem bitmek üzereyken son yurtdışı ziyaretimi Cumhurbaşkanı olarak yine KKTC’ye yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum” dedi.

Gül, Anavatan Türkiye’nin Kıbrıslı Türk kardeşlerinin coşkusunu gönülden paylaştığını ifade ederek, 75 milyonun sevgi ve selamlarını iletti.

“DÖNÜM NOKTASI”

Barış Harekatı’nın Kıbrıs tarihinde dönüm noktası olduğunu ifade eden Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanan Kıbrıs Türkü’nü hedef alan baskı terör ve insanlık dışı sindirme hareketlerine son veren Barış Harekatı’nın Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturduğunu; geleceğe güvenle bakmasını sağladığını söyledi.

Gül, 20 Temmuz tarihinin Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda eşit statü, hak ve hukukun korunması ve kollanması için bir vesile olduğunu vurguladı.

“20 Temmuz 1974’te Girne kıyılarında tutuşan meşale ,Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlatmış, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır” diyen Abdullah Gül, 1974’ten bu yana adada 40 yıldır barış ve huzur hakim olduğunu; özellikle Ortadoğu ve Akdeniz’in şiddet, terör ve sıcak çatışmalara sahne olduğu günümüzde bunun değerinin herkesçe bilinmesini istedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, garantör Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Türkü’nün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını gösterdiğini ifade ederek, bu kararı alan Türkiye Cumhuriyeti devlet büyükleri ve komutanlarına şükranlarını yineledi.

Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlükleri uyarınca gerçekleştirilen Barış Harekatı’nın Türkiye’nin Kıbrıs Türkü’nü her koşulda ve her zeminde koruma azim ve kararlılığının ifadesi olduğu kadar; derin acıların tekrarlanmasına izin verilmeyeceğinin de taahhüdü olduğunu vurguladı.

1964’ten bu yana yarım asırlık hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan Kıbrıs Türkü’nün sabrının ve dirayetinin, ayrılmaz parçası olduğu Türk ulusu için gurur kaynağı olduğunu ifade eden Abdullah Gül, Kıbrıs Türkü’nün tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını koruyup kendi devletini kurup ona sahip çıktığını; bugün KKTC’nin demokrasisi, hukuku, düzeni ve tüm kurumlarıyla işleyen bir ülke ve örnek bir devlet olduğunu söyledi.

“KKTC’NİN KAT ETTİĞİ MESAFE GURUR KAYNAĞI”

Gül, “KKTC’nin karşılaştığı tüm güçlüklere rağmen Türkiye’nin de desteğiyle siyasi ve ekonomik alanlarda bugüne kadar kat ettiği mesafe hepimiz için gurur kaynağıdır. Bu, bizlere önümüzdeki sorunları aşmak için de gerekli kudret ve kararlılığı sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

Gönül birliği ve milli davaya inançlarını korudukları sürece aşamayacakları hiçbir engel bulunmadığını ifade eden Abdullah Gül, adada adil ve kalıcı bir çözüm için KKTC ve Türkiye’nin, samimiyetle çaba sarf ederek üzerlerine düşen tüm fedakarlığı yaptıklarını söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ortak milli davayı azim ve inançla bir noktaya getirdiklerine dikkat çekerek, “Kıbrıs Türklerinin bundan geri adım atmasını, adanın ortak sahibi olmaktan vazgeçmesini ve bir Rum devletinde azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini kimse beklememelidir” diye konuştu.

Gül, BM Barış Gücü’nün yarım asır önce Kıbrıs Türklerini Rum saldırılarına karşı korumak için adaya konuşlandırıldığını hatırlatarak, bu gerçek bilinmeden Kıbrıs meselesinin çözümünün zor olacağını kaydetti.

Kıbrıs sorununun, Rumların Kıbrıs Türklerini 1960 Kıbrıs ortaklık devletinden dışlaması ve adayı birlikte yönetme mutabakatını terk ederek devleti gasp etmeye çalıştıkları 1963’ten beri uluslararası toplumun gündeminde olduğuna dikkat çeken Abdullah Gül, dünyada bu kadar uzun ihtilafın çok az bulunduğunu belirtti.

Abdullah Gül, “Bu işin çözümlenmesinin zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir” diyerek, Türk tarafının çözüm iradesini 2004’te söylemden öteye geçirerek referandumda çıkan sonuçla tüm dünyaya gösterdiğini, samimi olarak çözüm istediğini BM’nin, AB’nin çözüm paketine evet diyerek bunun bir propaganda değil samimi bir arzu olduğunu tüm dünyaya gösterdiğini vurguladı.

“AMA O BÜYÜK FIRSAT RUM TARAFININ HAYIRIYLA GERÇEKLEŞMEDİ”

“Ama o büyük fırsat Rum tarafının ‘hayır’ demesiyle gerçekleşmemiştir. Bu hadiseyi hiçbir zaman unutturmamak gerekir. Bunu unutturmak isteyenler olabilir ama bunu unutturmamak, bizim samimi davranışımızı yeri geldiğinde sandıkta da gösterdiğimizi bütün dünyanın hafızasında canlı tutmamız gerekir” diyen Abdullah Gül, keza 2008-12 müzakere sürecinde de yapıcı önerilerin neredeyse tümünün Türk tarafından geldiğini belirtti.

Gül, 11 Şubat’ta yeniden başlayan müzakere sürecinde, uluslararası camiadaki çözüm beklentisinin Türk tarafında da bir umut yarattığını kaydederek, bunun gerçek olabilmesinin siyasi irade ve kararlılık gerektirdiğini; Kıbrıs Türk tarafından bu irade ve kararlılığın en güçlü şekilde bulunduğun söyledi. Gül, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve müzakere heyetinin uzlaşıcı çabalarının hükümet ve tüm siyasi partilerce destekleniyor oluşunun, bu iradenin Kıbrıs Türklerinde var olduğunun en açık göstergesi ve ifadesi olduğunu vurguladı.

“REFERANDUMLARLA ADİL VE KALICI ÇÖZÜME VARILMASINI BEKLİYORUZ”

Kıbrıs Rum tarafının da aynı anlayışı benimsemesi gerektiğini belirten Abdullah Gül, müzakerelerin en kısa sürede sonuçlandırılarak referandumların düzenlenmesiyle adil ve kalıcı çözüme daha fazla gecikilmeden varılmasını beklediklerini söyledi.

Abdullah Gül, kapsamlı çözümün ancak Ada’daki gerçekler temelinde mümkün olacağını vurgulayarak, “Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması için geçmişten farklı olarak yeni olumlu koşullar da mevcuttur” dedi.

Kapsamlı çözümün hem adadaki iki taraf, hem tüm bölge açısından önemli getirileri olacağını kaydeden Gül, şöyle konuştu:

“Uluslararası toplumun Kıbrıs sorununa artan ilgisi de bunun göstergesidir. Çözüm,  bölgenin en güçlü ekonomisi olan Türkiye pazarına erişim imkanı sağlayacak keza bölgede işbirliği imkanlarının önünü açacaktır.

Türkiye’den adaya getirilecek suyun ortak kullanımı ve adanın etrafından doğal kaynakların uluslararası pazara ulaştırılması için birlikte hareket edilmesinin de çözümü destekleyeceği aşikardır.

Kıbrıs’ta çözüm için gerekli olan, siyasi iradedir.  Kıbrıs Türk tarafı bu iradeyi en belirgin şekilde ortaya koymuştur ve koymaktadır. Kapsamlı çözüme ulaşılması konusunda, Türkiye de garantör ve anavatan olarak sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmiş ve getirmektedir. Tabiatıyla, sonuç alınması için Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nün samimi çabalarına iyi niyetle karşılık vermek için üzerine düşeni yapması gerekmektedir.

Çözüm ve uzlaşının yolu şüphesiz ancak böyle açılabilecektir. Biz her şeye rağmen Kıbrıs’ta adanın sahibi iki halkın kurucu iradesini esas alan müzakere edilmiş bir hedef olduğuna inancımızı sürdürmek istiyoruz.

Ancak bütün bu iyi niyetimiz, samimiyetimiz ve açık berrak irademize rağmen ancak Kıbrıs Türk tarafını çözümsüzlüğün mağduru haline getiren mevcut statükonun ilanihaye sürdürülmesine müsaade etmeyeceğiz. Bunun da bilinmesini isterim.

“ÇÖZÜM ALTERNAFİTLERİNİN AKILDA TUTULMASINDA FAYDA VAR”

Bu nedenle adanın ortak sahibi olan iki halkın iradesini esas almak ve müzakere edilmiş olmak kaydıyla, çözüm alternatiflerinin mevcudiyetinin de akılda tutulmasında fayda olduğuna inanıyoruz.”

“AMBARGOLAR KALDIRILMALI”

Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz siyasetinin bedelinin Kıbrıs Türkü’ne ödetilmesinin ciddi çelişki ve çok büyük haksızlık olduğunu söyleyerek, “Bu nedenle Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız, dayanaktan yoksun kısıtlamalara son verecek adımlar vakit geçirilmeden atılmalı ve bu ambargolar kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

AB’YE VE ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI

Başta AB olmak üzere uluslararası toplumun Kıbrıs Türklerine verdiği sözlerini yerine getirmesi çağrısı yapan Gül, Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı bu uygulamaların siyasi, hukuki, ahlaki, insani ve hiçbir açıdan izahının mümkün olmadığını; çağdaş anlayışın tecridi değil, karşılıklı hoşgörü, saygı, dayanışma, işbirliğini gerektirdiğini hatırlattı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Gül, “Kıbrıs Türkü güçlüdür, tarihte yılmamıştır. Bugün de dimdik ayaktadır. Biz Kıbrıs Türk halkının hayat kalitesini daha da üst düzeye çıkaracak kudret ve iradeye sahip olduğumuzu biliyoruz.

Artık son aşamasına yaklaştığımız bu mücadelede Anavatan Türkiye her zaman yanınıza olmaya devam edecektir” diye konuştu.

Kıbrıs Türk halkının iç huzurunun, ekonomik refahının desteklenmesinin, KKTC’nin kalkınmasının ve ekonomisinin güçlü temele kavuşmasının Anavatan olarak önceliklerinden olduğunu söyleyen Gül, Kıbrıs Türkü’nün kalkınma potansiyelini tam olarak harekete geçirmesi, sağlıklı ve sürdürülebilir ekonomik yapının zaruri olduğunu belirtti. Gül, meselelerin üzerine cesaretle gidilmesinin, çözüm için ne gerekirse kararlılıkla yapılmasının gelecek nesillere borç olduğuna işaret etti.

Önümüzdeki dönemde de KKTC’nin daha da gelişip güçlenmesi, ekonomik açıdan üstün ve rekabet edilebilir bir noktaya gelmesi için işbirliği ve anlayışla ortak çalışmanın süreceğine inandığını kaydeden Abdullah Gül, “Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin artırılması için adımlar atılırken saydam, verimli, hesap verebilir bir anlayışın kamu yönetimine hakim kılınmasının elzem olduğunu” söyledi.

Abdullah Gül, “Ekonomideki gelişmeyi kalıcı hale getirmek için öncü sektörler olan turizm ve yüksek öğretim alanındaki başarılarınızdan dolayı sizleri içtenlikle kutluyorum. KKTC’yi bölgeni önemli turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirmek ortak hedeflerimizden biridir” dedi.

“SU PROJESİNDE SONA YAKLAŞILDI”

Kıbrıs Türk halkının ve aslında Kıbrıs adasının su sorununa çözüm bulacak, KKTC’nin. KKTC’nin verimli topraklarına su sağlayacak Su Projesi’nde sona yaklaşıldığına işaret eden Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu proje, KKTC ile Türkiye arasındaki birlik ve dayanışmayı yeni bir fiziki bağla pekiştirecektir. Öte yandan Türkiye’den getireceğimiz bu suyun Kıbrıs’ın sadece kuzeyine değil Ada’nın tamamına hayat verebilmesi, adil ve kalıcı çözümün bununla taçlanması en samimi arzumuzdur. Bunun diğer doğal kaynaklarla birlikte taraflar arasında çok boyutlu işbirliğinin bir unsusu olmasını temenni ediyorum. Artık her türlü engellemelere rağmen Kıbrıs Türkü ekonomik açıdan da Ada’da güçlü konuma gelmektedir.

KKTC’nin emin adımlarla, aydınlık yarınlara ilerlemesi için verilen destek bundan sonra da devam edecektir. Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün her zor gününde yanında olmuştur, gelecekte de her koşulda sizin yanınızda olmaya devam edecektir.

Anlayış ve gönül birliğini muhafaza edecek, atılması gereken adımları kararlılıkla atacak, ortaya çıkabilecek sıkıntıları da geçmişte olduğu gibi birlikte aşacağız.”

Türkiye Cumhurbaşkanı Gül konuşmasının sonunda, Kıbrıs Türkü’nün hukuku ve hürriyeti için gözlerini kırpmadan şehit olan Mehmetçik ve Mücahitleri rahmetle; gazileri ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile bugünlere gelinmesinde katkısı olanları şükran ve saygıyla andı; halkın bayramını kutladı.

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.