Adım Ahmet, yaşım 25.

Hidayet Serdar

Tanımazsınız beni, hiç görmediniz, hatta belki bilmeyecektiniz de, yaşanan trajedinin oyuncularından biri olmasaydım... Birazdan tanıyıp, sonra unutacaksınız, ama söz uçar, yazı kalır misali, bu satırlardayım ve yanınızda, aklınızdayım...

Adım Ahmet, yaşım 25. Orta okul mezunuyum, okuyamadık işte... Askerlikten sonra ise Emine oldu bana eş, kıt kanaat geçindik ve sevdik birlikte... Her sabah uğurladı beni işe, ve sıcacık gözleriyle karşıladı her akşam dönüşte...

Adım Ahmet, yaşım 25. Beş yıl çalıştıktan sonra yerin dibinde, bir daha geri dönemedim evime! Nefessiz kaldım derin mahzenlerde...

Biliyorum, insanlar göz yaşı döktü gidişime, ama beni ışıksız bırakanlar, eğlendi düğünlerde, tokat attı vedama üzülenlere, kader dedi; ihmallere...

Emine bekledi gece ayazda bir ümitle, ve o da nefessiz kaldı yerin yüzünde, kalbi acıdı, karanlığa düştü benim gidişimle...

Adım Ahmet, yaşım 25. Ne insan gibi yaşamama izin verildi, ne insan gibi çalışmama kısacık ömrümde. Şimdi yokum evimde, zor bir yaşam sevdiklerimi beklemekte; ben "öldüm", ölümlerin en siyahı ile...

Adı Ahmet'ti, yaşı 25. Karanlıkta kömür oldu, açlıktan kilosu 55... Kaç Ahmet ölmeli, 300 yetmedi mi size? "Dur" demek için insanlık dışı her şeye!!!