Baş Üstü Durmak

Hidayet Serdar

Baş üstü duruş nedir? Tam anlamı ile, başın üzerinde durmaktır aslıda. İstersen el/kol gücünden destek alarak da durabilirsin, ya da sadece başının üzerinde de durabilirsin, tersten bakarak dünyaya...

Korkunç mu?.. Tabii ki korkunç değil, düşe kalka öğrenilebilecek bir şey. Korku ile referanslandırılmasının sebebi; “insanlar ayakları üzerinde durur” gerçekliğini, sadece geçersiz kılıyor olması zamanla...

Korkular, yaşamamızı engelleyen “öğrenilmişler”dir, derinlemesine bakıldığında. Korkular yüzünden, hep bir erteleme içine girer insan. Ama tüm korkuların temelini besler böylece; “zaman korkusu”nu, ve zaman korkusu; ölüm korkusudur aslında! Yaşayamadığın yaşamın, elinden kayan deneyimin korkusudur, kısa süreli bu hayatta.

Yıllarca yoga yapan biri olarak, çok uzun zaman baş üstü durmaktan korkmuştum. Yapamayacağıma inanmış ve kendimi ikna etmek için; küçükken haylazlıktan baş üzeri düşmem sonucu, travma yaşadığıma inandırmıştım kendimi... Bir gün, bir yoga praktisinde, “hadi yine baş üzeri duruşu deneyelim” dedi arkadaşım. Normalde korkan kişilere bu duruş, duvara karşı yaptırılır, olası bir düşmede destek olsun diye, ama arkadaşım “odanın ortasında yapalım bu kez, ben senin duvarın olayım” deyiverdi birden.  İçimden söylenerek, önünde başlangıç duruşuna geçtim, yavaşça sırtımı dikleştirdim, bacaklarımı belirli bir seviyeye kaldırdığım, ve tam yapamayacağım dediğim anda, o ayaklarımı yakalayıp, bedenimi ters olarak sabitledi!

Başımın üzerinde duruyordum işte, ve de çok rahattı... Ne karın, ne de bacak kasalarını nasıl aktifleştireceğimi düşünmeden, sırtım doğru mu duruyor diye sorgulamadan, odaya tersten bakıyordum, komik bir şekilde...

Bunca yıl, yapamayacağıma inanıp, yapamayacağım korkusu ile bu deneyimden uzak durmuş, kendime bahaneler yaratmıştım... Oysa en çok ne olabilirdi ki? Düşebilirdim belki, düşsem de sakatlanacak bir düşme olmazdı zaten. Ama şu an için manasız görünen o korku, beni çok uzun süre alıkoymuştu, şimdilerde eğlendiğim bu deneyimden.

Daha sonraları bir şeylerden korktuğumda, ve korkumun benim için bir engel olduğunu anladığım zamanlarda, baş üstü duruştaki duygum geldi aklıma... En çok ne olabilirdi ki, koktuğumla yüzleşsem başka konularda? Üzülebilirdim, canım yanabilirdi... Geçerdi... Üzebilirdim, geçerdi... Ama denemeden, asla bilemezdim...

Korkular, yok edilemez... Bastırılması, derinlere itilmesi ise, sadece gelişmiş ve komplike korkuları doğurur. O yüzden yokmuşlar gibi davranmak yerine, korkularımızın varlıklarını kabul edip, başka formlara sokmak gerekir onları. Korkarak, yaşamadan, ölmeyelim diye!  

Mutsuzluk korkusundan; mutluluğu yaşamamak, başarısızlık korkusundan; başarıdan kaçmak, üzülmek korkusundan, eğlenememek gibi denklemler beynimizde bir yerlerde... Ancak, sıcak olmadan, soğuğu anlayamayacağımızı idrak edene dek de; bu korkular dans edecek gölgelerde...