“BEN BUNU KABUL ETMEM”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rumların ortak bildiride tüm isteklerinin net şekilde yer almasını istediğini

CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “RUMLARIN ORTAK BİLDİRİDE TÜM İSTEKLERİNİN NET ŞEKİLDE YER ALMASINI İSTİYOR”

EROĞLU: “BEN BUNU KABUL ETMEM”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu,  Rumların ortak bildiride tüm isteklerinin net şekilde yer almasını istediğini, ancak Türk tarafının isteklerinin ima bile edilmemesini istediğine işaret ederek “Hayır ben bunu kabul etmem..Onların hassasiyetleri yazılacaksa bizimkiler de yazılacak. Bizimkiler yazılmayacaksa onlarınkiler de yazılmayacak” dedi.

“Dünya Kıbrıslı Türkleri 3’üncü Kongresi “bugün Girne Acapulco Tatil Köyü’nde başladı.

Kongrenin açılışına Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça ve davetliler katıldı.

Açılış konuşmalarını Dünya Kıbrıs Türkleri Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Vedat Çelik, Dışişleri Bakanı adına Müsteşar Hilmi Akil, Demokrat Parti Ulusal Güçler adında Serhat Kotak, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun yaptığı kongre, 24 Kasım Pazar güne kadar devam edecek.

ÇELİK: “AMACIMIZ YURTDIŞINDA YAŞAYANLARI ÖRGÜTLEMEK”

Kongrenin ilk konuşmasını yapan Vedat Çelik, vakıf ile ilgili bilgi verdi. Çelik, amaçlarının dünyanın dört bir tarafında bulunan Kıbrıslı Türklere ulaşarak, onları vakıf çatısı altında örgütlemek ve sorunlarının çözümüne katkı sağlamak olduğunu söyledi.

Çelik, Kıbrıslı Türklerin ulusal ve kültürel kimliğini koruyabilmeleri ve karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik faaliyetlerde bulunmayı, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkeleri ile olan bağlarının güçlendirilmesi ve geliştirilmesi için çaba göstermeyi ve yurtdışında yaşayan KKTC vatandaşlarının, Cumhuriyet Meclisi’nde temsiliyetini sağlamak adında çaba sarf etmeyi amaçladıklarını ifade etti.

Siyasal alanda ulusal davada geçen yılki kongrelerinden bu yana Rumların yaklaşımında herhangi bir olumlu gelişme olmadığını söyleyen Çelik, gerileme olduğunu, Anastasiadis’in savunduğu düşüncelerle Kıbrıslı Türkler ve dünya ile alay ettiğini ifade etti.

Çelik, kalıcı, sürdürülebilir ve her iki halka refah ve mutluluk sağlayacak bir anlaşmanın, kendi halklarını temsil eden, eşit ve egemen iki devletin oluşturacağı konfederal bir yapı ile mümkün olacağını söyledi. Çelik, Kıbrıs Türk halkının Rumlara karşı iki kalkanı olduğunu, bunların KKTC ve Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi olduğunu ifade etti.

AKİL: “YAKINLAMALARA SAYGI GÖSTERİLMELİ”

Dışişleri Bakanı Özdil Nami adına konuşmasını Müsteşar Hilmi Akil okudu. Akil, Kıbrıs’taki müzakere sürecinin yeniden başlamasının beklendiğini, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerle birlikte tüm Kıbrıslı Türklerin sesinin güçlü bir şekilde duyulmasının son derece önemli olduğunu ifade etti.

Kıbrıs Türk tarafının öncelikle hedefinin, BM parametreleri çerçevesinde iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüme varılması olduğuna vurgu yapan Akil, iki taraf arasında müzakere sürecinde varılan yakınlaşmalara saygı duyulmasının son derece önemli olduğunu kaydetti.

Rum liderliğinin kabul görmüş yakınlaşmalara sadık kalınacağını teyit etmediğini belirten Akil, BM’den bu noktada yaklaşımların teyit edilmesi ve Rum tarafının masaya oturması yönünde teşvik edilmesini istedi.

Akil, Rum tarafının ortak açıklama metnini müzakerelerin başlaması için bir önkoşul olarak kullanmasının da müzakereler konusunda izledikleri isteksiz yaklaşımın bir örneği olduğunu ifade etti.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin Avrupa Birliği Genişleme ve Avrupa Komşuluk Politikası’ndan Sorumlu Komiser Stefan Füle ile bir araya geldiğini söyleyen Akil, görüşmede Füle’nin adadaki iki taraftan ortak bir talep gelmedikçe AB’nin müzakere sürecine dahil olmayacağını söylediğini aktardı.

Disiplinli bir yaklaşım, siyasi irade, yoğun gayretle yıl sonuna kadar açıkta kalan konulara odaklanılması ve yıl sonunda yeni kapsamlı çözüm planının oluşturulması, Mart ayında da eşzamanlı referandumların yapılması gerektiğine inandıklarını kaydeden Akil, Kıbrıs sorununa çözüm bulunamaması halinde Kıbrıs Türk halkının önündeki engellerin kaldırılması için Türkiye ile müşterek çalışmaların dayanışma ruhu ile artırılması gerekeceğini ifade etti.

KOTAK: “ANASTASİADİS ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR”

DP-UG adında konuşma yapan Serhat Kotak, 50 yıla yaklaşan bir türlü çözüm üretemeyen müzakere süreçlerinden birinin başlangıç aşamasında bulunulduğunu söyledi. Kotak, kongrede ortaya çıkacak eylem planında lobicilik faaliyetlerinin nasıl yürütülmesi gerektiğinin de yer alması gerektiğini kaydetti.

Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkelerine döndüklerinde, etkili lobicilik faaliyetleri gerçekleştirebileceklerini belirten Kotak, “Sesimizi dünyaya duyurabilirsiniz” dedi. Esas hedefin devletler nezdinde etkin lobicilik olması gerektiği üzerinde duran Kotak, bunu doğru yapan kişilerle bilgi paylaşımına gidilmesinin faaliyetleri ileriye götüreceğini belirtti.

Rum lider Anastasiadis’in seçildikten sonra müzakerelere başlamayarak, 9 ay zaman kazandığını, bu sürede dış güçlerle görüşmeler yaptığını kaydeden Kotak, “Şimdi de müzakerecisi Mavroyannis’i Ankara’ya gönderip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayıp aklınca Türkiye ile direk müzakereleri başlatmak istiyor” dedi. Kotak, buna izin verilmemesi gerektiğini, Türk tezi olarak muhatabın KKTC olduğunun vurgulanmasını istedi.

Kotak, Kıbrıs Türk halkının self determinasyon dahil tüm haklarını gözeten, egemen eşitliğe dayalı, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi olan bir anlaşmayı çözüm olarak kabul edebileceğini ifade etti.

TALAT: “LOBİ FAALİYETLERİNDE ORTAK DİLİ YAKALAMALIYIZ”

Kıbrıs sorununun eski bir sorun olduğunu söyleyen İkinci cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ise, sorunun uluslararasılaştığını belirtti. Talat, “O nedenle çözümü kendimiz bulamıyoruz. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar aralarında görüşerek sorunu çözemediler” dedi.

Sorunun çözümünün de uluslararası olacağını söyleyen Talat, dolayısıyla lobicilik faaliyetlerinin çok önemli hale geldiğini belirtti. Vakıfın bu alanda önemli bir çalışma yaptığını söyleyen Talat, “Esas sorulması gereken soru lobi faaliyetlerinin ana eksenini ne oluşturacağıdır” dedi.

Uluslararası lobi faaliyetleri yaparken, farklı görüşler bir araya getirilirse etkili sonuçlar alınabileceğini belirten Talat, her grubun lobi faaliyeti yaparken kendi görüşünü ortaya koymasının sonuç almayı zorlaştıracağını vurguladı.

Talat, lobi faaliyetlerinde ortak dili yakalamanın gerekli olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs Rum tarafının müzakere masasına geleceğini söyleyen Talat, Anastasiadis’in elini güçlendirmeye çalıştığını ifade etti. Talat, Anastasiadis’in DİKO’yı yanında tutmaya çalıştığını ve DİKO’nun kurultayının sonuçlanmasını beklediğini söyledi.

Ortak metin konusunda değerlendirme yapan Talat, Rum tarafının kendi isteklerin metine koymayı ve Türk tarafının isteklerini de cılızlaştırmayı hedeflediğini, bununla Anastasiadis’in halkına müzakerelere güçlü başladığı imajını vermeyi amaçladığını kaydetti.

Talat, müzakerelerin içeriğiyle ilgili konuların, müzakere masasında görüşüleceğini belirtti.

Kıbrıs sorununun çözülebileceğine inandığını söyleyen Talat, çözüme KKTC’nin kurucu ortaklığın eşit tarafı olarak yerini alacağını, ve KKTC’yi yüceltme hedefinin gerçekleşeceğini vurguladı.

SİBER: “LOBİCİLİK FAALİYETLERİMİZ ZAYIF”

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, “50 yıllık bir mücadelemiz var. En zayıf noktamız lobicilik faaliyetlerimiz” dedi.

Küçük bir toplum olmanın, ekonomik durumun da etkisiyle lobicilikte güçlü olunamadığını belirten Siber, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin önemli bir güç oluşturduğunu söyledi.

Siber, yumuşak gücün bir ülkenin uluslararası alandaki imajı olduğunu, tanıtım ve lobicilik faaliyetleri, kültür sanat alanındaki başarılar ve ülke ile ilgili basına yansıyan güzel haberlerin bu alanda önem taşıdığını kaydetti.

Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin KKTC’ye katkı yapabileceğini söyleyen Siber, “Tek elden yönetilecek şekilde organize olalım yeter” dedi.

Dışişleri Bakanlığı ve vakıf yetkililerinin bir araya gelerek bilgilendirme yapması gerektiğini söyleyen Siber, parlamentolarda görev yapan milletvekillerine ulaşmanın önemli olduğunu belirtti.

Siber, “Avrupa Parlamentosundaki Türk asıllı milletvekillerine bile kendimize anlatamadık, bu büyük bir handikaptır” dedi.

EROĞLU: “YENİ BİR VİZYON VE PROJELERE İHTİAYÇ VAR”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ise , anlayışlarının net olduğunu, tüm görüş ve önerileri dikkate alarak,  Kıbrıs Türk Halkı için yararlı olacağını düşündüklerini mutlaka değerlendirdiklerini ifade etti.

Bu yılki kongrede “sağlık”, “ekonomi” ve “eğitim” gibi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için son derece önemli üç konunun tartışılacak olmasını dikkate değer bulduğunu söyleyen Eroğlu, “ Dış ülkelerde yaşayan Kıbrıs Türklerinin KKTC’de seçme ve seçilme haklarının ele alınacak olmasını önemsiyorum. Bu konunun akılcı, uygulanabilir, çağdaş bir çözümle halledilmesinin  Kıbrıs Türk Halkı’nın iradesini tartışan ve tartıştıranlara da iyi bir yanıt olacağı kanaatindeyim” dedi.

Eroğlu, devletlerin atılım ve reform yapmak mecburiyetinde oldukları dönemlerin geldiğini söyleyerek, “İşte biz öyle bir süreçteyiz. Anayasal değişiklikler şarttır. Siyasal Partiler Yasası, Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Kamu Reformu konusunda tüm partilerin halkımıza sözü vardır” şeklinde konuştu.

Ekonomide alınması gereken, tedbirler, atılması gereken adımların daha fazla gecikilmeden ve ilgili kesimlerle diylogtan kaçmadan, işbirliği içinde alınması gerektiğini söyleyen Eroğlu, halkta gelir düzeyinin düştüğü, daha da düşeceği endişesinin hakim olduğunu belirtti.

Eroğlu, bu endişeleri giderecek yepyeni bir vizyon ve gerçekçi projeler ortaya konması gerektiğini vurguladı.

Eroğlu, şöyle konuştu:

“Anavatan Türkiye’den su ve elektrik getirilmesi olayını öteden beridir gündeme getiren benim... Gelmesi lazım ama çok dikkati olunmasında, hesap kitabın iyi yapılmasında, gelmesi kadar nasıl kullanılacağının, maliyetinin ne olacağının da hesaba katılmasında büyük fayda vardır. Bana göre sadece hükümet değil tüm partilerimiz bu konular üzerinde çok titizlikle durmalı, devamlı çalışmalıdır”

Kıbrıs konusunda, zamanın birlik zamanı olduğunu söyleyen Eroğlu, “Kim, katkı koymak istiyorsa buyursun önerisini, görüşünü dinleyelim, değerlendirelim” dedi.

Eroğlu, Rumların, Kıbrıs’ın tümüne egemen olmak istediklerini, Kıbrıslı Türkleri kendileri ile eşit bir halk olarak görmediklerini, iki kesimliliği içlerinde sindirmediklerini, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamını asla kabul etmeyeceklerini ısrarla vurguladıklarını ifade etti.

Rumların Maraş’ı peşinen istediğini, Güzelyurt’ta,Güney Mesarya’da, Karpaz’da gözleri olduğunu saklamadıklarını belirten Eroğlu, “Sayın Anastasiades Şubat’ta seçildi. Yani yılın ikinci ayında. Şimdi yılın on birinci ayındayız, aradan dokuz ay geçti hala masaya gelmiyor. Neden? Çünkü Birleşmiş Milletlerin geriye küçük bir fırsat penceresi kaldı demesinden sonra bu kez de görüşmelerde başarı sağlanamazsa BM’nin yapacağı değerlendirmelerden ve bizim atacağımız adımlardan çekiniyorlar” dedi.

Rumların ortak bildiri istediklerini anlatan Eroğlu, “İstedikleri ortak bildiri şu; kendilerinin tüm istedikleri net bir şekilde yazılacak, bizim istediklerimiz ima bile edilmeyecek. Hayır ben bunu kabul etmem..Onların hassasiyetleri yazılacaksa bizimkiler de yazılacak. Bizimkiler yazılmayacaksa onlarınkiler de yazılmayacak” diye konuştu.

Kıbrıs’ta barış ve antlaşma zamanının geldiği görüşünde samimi olduklarını belirten Eroğlu, siyasi eşitliğe dayalı, egemen eşitliğin göz ardı edilmediği, iki kesimli, garanti antlaşmalarının devam edeceği federal bir çözüme var olduklarını söyledi.

Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Rum dostlarımız bu noktadaysalar sorun yok.  Ama değillerse ki bana göre değiller, bizlerin ne yapacağımızı, hangi adımları Anavatan Türkiye ile istişare içinde atacağımızı konuşmaya başlamamız lazım. Bir karar vermemiz lazım. Biz Rum tarafı ile görüşmelere mahkum edilmiş bir halk değiliz. 50 yıl daha müzakere masasında oturmayız, oturamayız”

Eroğlu, halkı, 50 yıl daha “Yarınlarda ne olacak?” sorusunu sormak durumunda tutamayacaklarını söyledi.

Tak