BURASI LEFKOŞA!

Lefkoşa'nın hali, yüreklere dokunacak kadar kötü aslında...

Başkentte Surlar içi perişan halde... Kafesli, Abdi Çavuş, Yenicami, Selimiye bölgeleri çöp işgalinde... Yıkılmak üzere olan paha biçilmez değerdeki evler, tehlike de saçıyor.

Serhat İNCİRLİ


Şair, "Lefkoşam güzelim benim / öyle mahcup ve utangaç durma n'olursun/  yüreğime dokunuyor bu halin / sen artık çocukluğumun Lefkoşası değilsin/ doğru / ama sevgin bir an bile terk etmedi yüreğimi bilesin..." diye yazar şiirinde...


Şair - yazar - gazeteci Mehmet Levent'in dizeleridir bunlar...
Lefkoşa'nın hali, yüreklere dokunacak kadar kötü aslında...
Çocukluğumun Lefkoşası yok artık...
Yoksullukla, parasızlıkla da alakası yok bence bu görüntünün...
"Siyasetsizlik"le alakalıdır diyorum...
Surlar içi, perişanlık ötesi...
Tarihi değeri olan, kültürel değerinin parayla ölçülme şansı bulunmayan onlarca, hatta yüzlerce ev, harap durumda...
Yıkıldı, yıkılıyor...
Çöpler her yanda... Elektrik kabloları, telefon telleri ve uydu antenleri... Birçok bölge, sanki "pancurlar mutlaka kırık ve dökük olmalı" kuralını uyguluyor...
Kerpiç duvarlarda sıva kalmamış...
Tarihi konaklar, çöplerin işgalinde...
Elbette gelmiş geçmiş tüm "Belediye Başkanı" sıfatlılarımıza ve "Hükümet"e eleştiri yapmak lazım!
Onlar görmedi mi?
Onlar görmüyor mu?
Yoksa, "paramız yok" mudur sorun?
Paramız yok!
Paramız olmayabilir ama başka Lefkoşa da yok...
Dünyanın da kültürel mirasıdır bu evler...
Kimisinin kapısında 1901 yazıyor, kimisinde 1905... Başka tarihler de var... Ama 1000 senelik bina olduğundan da eminim... Lüzinyanlardan, Venediklilerden, Osmanlılardan, İngilizlerden, Ermenilerden, Rumlardan kalan evler... Göçüyorlar...
Neler gördü bu sokaklar... Neler yaşadı bu evler... Ve kimler yaşadı, yaşlandı ve öldü bu evlerde...
Arada tek tük "sahip çıkılmış" lar olsa da; eski Lefkoşa harap... Eski Lefkoşa, dün savaştan çıkmış gibi... Eski Lefkoşa, İsrail'in dün bombaladığı, Gazze'deki göçmen kampı gibi...
Hiç mi içiniz, içimiz sızlamasın?
Hiç mi erimesin yüreğimiz?
Hiç mi "çare" yok?
Oturup konuşsak Avrupa Birliği yetkilileri ile...
Hatta, "Güven Yaratıcı Önlem" diyerek, iki toplumlu projeler üretip tamir etsek!
Sahipleriyle konuşsak. Temasa geçsek... "Ya tamir edersiniz, ya el koyarız" diye bir yasa çıkarsak!
Yok mu dünyada bunun benzeri?
Vaaaaaar... Londra'nın tarihi ve turistik bölgelerinden Camden Town'da bir zamanlar bir Kıbrıslı Türk'e, evini bizim istediğimiz şekilde tamir edip boyayacaksın" dediler... "Param yok" dedi Kıbrıslı... O günlerde 500 bin Sterline satabileceği evi bir kaç yüz bin Sterline elinden aldılar... Marazından öldü...
Bakacaksın kardeşim evine... Kiraya veriyorsan, onaracaksın... Ya da "devlet"; sadece 20 Temmuz ve 15 Kasım'da savaş uçakları ile gösterilerin yapıldığı, tanklarla eğlence düzenlendiği "bir şey" olmayacak... "Devlet", gerçekten "DEVLET" liğini gösterecek, geçmişine, tarihine sahip çıkmanın ne olduğunu, bu evlere sahip çıkarak anlatacak çocuklarına...
Lefkoşa dökülüyor beyler...
Eski Lefkoşa ya da Surlariçi perişan... Kafesli, Abdi Çavuş, Yenicami, Selimiye bölgeleri dökülüyor...
Selimiye Camii'nin duvarlarına kadar "grafitti"ler var mesela... Ve Selimiye'nin, "Kütüphane"den taraf lambası, Allah muhafaza, birini öldürebilecek kadar kırık, devrilmiş durumda...
Ve çöpler, çöpler, çöpler...
Kimsenin "mazaret" le uğraşmaya hakkı yok.
Bu Lefkoşa, hepinizin veya hepimizin eseri...

 


 

Kıbrıs