CAN YAKMAYA DEVAM EDİYOR

Yaşananlar İş kazası mı, iş cinayeti mi?

Kazım DENİZCİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini devralan Zeki Çeler dostumuza çalışmalarında başarılar dilerken çalışma yaşamı konusunda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu belirtirim.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini devralan Zeki Çeler, "Özel sektörden gelen biri olarak işçilerin sıkıntılarını iyi bilirim" dedi. İş kazalarını, “iş cinayeti” olarak niteleyen Çeler, bunların önüne geçilememesinin, tüzüklerin uygulamasında devamlılık olmamasının yürek yaktığını, toplumda endişe yarattığını kaydetti.

İlk görüşmesi uzmanlarla

Zeki Çeler görevi devralmasının hemen ardından, ilk görüşmesini İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Birliği (İSG-BİR) ile yaparak iş sağlığı ve güvenliği konusundaki hassasiyetlerine dikkat çekti. Çeler sözlerini şöyle sürdürdü:  “Dili, dini,  ırkı ne olursa olsun insan insandır. Bir işçinin dünyanın neresinden geldiğinin önemi yoktur. Önlemler alınmıyor ve bu insanlar ölüyorsa, kimsenin kılı kıpırdamayacak diye bir şey yoktur. Ülkeye geldiği andan itibaren her işçi devletin sorumluluğundadır. İş güvenliğini uygulayanları tenzih ederek söylüyorum, uygulamayanların yarattıkları sorunlar ve açtıkları yaralar kapanamıyor. Bugünden itibaren bakanlığımız bünyesinde yürütülen çalışmalar ve yasal prosedür neyse bunun ağırlığını her kesim üzerinde hissedecek.”

“Birlik üyelerinden bilgi alacağız”

Çeler, birlik üyelerinden bilgi de alacağını kaydederek, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yürütülecek çalışmalarda bakanlığın ve İSG-BİR’in birlikte hareket edeceğini kaydetti.                                                                                                                                                                           

İş kazaları ve yitirilen canlar

Lefkoşa’da 31 Ocak tarihinde meydana gelen ölümlü iş kazası meselesinde gerçek ortaya çıktı. İnşaattan düşerek hayatını kaybeden Doğan Turan’ın söz konusu inşaata iş bulmak amacı ile gitmediği, orada 3 gündür kaçak olarak çalıştığı öğrenildi.

Ülkemize ekmek parası kazanmak için gelen Turan’ın ölümünden sorumlu olarak görülen söz konusu inşaatın taşeronu Cengiz Topel Konaklı ile polise yalan beyanda bulunmak zorunda bırakılan konu inşaatın çalışanları Mehmet Duran, İbrahim Doruk ve Yahya Çamurcu tutuklanarak mahkeme huzuruna çıkarıldı.

Zanlı Konaklı’nın ise KKTC vatandaşı muteber bir kefilin 100 Bin TL değerinde kefalet senedi imzalaması koşulu ile tutuksuz yargılanmasına emir verildi. Zanlı inşaat taşeronu Konaklı aleyhine tedbirsizlik sonucu başkasının ölümüne sebep olma davası getirildi ve serbest bırakıldı. Halbuki bu olay yaşanmadan etkin bir denetim yapılmış olsaydı bu iş cinayeti yaşanmamış olacaktı.                                  

İzlenecek yol ve tedbirler açıktır

inşaat sektöründe bugüne kadar bu olayların üzerine ısrarla gittiğimiz halde risk değerlendirme raporu gereği alınması zaruri önlemlerin, çalışanlara verilmesi gereken eğitim, talimat, bilgilerin ve özellikle inşaat işkolunda yüksekte çalışma konusunun ne kadar hayati önem arz ettiğinin defalarca yazıp çizdik, ne yazık ki bir kez daha çok acı bir şekilde emekçilerin hayattan kopartılıp aramızdan kayıp tekrar görüldüğünü acılar içinde izliyoruz.

“Kuralcı değil önleyici yaklaşım önemli”

Bu ülkede çalışanların, işverenlerin, devletin ve ilgili paydaşların inşaatlarda çalışma koşullarına ilişkin olarak çok ciddi güvenlik tedbirleri almasının kaçınılmaz olduğunu da birçok defa yazdık söyledik ama belli ki bu işlere ilgililer ne para ayırmak niyetinde ne de ilgilenmek gibi bir tutumları yok gibi.  Devlet tarafından kuralcı yaklaşım yerine önleyici yaklaşımınlar esas alınması gerektiğini ve etkili önleyicinin yalnızca çalışanların eğitilmesi değil işveren durumunda olan müteahhit ve ya taşeron da gerekli önlemlerin alınması ve uygulanmasında sorumluluk sahibidir. Ülkemizin kuzeyinde yaşanan iş kazalarına ilişkin ürperten tabloya rağmen ne işverenler ne de bakanlık gereken önlemi almamakta bu güne kadar suç işlemiş oldu. 

Çalışan İşçiler de “bana nasılsa bir şey olmaz” havasında hayatlarını tehlikeye atabiliyorlar.                                    

Canlarını hiçe sayıyorlar

 İstatistiklere göre en çok iş kazasının yaşandığı sektör inşaat. Kazaların en büyük mağduru işçiler ancak tedbir almayan da yine onlar. Bunca kazaya rağmen yine metrelerce yüksekte çalışan inşaat işçileri başlarına ne baret ne de bellerine kemer dahi takmıyorlar.

Geçen yıl 7 can

İstatistiklere göre KKTC’de Ocak ile Kasım ayları arasında meydana gelen iş kazalarında 7 kişi yaşamını yitirdi. Bu yılın henüz başında olunmasına karşın ağır yaralanma ve ölümle sonuçlanan iş kazalarının büyük çoğunluğu inşaat sektöründe yaşandı yaşanmaya devam ediyor

7 yılda 51 işçi

 1 Ocak 2011’den bugüne kadar 51 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi.  2011 yılında 6;  2012 yılında 4; 2013 yılında 7; 2014 yılında 6; 2015 yılında 13; 2016 yılında 8 işçi, yaşamını yitirirken

2017 yılında ise 7 işçi ekmeğinin peşinde can verdi.

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında YDÜ İletişim Fakültesi dış cephe boya işeri ve tadilat işlerini yapan iki emekçinin de hayatlarını hiçe sayarak çalıştıklarını ne üniversitenin konuyla ilgili herhangi bir tedbir almadığını ne de Çalışma bakanlığının mevcut inşaatlarda yeterli denetimi yapmadığına şahitlik ettik.

Ülkemizde iş güvenliği zafiyeti nedeniyle yaşanan ölümlü ve yaralanma ile sonuçlana iş kazalarına gün geçtikçe bir yenisi eklenirken, iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda istenmeyen görüntüler de bizlerin ve vatandaşın tepkisine neden olmaya devam ediyor.

İş kazalarının sıklıkla yaşandığı inşaat sektöründe meydana gelen ölümlü kazalarda hayatını kaybedenlerin arasında kayıt dışı çalışanlar da olması, bu sektörün yeteri kadar denetlenmediğini ortaya çıkıyor.

Bana göre inşaat sektöründe yaşanan ölümlü kazaların iş kazası değil iş cinayeti olduğunu söyleyebilirim. Adaya turist gibi gelip, inşaatta hayatını kaybediyorlar. Hiç bir tedbir ve önlem alınmadığı için İnşaat sektöründe yaşanan kazaların cinayet olduğu konusunda hiç bir şüphe yoktur.

Turist olarak giren ertesi gün çalışmaya başlıyor

Mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanması halinde iş kazalarının önüne geçilebileceğine inanıyoruz “yeter ki niyetleri olsun, etkin denetim yapsınlar, mevcut yasa ve karşılığı cezalar bu yasadışı iş yapmanın önüne geçer, caydırıcı etkenlerle ülkemizde bu şekilde ölümler yaşanmaz”  Önemli bir diğer konunun da ülkeye kontrolsüz girişler, “her elini kolunu sallayan ülkeye girip ertesi gün işçi olarak çalışmaya başlıyor” Ülke yasalarının ülkeye giren kişiler arasında turist mi yoksa gizli işçi mi olduğu konusunda ayırt edici olması gerektiğine söylüyor ve ülkeye girenlerin ciddi bir şekilde kayıt altına alınması gerektiğini söylüyoruz.

“Yeteri kadar elemanım yok”

“Sonucu ölümle neticelenen veya ağır yaralanan işçilerimizin maruz kaldığı bu olayların yaşanmasının önüne ancak etkin bir denetimle geçebiliriz. Aynı belediyelerde görev yapan zabıtalar gibi sürekli olarak sanayi ve inşaat alanlarının denetlenerek eksikliklerin tespit edilmesi gerekir. Aziz Gürpınar çalışma bakanı iken kesilen cezalar caydırıcı idi ancak Ersan Saner bakanlık koltuğuna oturduğu günlerde ilk icraatlarından biri de kaçak işçi için kesilen ceza miktarını dört kat aşağıya çekmek olmuştu.

“İstenirse yasadışılıklar önlenir”

Devlet dairelerinde düzensiz ve fazladan memur yığılması olduğunu ve bu yığılma neticesinde işlevsiz olan gençlerin belirli bir süre eğitilerek, bu teftiş veya denetim gibi kontrollerde müfettiş yardımcısı görevi almasını halinde ülkemizde yaşanan iş cinayetleri minimize edilmiş olması yanında ülkede yaşanan kayıt dışı çalışma yaşamı da önlenmiş olur.  Yeni kurulan hükümetin ve Sayın bakanın istenirse tüm bu yasadışılıkları önleyebileceğine inanıyoruz.

Yeni Bakış