CTP GENÇLİK ÖRGÜTÜ'NDEN ELEŞTİRİ VE KINAMA

CTP Gençlik Örgütü’nden eleştiri ve kınama

CTP Gençlik Örgütü - Mezopotamya Gençlik ve Kültür Sanat Merkezi, Güney ve Kuzey Kıbrıs’taki “çözüm karşıtı karanlık güçlerin başarılı olamayacağını” belirterek, Güney’deki ELAM örgütü gibi, Ülkü Ocaklarını da kınadıklarını açıkladı. CTP Gençlik Örügütü, açıklamasında yaşanan olayların sorumlusunun Polis Müdürü Pervin Gürler olduğunu savundu.

CTP Gençlik Örgütü - Mezopotamya Gençlik ve Kültür Sanat Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, “milliyetçi, faşist, ayrımcı ve şoven güdüler ile hareket edildiği”, Ülkü Ocakları ve ELAM gibi grupların da varlığını devam ettirdiği ifade edilerek, toplumların tarihinin, bu gruplar ve benzeri zihniyetlerin aşıladığı fikirler yüzünden çatışmalarla dolduğunu ancak buna bir son vermenin zamanının geldiği savunuldu.

Açıklamada, “Kürt insanların yaşadığı haksızlıkların geçmişten günümüze devam ettiği” iddia edilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Bugün öğrenci arkadaşlarımıza karşı yapılan saldırılar 1970’li yıllarda nefret yüklü fikirlerle dolmuş faşist örgütlerce Kıbrıslı ilerici gençleri katletmiş zihniyetin bir devamdır. Hem Kıbrıs hem de Kürt sorunu, milliyetçi ve şoven düşünceler tarafından abluka altına alınmış ve yine o düşünceleri benimsemiş tarafların eylemleri sonucu çok acılar çekmiştir ve çekmeye de devam etmektedir. Bunlara artık bir son vermek, barışı ve barış kültürünü var edebilmek bizlerin en yüce temennisidir.”


“Pervin Gürler’in kolluk kuvvetleri tarafından insan avına dönüştürülen bu olaylar…”

CTP Gençlik Örgütü tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
“7 Nisan 2014’de başlayan ve günümüze kadar süren ve Sn. Derviş Eroğlu'nun ismi üzerinde ısrar ettiği Sn. Pervin Gürler'in kolluk kuvvetleri tarafından adeta bir insan avına dönüştürülen bu olaylar ilk kez olmuyor ancak son olması için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Geçtiğimiz yıllarda da bu gibi milliyetçi, faşist, ayrımcı ve şoven güdüler ile hareket edilmiş ancak Ülkü Ocakları ve ELAM gibi gruplar varlığını devam ettirmiştir. Toplumlarımızın tarihi bu gruplar ve benzeri zihniyetlerin aşıladığı fikirler yüzünden çatışmalarla dolmuş ancak buna bir son vermenin zamanı gelmiştir.

İçinde bulunduğumuz dönemde, insanların yalnızca doğum yerlerine bakılarak tutuklanması, ne demokrasiye ne de insan haklarına sığar. Seçilmiş siyasi iradenin önerdiği isim Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından onay görmeyip engellenince, Dışişleri eski Bakanı Hüseyin Özgürgün’ün yakın arkadaşı Pervin Gürler’in ‘vekâleten’ Polis Genel Müdürlüğü makamını almasının doğurduğu sonuçlarla yüzleşiyoruz.
Kürt insanların yaşadığı haksızlıklar geçmişten günümüze devam etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda, KKTC vatandaşlığını elde etmiş olmalarına rağmen sınır dışı edilen, gözdağı vermek amacıyla baskınlara maruz kalan, mahkeme kararları üreterek evlerinde arama yapılan Kürt kardeşlerimizin yanındayız.

Bugün öğrenci arkadaşlarımıza karşı yapılan saldırılar, 1970’li  yıllarda nefret yüklü fikirlerle dolmuş faşist örgütlerce Kıbrıslı ilerici gençleri katletmiş zihniyetin bir devamdır. Hem Kıbrıs hem de Kürt sorunu, milliyetçi ve şoven düşünceler tarafından abluka altına alınmış ve yine o düşünceleri benimsemiş tarafların eylemleri sonucu çok acılar çekmiştir ve çekmeye de devam etmektedir. Bunlara artık bir son vermek, barışı ve barış kültürünü var edebilmek bizlerin en yüce temennisidir.

Henüz çok kısa bir süre önce Güney’de ELAM örgütünün gerçekleştirdiği saldırıyı kınamış olan bizler, milliyetçiliğe ve faşizme etnisite fark etmeksizin günümüzde yer olmadığını, bugün de Ülkü Ocakları’nı kınayarak bir kez daha duyuruyoruz.
Ne olursa olsun güneyde ve kuzeyde çözüm karşıtı karanlık güçlerin başarılı olamayacağı aşikârdır. Barışın bekçiliğini bu adada yaşayan halklarla birlikte kardeşçe yapmaya devam edeceğiz. Yaşanan saldırıları bir kez daha şiddetle kınıyoruz.”

YD