EVLİLİK KURUMU ÇÖKTÜ!

Boşanmalarda rekor!

En kutsal kurumlardan biri olarak gösterilen evlilik kurumu çatırdıyor. Ülkemizde 5 yılda boşananların sayısı evlenenlerin sayısı ile neredeyse eşitleniyor

Bertuğ Topal

Yüksek Mahkeme verilerine göre KKTC’de 2012-2016 dönemini kapsayan son 5 yılda 6 bin 187 evliliğe karşılık 4 bin 59 boşanma yaşandı.

Geçtiğimiz yıl en çok boşanma 230 çift ile 6 ile 10 yıllık evliliklerde oldu. Boşanan çiftler arasında en kalabalık grubu 1 çocuklu aileler oluşturdu.

Her yıl düzenli olarak artış gösteren boşanma olaylarını Psikolog-Cinsel Terapist Görem Uygun Havadis için yorumladı.

Yarısından fazlası

KKTC Yüksek Mahkeme Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan rapor bakıldığında neredeyse evlenenler kadar boşanmanın da gerçekleştiği verileri ile karşı karıya kalıyoruz.

Buna göre 5 yılda toplam 6 bin 187 evlilik yapılırken 4 bin 59 çift de boşandı.

En fazla evlilik 2014’te

Evlilik rakamlarına bakıldığında son beş yıllık zaman diliminde en fazla evliliğin 2014 yılında bin 316 rakamı ile gerçekleştiği görülüyor. En az evlilik ise 2013 yılında bin 275 çift ile.

Rakamlara göre 2012’de bin 238 çift, 2013’te bin 175 çift, 2014’te bin 316 çift, 2015’te bin 215 çift ve 2016’da bin 204 çift evlendi.

En fazla boşanma 2016’da

Son beş yıllık zaman diliminde en fazla boşanma 2016 yılında 841 rakamı ile gerçekleştiği görülüyor. En az boşanma ise 2015 yılında 795 çift ile gerçekleşti.

Rakamlara göre 2012’de 803 çift, 2013’te 818 çift, 2014’te 824 çift, 2015’te 798 çift ve 2016’da 841 çift boşandı.

Uygun: Evlilik hikayesini çiftin annesi babası yazar

Psikolog-Cinsel Terapist Görem Uygun, iki kişinin bir araya gelerek hayatlarını birleştirmesi duygusal, düşünsel dinamikleri olan bir seçim olduğunu kaydederek evlilik gibi oldukça romantik, duygusal seremonilerle başlayan bir yolculuğun sonunu, rakamlarla değerlendirmenin kendisi için ironik olduğunu belirtti.

Uygun, insanları bu seçime iten, bu seçimin yönünü belirleyen her bireyin her evliliğin bir hikayesi olduğunu ifade ederek psikoterapi sürecinde hem bireylerin hem de o sürecin hikayesini dilendiklerini belirtiyor.

Uygun, terapilerde insanlarla hayat boyu yaşadıkları utançları, suçlulukları, öfkeleri, arzuları, hayalkırıklarını konuştuklarını ifade ederek bir evliliğin hikayesini aslında o iki kişinin annesi ve babasının yazdığını söyledi.

“Aile bağı ilişkiyi de etkiler”

Uygun, sadece evliliğin değil, bireylerin ötekilerle kurduğu tüm ilişkilerin belirleyicisinin, ebeveynleriyle kurduğu ilk bağ olduğunu söyledi.

“İşte bizim yaşamın ilk yıllarında ebeveynlerimizle kurduğumuz bağ, hem kişiliğimizin oluşumunun hem de daha sonra kuracağımız ilişkilerdeki konumumuzun belirleyicisidir” ifadelerini kullanan Uygun, eş seçiminin de boşanma kararının da ilk belirleyicisinin bu bağ ve bu ilk ilişki olduğunu söyledi.

“Kişi ebeveynleri tarafından fiziksel ve duygusal olarak yeterli bir şekilde beslendiyse, ebeveynler duygusal ve fiziksel olarak ulaşılabilir konumdaysa, bebek kendini güvende hissedecek ve yine güvenli bir şekilde ebeveynlerine bağlanacaktır. Bu yetişkinlik yaşamında kuracağı bağlarda, ilişkilerde kendini güvende hissetmesine neden olacaktır” diye konuşan Uygun, ailenin eğer duygusal ve fiziksel olarak çocuğu besleyememişse o çocuğun kendisini güvende hissetmeyeceğini, ebeveynleriyle kurduğu o ilişkide güvensiz bağlanacağını ve daha sonra yetişkinlik yaşamında kurduğu ilişkilerde kendini güvende hissetmeyeceği için, ona uygun savunma mekanizmaları geliştireceğini belirtti. Bu durumda da bireyin ilişkilerinde olumsuzluk yaşadığı için hayalkırıklığı yaşayacağını, suçlayacağını ve boşanacağını belirtti.

Uygun, “Aynaya da çok yakından baktığımızda yüzümüzdeki kırışıklıkları veya kusurları görürüz. İşte ilişkiler, evlilikler de aynadır. Eğer kendimize çok yakından bakmaya tahammüllümüz yoksa o aynayı kırarız ve boşanırız. Eğer ötekiyle kurduğumuz ilişkide kendimizle veya eşimizle ilgili yetersizliklere, hayalkırıklarına tahammülümüz varsa ilişkiler sürer” ifadelerini kullandı.

“Tanımadan evleniyorlar”

Uygun, “bugünün evliliklerini yapan bugünün bireyleri kendilerini tanımadan, kendilerini bireysel olarak var etmeden evleniyorlar” diyerek kendini tanımayanın, ötekini de görmekte ve tanımakta zorlanacağını belirtti.

Uygun,ilişkilerde en sık karşılaştıkları senaryonun ise, ilişkide eşin ayna görevi görmesi ve kişinin zamanla kendine o aynada baktıkça, yetersizliklerini görmesi ve buna dayanamaması nedeniyle de ayrılması olduğunu söyledi.

“Boşanma öncesi karşılaştığınız sorunlar sıralaması ile kayıtlardaki gerekçeler bir birini tutuyor mu? Sizin deneyimlerinizle bu yoğun boşanmaların arkasındaki gerçekler nelerdir?” sorusuna ise Uygun şu cevabı verdi: Bu yoğun boşanmaların arkasındaki bana göre en önemli nedenlerden biri de kişilerin ilişkilere yatırım yapmaması. Bu da bize yine ailelerimizden, yetiştirilme sürecimizden bir miras.

Bize hayatımız boyu eğitimimize, işimize, ta çocukluktan beri okullarda açılan hesaplarla bankaya, gayrimenkule yatırım yapmayı öğrettiler ancak ilişkilere yatırım yapmayı maalesef öğretmediler ve hala öğretmiyorlar maalesef.

Kendimize ruhsal yatırım yapmayı bilmediğimiz gibi ilişkilere de yatırım yapmayı bilmiyoruz. Çünkü maddesel ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışmakla meşgul ailelerimiz ruhsal, duygusal ihtiyaçlarımızı karşılamıyor, yani ruhsallığımıza yatırım yapmıyor.

Küçücük adada, çok büyük evlerle, büyük güçlü arabalarla ancak küçücük ilişkilerle var olabiliyoruz. Evler büyüdükçe, ilişkiler küçülüyor, bitiyor…

Cinsellik de bu noktada bana göre önemli bir yerde duruyor tüm bu dinamikler arasında. Çünkü kişinin ilişki sürecinde hissettiği yetersizlik, hayalkırıklığı, öfke gibi duygular en çok cinsellikte kendini gösteriyor. Çift önce konuşmaktan, sonra dokunmaktan kaçınmaya başlıyor…

Boşanmaları değerlendirirken, bireysel kökenli ve ilişkisel kökenli nedenlerden bahsetmek gerekir ancak ben Kıbrıs’taki ilişkileri değerlendirirken bireysel nedenlerin yani kişilikle ilgili nedenlerin daha fazla üstünde duruyorum çünkü yukarıda bahsettiğim nedenler bizim güvenli bir bağ kurmadan, gerçek bir yakınlık yaşamadan sığ nedenlerle sığ ilişkiler kurmamıza neden oluyor. Sığ bir şekilde evleniyor ve mahkemelerde, gerek şahit olduğumuz gerek duyduğumuzdan da belli olduğu gibi yine sığ bir şekilde ayrılıyoruz.”

Psikoterapiden kaçınmayın

“Dileğim bu süreçte veya öncesinde olan bireylerin, çiftlerin profesyonel yardım almaları. Psikoterapi bir yolculuktur. Kendinizle, eşinizle ilişkinize tutulan bir aynadır…Kendinize de ilişkinize de yaptığınız çok kıymetli bir yatırımdır. Etik çalışan bir avukata gitmeden önceki durağınızın etik çalışan bir psikoterapist olması temennisiyle…”

Havadis