İspanyol Ezgisi

Hidayet Serdar

Rüzgarlı ve güneşli bir bahar gününde, yürüyoruz boş bir sahilde... Ne hotellerin, ne de ticari işletmelerin olmadığı bu yerde, birkaç turist güneşlenir, birkaçı bebeklerini ilk kez denizle tanıştırırken; bizler, kendi dünyalarımızda, sadece rüzgar ve dalga sesinde, salına salına yürüyoruz kum tanelerinde...

Belli ki hepimizin aklında başka başka konular, ruhunda başka başka sorular, ama aynı “tek”liği ve “çok”luğu hissederek aynı zamanda, yol alıyoruz, bu güzel gün batımında...

Dalga sesinin huzurunda kaybolmuş yürürken, Luz Casal’ın seslendirliği “Historia de un Amor”un melodisi duyuyorum içimden... Diğerleri de kendi melodilerine yürürken; bir anı ve bir an geliyor aklıma, ve bana hissettirdikleri aniden, başka bir İspanyol Ezgisi’nden...

“Bazen gün geceye kavuşurken... Yağmurlu, kıvrımlı yolda, araba sessizce kayarken; bir melodi duyulur radyodan, seni senden alan...

Sözlerinin anlamını bilmezken, gırtlaktan bir kadın sesi, İspanyol ezgilerini kalbine taşırken; bir düğüm gelir boğazına, gözlerini dolduran...

Başlangıcın gerçekte son olduğunu bilirken, yağmur daha hızlı camlara vururken; hep gitmek istersin bu yolda, kaçmak için duraklarından...

Yol sese eşlik ederken, ancak melodi sonsuz değilken; uyanırsın rüyandan, başka bir ses gelince radyondan...”