1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. "Şok diyetler" ölüm saçıyor
"Şok diyetler" ölüm saçıyor

"Şok diyetler" ölüm saçıyor

"Şok diyetler" ölüm saçıyor

A+A-

Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, şok diyetlerin sağlık için son derece tehlikeli olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek, "Bu diyetler özellikle uzun süre ve ısrarlı bir şekilde devam ettirilirse böbrek yetmezliği gibi kalıcı organ hasarlarına, hatta ölüme yol açabilir." dedi.

Prof. Dr. Taşan, fazla kilolardan  kurtulmak için diyetin mutlaka gerekli olduğunu ancak günlük olarak gıdalardan  alınan enerjiyi aşırı derecede kısmanın doğru olmadığını belirtti.

Prof. Dr. Taşan, günümüzde fazla kilolardan kurtulmak isteyen pek çok  kişinin, enerji miktarı çok düşük diyetlere başvurduğunu dile getirdi.

Taşan, kişinin kendini hemen hemen tamamen aç bıraktığı ve günlük  kalori alımının 200 kalori altına düştüğü beslenme programına "açlık", 200 ila  800 kaloriyle sınırlandırılan programlara ise "çok düşük kalorili diyetler" adı  verildiğini ifade etti.

"Açlık diyetleri bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor"

Bu iki tip diyetin de "şok diyet" olarak tanımlanabildiğini belirten  Taşan, şunları kaydetti:

"Şok diyetler sağlık için son derece tehlikelidir, bu kesinlikle  unutulmamalı. Bu diyetler özellikle uzun süre ve ısrarlı bir şekilde devam  ettirilirse böbrek yetmezliği gibi kalıcı organ hasarlarına, hatta ölüme yol  açabilir. Vücuttaki hücrelerin aç bırakılması, bu hücrelerin programlanmış ölüm  olarak da adlandırılan içsel bir mekanizmayı harekete geçirerek intihar  etmelerine yol açabilir. Bu durumdan bağışıklı hücreleri de etkilenir  ve  bağışıklık sistemi devre dışına çıkarak organizma her türlü tehdide açık hale  gelebilir. Açlık diyetlerinde aşırı yağ alımı eksikliği yağda eriyen A, D, E ve K  vitaminlerinin ciddi eksikliğine yol açar ve bu vitaminlerin güçlü antioksidan  etkilerinin kaybı da bağışıklık sistemini daha olumsuz etkiler."

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) obeziteyi vücuttaki yağ oranının  aşırılığı olarak tanımladığını, bu noktadan bakıldığında, basküle çıkıldığında  görülen kiloların ne kadar aşırı yağ kitlesi olduğunu tam olarak gösteremediğini  dile getiren Taşan, kiloyu belirleyenin, vücut kompozisyonu denilen bileşenlerin  toplamı olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Taşan, "Yağsız vücut kitlesi, yağ dışında proteinler  (kaslar, organlar), kemikler ve minerallerden oluşmaktadır. Dolayısıyla kilo  vermede sadece fazla kiloları atmaya odaklanmak yerine, hangi vücut kompozisyonu  bileşeninden ne kadar kilo kaybı olacağına odaklanmak daha doğru  olacaktır. Sağlıklı bir diyet programında amaç, yağ kitlesini azaltmak, yağsız  vücut kitlesini korumak, hatta arttırmaktır. Burada özellikle kas kitlesinin  korunması önemlidir." dedi.

 "Şok diyetler yağ kitlesinin azalmasıyla seyreden gerçek bir  zayıflama değil"

Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, kas kitlesinin korunmasıyla daha ince ve  sağlıklı bir görüntüye ulaşılabileceğini dile getirerek, "Ama kısa sürede çok  kilo kaybı hedeflenirse, sağlıkla ilgili ağır bedeller ödemek zorunda  kalınabilir. Araştırmalara göre, 3 hafta boyunca, günlük enerji ihtiyacının  sadece yarısını yiyerek açlık diyeti uygulayan kişilerde, kilo kaybı olduğu ancak  kas kitlesinde de yüzde 5 azalma meydana geldiği gözlemlenmiştir. Bu diyetin  devam ettirilmesi halinde de kas kitlesi ve organ ölçülerinde yüzde 50 azalma  ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.

Yapılan fare deneylerinde açlık diyeti uygulanan farelerde, yağsız  vücut kitlesi ve kas kitlesi azalırken, yağ kitlesinde, kontrol grubuna göre  belirgin bir değişmenin olmadığına işaret eden Taşan, şöyle devam etti:

 "İnsanlar üzerinde yapılan bir çalışmada, gıdalarla alınan kalorinin  çok azaltılması sonucu belirgin kilo kaybı ve kas kitlesi kaybı olduğu ancak 8  yıl içinde verilen yağların yeniden geri alındığı gösterilmiş.  Özetle, şok diyet  uygulaması, vücuttaki yağ dokusundan ziyade kas kitlesinin, suyun ve minerallerin  kaybıyla birlikte olan bir zayıflamaya neden olmaktadır. Yani, Dünya Sağlık  Örgütü'nün tanımladığı şekilde, yağ kitlesinin azalmasıyla seyreden gerçek bir  zayıflama değildir. Diyetin bırakılması ya da gevşetilmesiyle yeniden hızlı bir  kilo alımı ile sonuçlanır. Sık sık şok diyetlere başvurmak zamanla kişinin yağ  kitlesinin giderek artmasına neden olur. Bu da daha sağlıksız bir vücut  kompozisyonu demektir."

 "Organlar ve kas kitlesi, şok diyetlerden olumsuz etkilenir"

Prof. Dr. Taşan, kas kitlesini de kapsayan yağsız vücut kitlesiyle,  solunum, dolaşım ve sindirim gibi yaşamsal fonksiyonları idame ettiren bazal  metabolik hız (BMR) arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ifade ederek, çok az  kalorili diyetlerde, organizmanın, bu yaşamsal fonksiyonları devam ettirebilmek  için gerekli olan enerjiyi kas depolarını yıkarak elde etmeye çalıştığını  anlattı.

 "Yaşam için vazgeçilmez olan organlar ve kas kitlesi, bu tür  diyetlerden olumsuz etkilenir ve telafisi de mümkün olmaz." diyen vücuttaki yağ  kitlesinin özellikle karın bölgesinde birikmesinin insülin direncini arttırarak  şeker hastalığına eğilimi artırdığını söyledi.

Taşan, "İnsülin direncinin artışı, kalp ve damar hastalıkları riskini  artırır. Çok düşük kalorili diyetlerde, beynimize doygunluk sinyalini gönderen  leptin hormonundaki azalmanın, uzun vadede bu diyetlerin başarısız olmasında rolü  olduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır. Sonuç olarak, aşırı kalori kısıtlamasının  yapıldığı şok diyetler yerine, düzenli egzersiz eşliğinde, etkisi uzun sürecek ve  uzman eşliğinde hazırlanan sağlıklı bir beslenme programı uygulamak en doğru  yöntemdir." diye konuştu.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.