1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "SONU GELMEZ BİR SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAĞIZ"
"SONU GELMEZ BİR SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAĞIZ"

"SONU GELMEZ BİR SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile baş başa ve heyetler arası görüşmesinin sonrasında ortak basın açıklaması yaptı.

A+A-

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 23 Temmuz’da Ada’ya gelmesi beklenen BM yetkilisi ile yapıcı bir ruhla samimi düşüncelerini paylaşacaklarını, sorunların temel nedenlerini açıklıkla izah edeceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bu adada eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde yaşanacak, refahın paylaşılacağı adil bir çözüm için katkı yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha duyuracağız. Dilerim ki Rum tarafı da makul ve gerçekçi olmayan tavırlarından vazgeçer ve yetki ve zenginliğin adil bir biçimde paylaşılmasını sağlayacak bir çözüme katkıda bulunur” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs’ta tarafların nabzını yoklaması için geçici misyonla yaptığı görevlendirmenin, sonu gelmez yeni bir müzakere sürecinin başlangıcı olarak görmemek gerektiğini belirterek, “Kıbrıs Türk tarafı artık sonu gelmez bir müzakere sürecinin parçası olmayacaktır. Sonuç odaklı olmayan ucu açık görüşmelerle bir yere varılamadığı artık anlaşılmış olmalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni dönemin en başta Türkiye için hayırlı olmasını, Türkiye’nin her alanda gelişmesine vesile olmasını içtenlikle temenni ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, KKTC için Türkiye ile işbirliğinin büyük öneme sahip olduğunu belirterek, “Ülkemizin her alanda gelişebilmesi için dünyadan haksız biçimde izole edilen Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğu açıktır. Sayın Erdoğan’nın Başkanlığındaki yeni dönemde de ülkelerimiz arasındaki işbirliği ortamının daha da gelişeceğine inanıyorum” dedi.

Doğal kaynakları çatışma ve gerilim nedenine dönüştürmek yerine, barışçı işbirliği modelleri ile değerlendirmenin, yapılacak en doğru iş olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kıbrıs Adası açıklarında ve Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesinde de bu türden bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.  Ne yazık ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bugüne kadar bunun tam tersine hidrokarbon kaynaklarını bir gerilim unsuru haline getirmeyi tercih etmiştir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı  konuşma:

 “Değerli Basın  Mensupları,

Güçlü tarihi ve kültürel  bağlara sahip olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ nde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.Kendisine şahsım ve halkım adına birkez daha hoşgeldiniz diyorum. Bilindiği gibi Türkiye’de artık kendi ifadeleriyle “yeni bir dönem” ve “yeni bir başlangıç” sözkonusudur. Bu yeni dönemin en başta Türkiye için hayırlı olmasını, Türkiye’nin her alanda gelişmesine vesile olmasını içtenlikle temenni ediyorum. 

 Bu yeni dönem için yemin ettikten bir gün sonra, Sayın Cumhurbaşkanı’nın  Devlet geleneğini  sürdürerek dost ve kardeş ülkeler olarak Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni aynı gün içinde ziyaret etmesinden duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isterim.

Öte yandan önceki gün Tekirdağ’da meydana gelen  ve 24 kardeşimizin yaşamını yitirmesine, 120’den fazla kişinin yaralanmasına neden olan elim tren kazasından duyduğum üzüntüyü de bir kez daha dile getirmek isterim. Hepimize derinden acı veren  bu faciada hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalan yaslı ailelere  ve tüm Türkiye’ye başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.

ÜZÜNTÜLERİMİZ VE SEVİNÇLERİMİZ ORTAK

Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler samimi duygulara dayanmaktadır. Üzüntülerimiz ve sevinçlerimiz çoğu zaman ortaklaşmakta; içten bir dostluk ve kardeşlik bağı bizi birbirimize yakın tutmaktadır.

 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için Türkiye ile işbirliği büyük öneme sahiptir. Ülkemizin her alanda gelişebilmesi için dünyadan haksız biçimde izole edilen Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğu açıktır.

Sayın Erdoğan’nın Başkanlığındaki yeni dönemde de ülkelerimiz arasındaki işbirliği ortamının daha da gelişeceğine inanıyorum.

Bu noktada hükümetlerimiz arasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda ayakları üzerinde durabileceği bir yapının oluşturulmasına yönelik ciddi ve planlı çalışmalar yapılmasının önemini vurgulamakta yarar görmekteyim.

ANADOLU TOPRAKLARI BUGÜN, TÜM DÜNYA İÇİN BİR İŞBİRLİĞİ KAVŞAĞINA DÖNÜŞMEKTEDİR

Türkiye’nin son yıllarda belirgin biçimde başarı elde ettiği alanlardan biri olarak  enerji konusundaki uluslararası derinliğe sahip projeleri ve hamleleri saymak gerekir. Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan Anadolu toprakları bugün, başta bu iki kıta olmak üzere tüm dünya için bir işbirliği kavşağına dönüşmektedir.

Son olarak geçtiğimiz ay Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi’nin açılışıyla yeni bir aşamaya gelen bu vizyon sayesinde doğal zenginliklerin çatışma değil işbirliği vesilesi yapılabileceği, tüm dünyaya gösterilmiş oldu. Benim de hazır bulunduğum Projenin Eskişehir’deki açılış töreninde belirttiğim gibi doğal kaynakları çatışma ve gerilim nedenine dönüştürmek yerine, barışçı işbirliği modelleri ile değerlendirmek, yapılacak en doğru iştir.

RUM YÖNETİMİ, HİDROKARBON KAYNAKLARINI GERİLİM UNSURU HALİNE GETİRDİ

Kıbrıs Adası açıklarında ve Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesinde de bu türden bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.  Ne yazık ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bugüne kadar bunun tam tersine hidrokarbon kaynaklarını bir gerilim unsuru haline getirmeyi tercih etmiştir.

Daha önce de sıkça dile getirdiğim gibi, Kıbrıs dahil Doğu Akdeniz’deki Doğalgaz zenginliklerini birleştirerek en makul güzergâh olan Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakletmek, sadece ekonomik aklın gereğini yerine getirmek anlamına gelmeyecek; aynı zamanda bölgede geniş bir barış ve işbirliği alanı yaratacaktır.

RUM YÖNETİMİ PAYLAŞIMCILIKTAN UZAK

Ne yazık ki Rum yönetimi Kıbrıslı Türklerin doğal kaynaklardaki haklarını görmezden gelen, paylaşımcılıktan ve işbirliği ruhundan uzak bir tutumda ısrar etmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  olarak, Türkiye’nin de desteği ile Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan vazgeçmemiz söz konusu değildir. Temennim,  Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin yanlışından bir an önce dönmesi ve ortak zenginlikleri ortak bir geleceğin kurulmasına fırsat yaratacak bir vizyon genişliğine kavuşmasıdır.

SONU GELMEZ BİR SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAĞIZ

Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Kıbrıs’ta tarafların nabzını yoklaması için geçici misyonla bir görevlendirme yapmıştır. Bu atamayı sonu gelmez yeni bir müzakere sürecinin başlangıcı olarak görmemek gerekir.

Daha önce de açıkladığım gibi Kıbrıs Türk tarafı artık sonu gelmez bir müzakere sürecinin parçası olmayacaktır. Sonuç odaklı olmayan ucu açık görüşmelerle bir yere varılamadığı artık anlaşılmış olmalıdır.

23 Temmuz günü adamıza gelmesi beklenen BM yetkilisi ile yapıcı bir ruhla samimi düşüncelerimizi paylaşacağız. Sorunların temel nedenlerini açıklıkla izah edeceğiz. Bu adada eşitlik, güvenlik ve özgürlük içinde yaşanacak, refahın paylaşılacağı adil bir çözüm için katkı yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha duyuracağız.

Dilerim ki Rum tarafı da makul ve gerçekçi olmayan tavırlarından vazgeçer ve yetki ve zenginliğin adil bir biçimde paylaşılmasını sağlayacak bir çözüme katkıda bulunur.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetiminde Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi bundan sonra da yapıcı desteğinin devam edeceğine inanıyorum.

Türkiye’de başlayan yeni dönemde ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin daha da iyi bir noktaya gelmesini temenni ediyor, Sayın Cumhurbaşkanını aramızda görmekten duyduğum memnuniyeti yineleyerek kendisine bir kez daha başarılar diliyorum.”

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.