KTEZO'dan kaçakçılık üzerine açıklama;

Yakın bir zaman önce gazetelere düşen bir haberde gümrükten geçmediği kesin olan yaklaşık iki tona yakın sebzenin yakalandığı konusunda haberler çıktı.

Askeri ihalelerle bağlantısı olduğu iddia edilen bu olayda sistemin zaafiyet gösterdiği ortadadır. Bu meselede sorumlu tarafın kim ve kimler olduğu kamuoyuna açıklanmalıdır.

Burada ihaleyi kazanan şirket, ithalatçı, Gümrük Dairesi ve ihale yolu ile bu sebzeyi alan kurum da zan altındadır.

Ülkede geçmiş dönemlerde kamuoyuna yansıyan birçok kaçakçılık olayları mevcuttur. Sigara, et, içki, sebze, hellim, kola vb. bunlardan bazılarıdır. Denetimler sonucu bu kaçakçılığın (vergisi ödenmemiş her türlü malı alıp satmanın adı kaçakçılıktır) ortaya çıkması sevindiricidir ama kamuoyuna yasal süreç hakkında daha fazla bilgi verilmelidir.

Burada haksız rekabet koşulları oluşmuştur. Bu konu o kadar önemlidir ki, kara para aklama /kaçakçılık vb yasadışı faaliyetlerin bugüne kadar geldiği boyut,pek çok sktörü yıkıma uğratan tekelleşmenin yaratılmasında ciddi bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Zaten büyük hipermarketlerin kıskacı altına girmiş olan küçük ve orta boy marketlerimiz ayakta durma savaşı verirken, bir de gene bu tarz işletmelerin yasadışı eylemleri sonucu elde edilen haksız avantaşların yarattığı ek zorluklarla boğuşması gündeme gelmektedir.

Tekelleşme boyutuna gelen hipermarketlerin perakende sektöründe birçok işletmeyi devre dışı bıraktığı, birçok işkolunu piyasanın dışına attığı, ayakta kalanların da ilerlemesinin, gelişmesinin ve varlığını sürdürebilmesinin olanaklarını yok ettiği ortadadır. Bugün kırtasiye sektörü, tavuk sektörü, perakende satış sektörü, sebze meyve ve gıda ithalatı sektörü ya tekelleşmiş ya da oligopolleşmiştir (birkaç firmanın eline geçmiştir). Buna birçok başka alanı da ekleyebiliriz.

Rekabet Kurulu halâ uyumaktadır, idarecilerimiz de bu kurulun fonksiyonel çalışması için gerekli düzenlemeler ve cesaretlendirmeyi yapmaktan özenle kaçınmaktadır. Dolayısı ile ne üretici hakkı ne de tüketici hakkı hiçbir şekilde korunamamaktadır. En az 10 senedir bu gidişin gidişat olmadığını, belli ellerde sermayenin aşırı toplanmasının, hem gelir adaleti, hem toplumsal kalkınma hem de demokrasi için çok ciddi tehdit oluşturacağını bu yapılanmanın ada ülkeleri için hiç uygun olmayacağını, bağıra bağıra söylememize rağmen, gerçek manada dişe dokunur bir önlem alınmadığını gözlemlemekteyiz.

Bu son olayda talebimiz devletin ilgili kurumlarıınn bu süreci nasıl takip ettiklerini, sonlandırdılarsa nasıl sonlandırdıklarını, böyle bir suçun bir daha tekerrür etmemesi için nasıl önlemler aldıklarını ya da alma niyetinde olup olmadıklarını kamuoyuna açıklamalarıdır. Aksi bir durumda ilgili bakanlık ve daireler de zan altında kalacaklardır.

K. T. Esnaf ve Zanaatkârlar Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

HürremTulga