Deniz kıyılarından şehir merkezlerine birçok yerde çevre ile ilgili sorunlar yaşanırken, çevre ile ilgili konuların parçalanarak farklı farklı birimlere verilmesi yetki karmaşasına neden oluyor

Suna ERDEN

Ülkede Girne başta olmak üzere artan yapılaşma, çevre kirliliği, kanalizasyonların denizlere akması, yeterince temizlenmeyen sokaklar, deniz kıyılarının binalarla dolması, ağaçların yangınlar ve kaçak kesimlerden dolayı yok olmaya başlaması gibi birçok çevre felaketi yaşanıyor. Tüm bunlara karşın çevreyi korumakla yükümlü olan Çevre Dairesi’nin, Çevre Yasası’ndaki yanlışlıklardan dolayı yetersiz kaldığı belirtiliyor. Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, çevre ile ilgili tüm sorunların Çevre Yasası ile başladığını ifade ederek, çevre ile ilgili konuların parçalanarak farklı farklı birimlerin sorumluluğuna verildiğini dile getirdi. Star Kıbrıs’a konuşan Sahir, yasadaki yanlışlıklardan dolayı Çevre Dairesi’nin yetersiz bırakıldığını belirtti.

SORUNLAR YETMİYOR, YETKİ KARMAŞASI DA VAR

Çevre Yasası’nda eksiklikler ve yanlışlıklar olduğunu kaydeden Sahir, yasada otorite karmaşası olduğunu dile getirdi. Sahir sözlerini şöyle sürdürdü: “Yer altı sularından sorumlu olan başka bir birim, yer üstü sularından sorumlu olan başka bir birim, atık sular başka bir birimin ukdesinde denizler ve kıyılardan sorumlu olan yine başka bir birim… Durum böyle olunca da yetki karmaşası ortaya çıkıyor. Oysaki çevre ile ilgili tüm konuların Çevre Dairesi’nin yetkisinde olması gerekiyor. Yasada Çevre Dairesi’nin tam tanımı yapılmadığı gibi çevre ile ilgili konularda parçalanarak birçok farklı birime bırakılmış durumda. Kadrosu dar, bütçesi az ve küçük bir daire olarak kalan Çevre Dairesi, ne yazık ki görevlerini yapamıyor. Hâlbuki bu dairenin güçlendirilmesi, bakanlıklar ve siyasi baskıdan uzak, kendi atamalarını kendi içinde yapacak bir kurum haline getirilmesi gerekiyor. Ayrıca, Çevre Dairesi, teknik ve bilimsel esaslardan oluşan yöntemlerle ve tam bir kadro ile oluşturulması şart haline gelmiştir.”

YASAL ÇALIŞMA ŞART

Çevre Yasası’nın yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydeden Sahir, yasanın revize edilebilmesi için 40’ı aşkın tüzüğün hazırlanmasının şart olduğunu dile getirdi. Sahir, yasaların da tek başına yeterli olamayacağını ifade ederek, “Çevreyi kurtarmak istiyorsak biran öce harekete geçip gerekli önlemleri almalıyız. Öncelikle yasal çalışmayı tamamlamalı ve uygulamaya sokmalıyız. Yasa uygulamaya konduktan sonra ise iyi bir denetim mekanizması oluşturmalıyız” dedi. Sahir ancak yaşanan tüm çevre sorunlarına rağmen gelmiş geçmiş hükümetlerin konuya eğilmediğini, Çevre Yasası’nı yeniden ele alma girişimleri olsa da bunun hayata geçirilmediğini söyledi.

ÇEVRE YAĞMALANIYOR

Sahir, çevrenin yağmalanacak bir meta olarak görüldüğünü ifade ederek, “Çevre öksüz durumdadır. İlgili makamlar çevreyi korumayı bir kenara bıraktı. Turizm yatırımları adı altında kıyılar yağmalandı. Denizler kanalizasyon atıkları ve çöplerle doldu. Ağaç katliamı devam ediyor. Şehirlerde çöpler yeteri kadar temizlenmiyor. Yollar bakımsız, etrafımız kirli ve bunlara dur diyecek bir irade de yok. Zaten yetki karmaşasından dolayı kimin neyle ilgilendiği de belli değil” şeklinde konuştu.

HERYERDE TALAN

Deniz kıyılarının talan edildiğini, bina yapılaşmalarının kentlerin dokusunu bozduğunu ifade eden Sahir, ormanların yok edildiğini, ağaç katliamının sürdüğünü ancak tüm bunlara rağmen kimsenin gerekli önlemleri almadığını dile getirdi. Sahir, “Son yıllarda odun sobası ithalatında artış oldu. Ülkedeki şömine sayısı belli değil. Soba ve şöminelerde yakacak odun bulmak için kaçak kesim yapılıyor” dedi. Sahir, KKTC’de ağaçları korumaya yönelik bir yasa olmadığını, sadece orman yasası bulunduğunu belirterek, kaçak kesim ile ilgili caydırıcı cezalar bulunmadığını, böyle bir suçu işleyenlerin para cezası ile kurtulduğunu dile getirdi. Sahir,“Ormanlarımızı korumak istiyorsak en kısa zamanda kaçak kesimlerle ilgili denetimlere başlanmalı, odun satıcıları denetlenmeli ve ağaç katliamının önüne geçilmelidir” şeklinde konuştu.

Star Kıbrıs