1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. SURİYE ULUSAL HAREKET KİMYASAL SİLAH SALDIRISINI DEĞERLENDİRDİ
SURİYE ULUSAL HAREKET KİMYASAL SİLAH SALDIRISINI DEĞERLENDİRDİ

SURİYE ULUSAL HAREKET KİMYASAL SİLAH SALDIRISINI DEĞERLENDİRDİ

Suriye Ulusal Hareketi Lideri İmaduddin Raşid, Şam'daki kimyasal silah saldırısına ilişkin, "Uluslararası gözlemcilerin kimyasal silah araştırması gerçekleştirmek üzere ülkede bulunduğu sırada böyle bir saldırının gerçekleşmesi, rejimin uluslararası kamuo

A+A-

SURİYE ULUSAL HAREKETİ LİDERİ RAŞİD:  "ULUSLARARASI GÖZLEMCİLERİN KİMYASAL SİLAH ARAŞTIRMASI GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE ÜLKEDE BULUNDUĞU SIRADA BÖYLE BİR SALDIRININ GERÇEKLEŞMESİ, REJİMİN ULUSLARARASI KAMUOYUNU NE KADAR HAFİFE ALDIĞININ VE ONUNLA ALAY ETTİĞİNİN BİR GÖSTERGESİDİR"

"ULUSLARARASI TOPLUMUN ESED'İN MEŞRUİYETİNİ DURDURMASI, BUNUN YERİNE MUHALEFETİ SURİYE'NİN TEK MEŞRU TEMSİLCİSİ OLARAK KABUL ETMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"

HUMUS YEREL KOORDİNASYONU TEMSİLCİSİ EL-AVAD: "DİRENİŞ GÜÇLERİNİN, KENDİ BÖLGELERİNDE, KENDİ EŞLERİNE VE ÇOCUKLARINA KARŞI KİMYASAL SİLAH KULLANMASI MÜMKÜN MÜ?"

SURİYE TÜRKMEN KİTLESİ GENEL SEKRETERİ İBRAHİM:

"SURİYE REJİMİ, KİMYASAL SİLAH KULLANARAK, ULUSLARARASI HUKUKU UMURSAMADIĞINI GÖSTERDİ"

Suriye Ulusal Hareketi Lideri İmaduddin Raşid, Şam'daki kimyasal silah saldırısına ilişkin, "Uluslararası gözlemcilerin kimyasal silah araştırması gerçekleştirmek üzere ülkede bulunduğu sırada böyle bir saldırının gerçekleşmesi, rejimin uluslararası kamuoyunu ne kadar hafife aldığının ve onunla alay ettiğinin bir göstergesidir" dedi.

Suriye'de rejime karşı mücadele eden muhalefet temsicilerinden Raşid, Humus Yerel Koordinasyonu Temsilcisi Dr. Fevvaz el-Avad ve Suriye Türkmen Kitlesi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Şeyh İbrahim, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) İstanbul Şubesi'nde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.

İmaduddin Raşid, yaptığı açıklamada, Şam'daki kimyasal silah saldırısının, Suriye rejiminin daha önceki uygulamalarına bakıldığında "şaşırtıcı" olmadığını kaydetti.

"Uluslararası gözlemcilerin kimyasal silah araştırması gerçekleştirmek üzere ülkede bulunduğu sırada böyle bir saldırının gerçekleşmesi, rejimin uluslararası kamuoyunu ne kadar hafife aldığının ve onunla alay ettiğinin bir göstergesidir" diyen Raşid, uluslararası toplumun halen Beşşar Esed yönetimine, meşruiyet tanımaya devam ettiğini ve Suriye için asıl problemin de bu olduğunu ifade etti.

Raşid, "Maalesef, Beşşar rejimi, tüm kanunları ihlal etmesine rağmen halen uluslararası kamuoyunda meşruiyete haiz konumdadır. Oysa ki bu meşruyiet, muhaliflere verilmelidir. Açıkçası uluslararası hukukun son olayda ihlal edilmesi sonrasında, uluslararası toplumun Beşar Essed'in meşruiyetini durdurması ve bunun yerine muhalefeti Suriye'nin tek meşru temsilcisi olarak kabul etmesi gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

İngiliz hükümetinin açıklamalarını da eleştiren Raşid, şöyle devam etti:

"Bizim çok şaşırdığımız durum ise halen İngiliz hükümetinin son saldırıyı kimin yaptığı konusunda kendilerinin elinde bir delil bulunmadığını söyleyebilmesiydi. Oysa ki bu son olayın arkasında rejimin olduğu bu kadar net ortadayken, uluslararası toplumun bunu söylemekten kaçınıyor olmasına şaşırıyoruz. Dünkü bombalamada yaşanan olaylarda, ilk belirlemelere göre bin 500 kişi hayatını kaybetti, 6 bin 500'ün üzerinde kişi yaralandı. Buna rağmen İngiliz hükümetinin 'Bir delil bekliyoruz' şeklindeki yaklaşımı, ancak alay edilecek bir durum olabilir."

Raşid, ABD'nin tutumunun kendilerini şaşırttığını anlatarak, "ABD, defaatle kırmızı çizgilerinin kimyasal silah kullanımı olduğu noktasında açıklamalarda bulunmuştu. Bu silahların kullanıldığına dair pek çok rapor var. Suriye rejimi bugüne kadar 61 kez, Suriye halkına karşı kimyasal silah kullanmıştır. Bu saldırıların örnekleri, Türk Hükümeti aracılığıyla ABD yönetimine ulaştırılmıştı. Buna rağmen halen net bir tavır takınmamaktadırlar. Obama yönetiminin, net bir tavır takınabilmesi için ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.

Muhaliflerin askeri başarıları nedeniyle Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığını söyleyen Raşid, medyanın bu konuda kamuyounu yeterince bilgilendirmediğini anlattı. Son dönemde muhalif güçlerin, rejim askerlerini oldukça büyük bir kuşatma altına aldığını kaydeden Raşid, rejim güçlerinin tek çıkar yol olarak, kimyasal silaha başvurduğunu ancak son olayda 100'ün üzerinde rejime bağlı askerlerin de kimyasal silahtan etkilendiğini ve askeri anlamda rejime bir fayda sağlamadığını söyledi.

"İRAN, BU SAVAŞIN DEVAM ETMESİNİ İSTİYOR"

Rejim güçlerinin kimyasal silah saldırısını 2. Cenevre Konferansı'ndan kaçınmak amacıyla da yaptığını belirten Raşid, "Son dönemde muhalif güçlerin tamamı, Cenevre Konferansı'na katılacağını açıklayınca, Suriye rejimi, Cenevre Konferansı'ndan kaçmak için böyle bir bahane yaratmış oldu" dedi.

Suriye'deki çatışmalardan tek fayda sağlayanın İran olduğunu ve savaşın sürmesi için Esed rejimine para ve silah yardımında bulunduğunu savunan Raşid, "Şunu net şekilde söyleyebiliriz; Esed öldürülse bile bu savaş bitmeyecek. Çünkü İran, bu savaşın devam etmesini istiyor" ifadesini kullandı.

Bir gazetecinin "Suriyeli muhalifler, son saldırı olayının ardından Cenevre Konferansı'na katılmayı yeniden düşünecekler mi?" şeklindeki sorusu üzerine Raşid, şunları söyledi:

"Muhalifler olarak biz bu konuyu ele alıyoruz. Aslında uluslararası toplumun tepkisine bakarak karar vereceğiz. İlk işaretler bu katılımın gerçekleşmesinin reddedileceği şeklinde görünüyor. Uluslararası toplumun tavrına karşı bir tepki olarak katılmama yönünde görüş ortaya konuyor."

PYD ile Suriyeli muhalifler arasındaki çatışmaların hatırlatılması üzerine ise Raşid, PYD'nin terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu olduğunu, başlangıçta muhaliflerle birlikte hareket ettiğini ancak son dönemde "gizli anlaşmalar yaparak" Suriye rejimi lehine petrol bölgelerini koruma görevi üstlendiğini anlattı.

HUMUS YEREL KOORDİNASYONU TEMSİLCİSİ EL-AVAD

Humus Yerel Koordinasyonu temsilcisi Dr. Fevvaz el-Avad, Suriye'de rejimin insanlığa karşı işlediği suçlara bir yenisinin eklediğini söyledi.

Suriye'de 61'in üzerinde kimyasal silah kullanımı tespit ettiklerini kaydeden Avad, rejimin, muhalif güçlerin kimyasal silah kullandığı yönündeki iddiaları için ise "Direniş güçlerinin, kendi bölgelerinde, kendi eşlerine ve çocuklarına karşı kimyasal silah kullanması mümkün mü?" dedi.

Avad, Humusluların da büyük endişe içinde olduklarını ve büyük katliamlardan korktuklarına işaret ederek, "Dünya, herkesin gözünün önünde, Humus'un bu yavaş ölümünü izlemekle yetiniyor. Medyanın bu yaşananları her an yayınlamasına karşın, dünya hiçbir şekilde kılını kıpırdatmıyor. Neden Suriye çocuklarının ve halkının kanı, bu kadar ucuz? Soğukkanlılıkla bu katliamlardan gerçek çıkarı olan kimdir? Dünyanın kalbi ve vicdanı gerçekten ölmüş müdür?" ifadelerini kullandı.

Fevvaz el-Avad, Türkiye'ye girişimleri nedeniyle teşekkür etti.

SURİYE TÜRKMEN KİTLESİ GENEL SEKRETERİ İBRAHİM

Suriye Türkmen Kitlesi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Şeyh İbrahim, Suriye'de önemli bölümü Türkçe konuşan 3 milyon Türk bulunduğunu ve bu Türklerin Suriye halkıyla aynı kaderi paylaştığını aktardı.

Suriye rejiminin gerçekleştirdiği katliamlara ses çıkarmayanların da bu zulümde payı olduğunu ifade eden İbrahim, "Bu gerçekleştirilen zulme karşı herkesin hakkı söylemesi gerekiyor" dedi.

İbrahim, şöyle devam etti:

"Suriye rejimi, kimyasal silah kullanarak uluslararası hukuku umursamadığını gösterdi. Bu, rejimi BM Savaş Suçları Mahkemesi'yle tehdit etmenin hiçbir anlamı olmadığı da ortaya çıkıyor. Kimyasal silaha başvurması, askeri anlamda ve silah gücü anlamında tükendiğinin de bir göstergesi olarak görüyoruz. İnsan gücü olarak, mensup olduğu grup haricinde bir desteğinin kalmadığının belirtisi sayıyoruz ve bu saldırının zaman açısından, delalet ettiği şeyler bakımından uluslararası gözlemcilerin bulunduğu sırada gerçekleştirilmesini de Suriye rejiminin, uluslararası topluma muhaliflerin desteklemesi konusunda gözdağı vermesi amacı taşıdığını düşünüyoruz."

Yaşanan katliama ilişkin açıklamalar konusunda ise İbrahim, "Uluslararası toplumun, Arap Birliği'nin ABD'nin ve uluslararası kurumların yaptığı açıklamalar, fiili olarak ortaya bir tavır konulmadığı sürece, bir anlam ifade etmiyor" diye konuştu.

Suriye'de "karanlıklar içinde bir güneşin doğacağına" inandığını aktaran İbrahim, "İslam'ın büyük ağabeyi olarak Türkiye'den her türlü desteği bekliyoruz" dedi.

MAZLUMDER adına ise açıklamayı avukat Halim Yılmaz yaptı.

Saldırıyı lanetlediklerini kaydeden Yılmaz, "BM heyeti henüz Suriye'deyken, delillerin karartılması ve yok edilmesi ihtimaline karşı, bir an önce bu iddialar araştırılmalı, iddialar doğru ise uluslararası sözleşmeler ve hukuk çerçevesinde, insanlık suçu işleyen şüphelileri evrensel hukuk mekanizmalarına sevk etmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.