1. HABERLER

  2. SAĞLIK

  3. Tedavi edilmeyen astım, solunum yetmezliğine dönüşüyor
Tedavi edilmeyen astım, solunum yetmezliğine dönüşüyor

Tedavi edilmeyen astım, solunum yetmezliğine dönüşüyor

Tedavi edilmeyen astım, solunum yetmezliğine dönüşüyor

A+A-

Her 100 çocuktan 15’inde görülebilen astım hastalığı ile ilgili bilgiler veren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Reyhan Şahin, tedavi edilmeyen astımın solunum yetmezliğine dönüşebileceğini söyledi.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Reyhan Şahin, astım hastalığı ve tedavi süreci ile ilgili önemli bilgiler verdi. Astımın her yaştaki insanda görülebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Elif Reyhan Şahin, çocuklarda görülme sıklığının fazla olması nedeni ile önemli bir halk sağlığı problemi haline gelen astımın tedavisinin önemine dikkat çekti. Astımın oluşum ve etki süreci ile ilgili bilgiler veren Dr. Şahin, “Astım tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiye etkilediği düşünülen ve ülkemizde de her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Astımda hava yollarında inflamasyon denilen ve mikrobik olmayan bir iltihap durumu söz konusudur. Bu nedenle hava yolu duvarı şiş ve ödemlidir. Bronşlar solunum yolu enfeksiyonları gibi mikrobik hastalıklar, toz, koku, duman ve çeşitli kimyasallar gibi uyaranlara aşırı duyarlıdır. Bu solunum yolu uyaranları ile hastalarda ortaya çıkan en belirgin şikâyetler öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissidir” dedi.

“Hastalarda öksürük, nefes darlığı, hırıltı, şikâyetleri başlar”
 
Astım krizlerinin hava yolu duvarında kalınlaşmaya neden olduğunu, bu nedenle hastalarda öksürük, nefes darlığı, hırıltı ve benzer şikâyetlerin başlayabileceğini kaydeden Uzm. Dr. Şahin, “Astım atağı dediğimiz kriz durumlarında hava yollarını saran kas yapıları anormal şekilde kasılır, ödem ve şişlik artar, ilerleyen ve genellikle mikrobik olmayan iltihapla birlikte hava yolu duvarında kalınlaşma oluşur. Bununla birlikte bronşlardaki salgı bezlerinden salgılanan ifrazat hava yollarının daha da daralmasına neden olur. Hastalarda öksürük, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı şikâyetleri başlar. En sık görülen şikâyetler arasında genellikle kuru, mikrobik iltihap durumlarında bazen balgamlı olabilen öksürük, eforla belirginleşen nefes darlığı, göğüste tıkanıklık ve baskı hissi, nefes alıp verirken duyulan hırlama ve hışıltı gibi sesler sayılabilir. Bu yakınmalar özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkmakla birlikte kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelme özelliğine sahiptir” diye konuştu.
 
“Solunum fonksiyon testi tanıda kullanılan en önemli yöntemdir”

 
Astımın teşhis edilmesinde kullanılan solunum fonksiyon testinin en önemli yöntem olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Elif Reyhan Şahin şunları söyledi: “Şikâyetlerin ortaya çıkışı özellikle alerjik hastalarda mevsimsel değişiklik gösterebilir. Hastanın şikâyetleri ve belirtilen ortaya çıkış biçimi tanı koymada önem arz etmektedir. Zira şikâyetler arasında hasta tamamen normal hissetmekte ve bu yakınmalar belli aralıklarla, özellikle atak dönemlerinde artan ve tekrarlayıcı olma özelliğini taşımaktadır. Bazen hastalar şikâyetlerin eforla belirginleştiğinden ya da soğuk algınlığı dönemlerinde sıkça göğsüne iniyor olmasından yakınır. Hastaya özgü şikâyetleri arttıran alerjen ve solunum yollarını irrite edici maddeler öyküde sorgulanır. Anne, baba ve kardeşlerin herhangi birinde astım ya da alerjik hastalık öyküsü bulunması tanı olasılığını güçlendirir. Tanıda kullanılabilecek belirli bir kan tahlili olmamakla birlikte, enfeksiyon dönemlerinde bazı belirteçlerde yükseklikler saptanabilir, yine de bu belirteçler hastalığa özgü değildir. Akciğer filmi normal saptanabilir. Solunum fonksiyon testi tanıda kullanılan en önemli yöntemdir. Bu ölçümlerde hava yollarında saptanan tıkanıklık bulgusunun erken veya geç dönemde ilaç tedavisi ile düzelmesi tanıyı kesinleştirir. Ayrıca bu ölçümler hastalığın ağırlığını belirlemekte de yardımcı olur.”
 
“Hastaya ve çevreye ait risk faktörlerinin iyi belirlenmesi önem arz etmektedir”

 
Astımın tedavi süreci hakkında da bilgiler veren Dr. Şahin, “Astım tedavisinde asıl hedef, hava yollarında tıkanıklığa sebebiyet veren mikrobik olmayan iltihap durumunun ilerlemesini önlemek ve gerileterek iyileşmesine olanak sağlamaktır. Bu nedenle hastaya ve çevreye ait risk faktörlerinin iyi belirlenmesi, astımın tedavisi ile birlikte eşlik eden diğer hastalıkların da tedavisinin sağlanması önem arz etmektedir. Tedavide kullanılan ilaçların hemen hemen hepsi solunum yolu ile akciğerlere çekilen ilaçlardan oluşmaktadır. Bu ilaçlar direkt olarak akciğere ulaşır ve vücudun diğer sistemleri üzerindeki yan etkileri en aza indirgenir. Hastalık temel olarak iki grup ilaç tedavisi ile kontrol altına alınır. Birinci grup ilaç hastalığı tedavi eden ilaç grubudur ki uzun süreli ve düzenli kullanımı gerekmektedir. Hastalığın ne derece kontrol altında olduğuna ve belli aralıklarla yapılan solunum fonksiyon testlerindeki değerlere göre doktorunuz tedavi süresi ile ilgili en doğru bilgiyi size verecektir” ifadelerini kullandı.
 
“Astımlı hasta sigara içmemeli”

 
“Astım belirtilerini tetikleyen risk faktörleri kişiden kişiye göre değişir” diyen Uzm. Dr. Elif Reyhan Şahin, Bu nedenle tedavide ilk basamak, belirlenen bu faktörlere maruz kalmaktan kaçınmak veya maruziyeti en aza indirmek, şikâyetlerin ve atakların gelişmesini önlemeye yönelik önlemler almaktır. Yani, eğer varsa hastanın alerjisi olduğunu bildiği şeylere maruziyetten kaçınılmalıdır. Astımlı hasta sigara içmemeli ve yanında sigara içilmesine müsaade etmemelidir” dedi.

İHA

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.