1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. "TÜRKİYE KIBRIS TÜRK HALKINA KÖTÜLÜK YAPIYOR!"
"TÜRKİYE KIBRIS TÜRK HALKINA KÖTÜLÜK YAPIYOR!"

"TÜRKİYE KIBRIS TÜRK HALKINA KÖTÜLÜK YAPIYOR!"

“Kuzey, ‘pireye kızıp yorgan yakma” noktasında”

A+A-

 

Sürdürülemez bir noktaya gelen ekonomik yapısı ile Kamunun her geçen gün daha da büyüdüğüne işaret eden Ekonomist Mehmet Saydam, Kıbrıs Postası'na değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KKTC’deki bu ekonomik gelişmelere göz yumarak sadece para vererek günü geçiştirmeye çalışması, bize yaptığı bir iyilik değil, belki de en büyük kötülüktür” dedi.

“Ülkenin acı gerçeği yıkılamaz sanan menfaat ve siyasi rant çarkına bir şekilde herkesin adapte olmuş olmasıdır “diyen Saydam, hiçbir para politikası olmayan buna karşın tüm ekonominin hemen hemen döviz bazında fiyatlandığı KKTC’de yaşanan ve yaşanacak döviz artışlarının da hane halkını daha da fakirleştireceğini belirtti.

Soruları yanıtlayan Ekonomist Mehmet Saydam, turizmden eğitime; Kayıt Dışı ekonomiden olası Çözüme 2015 öngörülerini anlattı…

2014 ün son aylarında Rusya kökenli olarak Döviz de yaşanan yükseliş Türk Lirası karşısında tarihi rekorlara imza attı. Kasım 2014 ayı ortalarında 2.20 olan TL/USD kuru Aralık 2014 dönemi içerisinde 2.41 görerek tarihte ilk kez 2.40 bandını aşmış oldu.

Bu günlerde 2.33 – 2.35 bandında olan TL/USD kurunun 2015 yılı içerisinde yaşanacak ekonomik-politik ve özellikle FED kararları ile birlikte izleyeceği yön (artış – azalış) merak konusu olmaya devam ediyor…

Saydam’a göre Türkiye, iflasa sürüklenen KKTC’deki sürdürülemez ekonomiye göz yumarak Kıbrıs Türk halkına “kötülük” yapıyor…

KKTC’nin sürdürülemez bir noktaya gelen ekonomik yapısı ile Kamunun her geçen gün daha da büyüdüğüne işaret eden Ekonomist Mehmet Saydam “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KKTC’deki bu ekonomik gelişmelere göz yumarak sadece para vererek günü geçiştirmeye çalışması, bize yaptığı bir iyilik değil, belki de en büyük kötülüktür” dedi.

Kıbrıs Postası’nın sorularını yanıtlayan Saydam, turizmden eğitime; Kayıt Dışı ekonomiden çözüme 2015 öngörülerini anlattı…

“DOLAR TL KARŞISINDA DEĞER KAZANACAK…”

KP: “2015 de Döviz kurundaki eğilim ne yönde olacak?

“Açıkçası bu sorunun yanıtı her şeyden önce FED in alacağı kararlara paralel olarak Türkiye’deki politik gelişmeler ile ekonomik beklentiler ile ilişkili…

Bence; FED 2015’in ilk altı aylık döneminde herhangi bir faiz artırımına gitmeyecektir. Türkiye’deki mevcut ekonomik gelişmeler de bu süreç içerisinde Amerikan Dolarının Türk Lirası karşısında değer kazanacağını ( yani artış göstereceğini) bizlere işaret etmekte.

Kaldı ki son olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın almış olduğu yeni karar ile 2015 in ikinci çeyreğine yönelik daha güçlü bir döviz rezervi hazırlamak için çalışmalara başladığını ve mevduât sahiplerini daha uzun vadeli yatırımlara yönelterek piyasalara müdahale gücünü artırmaya çalıştığının ilk sinyallerini bizlere vermekte…

Yeni düzenlemeyle döviz rezervlerinde artış hedefi

“T.C Merkez Bankası Şubat 2015’ten itibaren uygulamaya konacak yeni yasal düzenleme uyarınca yabancı para cinsinden yükümlülüklerinin zorunlu karşılık oranlarını da değiştirdi. Herkesin anlayacağı bir ifade ile T.C. Merkez Bankası zorunlu karşılık olarak adlandırılan, mevduat kabul eden bankaların bu mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduatların oranlarında değişikliğe gitti.

Yabancı para cinsinden banka ve diğer finansal kuruluşların dış yükümlülüklerine ilişkin 1 yıla kadar vadeli olanlarda 13’ten 18’e ve 2 yıla kadar olanlarda 11’den 13’e çıkardı.

3 yıla kadar olanlarda 11’den 8’e indirirken 5 yıl ve üzerinde kayda değer bir değişiklik yapmadı.

Yeni yasal düzenleme ile mevduat sahiplerine yönelik daha uzun vadeli beklentilerin yolunu açan Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı’nın yapacağı yeni düzenlemeler ile de uzun vadeli mevduatlardan kesilen vergi oranlarında büyük bir indirim yapılması ile döviz rezervlerinde ciddi bir artış beklemekte…

Finansal sektöre yönelik olarak T.C Merkez Bankası’nın yapmakta olduğu bu hazırlıklara ek olarak, Mikro ve Makro alanda T.C Ekonomi Bakanlığı ve T.C Maliye Bakanlığı tarafından yeniden düzenlenen mali politikalar, ülkedeki mevduat sahipleri ve tüm yatırımcıların uzun vade odaklı planlama yapmasına ve üretime yönelik yeni yatırımların yeniden teşvik ederek ülke ekonomisine yeniden şekil vermeye çalışmaktalar…”

“İYİLİK DEĞİL, EN BÜYÜK KÖTÜLÜK…”

KP: “Peki KKTC Ekonomisi?..”

“Bizim ülkemize baktığımız zaman ise, hiçbir para politikası olmayan ve buna karşın tüm ekonominin hemen hemen döviz bazında fiyatlandığı KKTC’de yaşanan ve yaşanacak döviz artışları hane halkını daha da fakirleştirecek ve ekonomideki daralmayı artıracaktır…

Ülke ekonomisinin büyük bir kısmını Kamuda çalışan bireylerin oluşturduğu KKTC ekonomisi içerisinde, Türk Lirası maaş alan bireylerin döviz endeksli tüketimleri veya gerek eğitim için gerek ise tatil için başta Türkiye’den gelmekte olan tüm öğrenci ve turistlerin tüketimlerini kısıtlayacaktır.

KKTC Hükümeti bu noktada kendi açısından kârlı bir noktada olduğundan dolayı (döviz artışı durumunda) hiçbir önlem almamaktadır…”

“Kayıt dışı ekonomi büyümeye devam edecek”

“Yüksek vergi oranları, gümrükte uygulanan peşin vergi sisteminin genel kabul görmüş uluslararası vergi literatürüne aykırı olarak finansal maliyet yaratmaya devam ettiği günümüzde, kayıt dışı ekonomi büyümeye devam edecektir. Bu metni okuyan ve her konu hakkında fikri olan uzmanların; o zaman Eruo’ya geçelim veya ‘Hayır Kayıt Dışı Ekonomi Artmaz’ söylemlerini duyar gibiyim.

Her iki görüşü de ayrı ayrı çürütmek kolay. Ama inanın sadece fikri olup bilgisi olmayan bu tip insanları ikna etmek ile uğraşmak artık herkesi olduğu gibi beni de yordu...”

“Sadece para vererek …”

“KKTC ekonomisi içerisinde lider durumda olan ve hizmet sektörü ağırlıklı Turizm ve Eğitim Sektörleri dâhil, perakende-inşaat-sanayi ve diğer tüm sektörler yaşanan döviz artışı noktasında ciddi problemler ile karşı karşıya… Girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığı, Güney fiyatlarının artan döviz karşısında daha uygun bir noktada kalması, üretimden ve dolaylı olarak ihracattan koparak ithalata bağımlı yaşayan KKTC’nin sürdürülemez bir noktaya gelen ekonomik yapısı, Kamunun her geçen gün daha da büyümesi ile iflasa doğru sürüklenmektedir…

Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KKTC deki bu ekonomik gelişmelere göz yumarak sadece para vererek günü geçiştirmeye çalışması, bize yaptığı bir iyilik değil, belki de en büyük kötülüktür…”

KP: “Olası bir Çözüm KKTC Ekonomisine ne katar?”

"Hazıra alışmış bir Kamu Maliyesi ve hiçbir yapısal reform planı olmayan KKTC Hükümeti gününü gün ederek tüm umutlarını adada ‘Çözüm’e bağlamıştır. Olası bir Çözümün ada ekonomisine olumlu yansıyacağı elbette aşikârdır. Ancak bu olumlu yansımanın Kıbrıs Türklerinin hazırlıksız yakalanacak olması ve ekonomik haritadan silinecek olması gerçeğini değiştirmemektedir. Ne yazık ki bizi yönetenler kendi başarısızlıklarını yıllarca ‘Ambargo’ ve ‘Çözümsüzlük’ yalanlarına sığınarak savundu.

Doğru bir ekonomik modelleme ile kendi ayakları üzerinde durabilme gücü olan KKTC ekonomisini bu noktaya sürükleyen Siyasiler bugün hala Meclis çatısı altında ve ayni söylemlerle kendilerine yakın menfaat grupları ile bu ülkeyi yönetmeye devam ediyorlar…”

“Bu oyun öyle güzel yazılmış ve öyle güzel oynanıyor ki”

“2004 Referandumunda her şeye rağmen ‘çözümü destekleyen Kıbrıslı Türkler’, sırf çözüm uğruna var olan sözleşme ve içeriğini dahi yeterince tartışmadan Evet demişti. Şimdi ise karşımızda çok daha sancılı bir süreç var. Büyük bir olasılık ile Annan Planı’ndan daha ağır ve Kıbrıs Türkünü öncelikli olarak ekonomik anlamda 2. sınıfa düşüren, sonrasında da resmi azınlık noktasına çekecek bir anlaşma ile karşı karşıya bırakılacağız. Yoksa Güney Kıbrıs buna neden Evet desin ki?

Bu oyun öyle güzel yazılmış ve öyle güzel oynanıyor ki, ben masadan kalktım diyen Güney Kıbrıs’a karşın, Türk tarafı “tamam tamam, ne istersen al ama çözüm olsun” diye yalvartılma noktasına sürükleniyor. Bunu bugün için hissetmiyor veya göremiyor olabilirsiniz ama Çözümü “Azınlık” olarak tanımlayan Güney Yönetimi ile varılabilecek eşit temsiliyetli bir yapının oluşabileceğine hangimiz inanıyoruz ki?”

‘Çözüm=Azınlık’

“Olası çözüm sonrası ülke çıkarlarını maksimize edecek olan diğer bölge ve büyük Devletlerden hiçbiri, yaratılacak olan Çözümün âdil ve sürdürülebilir olup olmadığını umursamıyor bile.

Her bir Devlet kendi menfaatlerini düşünüyor. Böyle bir çözüm ihtimalinin ilerleyen dönemlerde büyük sorunlar doğuracağı aşikâr.

Türk Toplumu olarak, kendi yarattığı ekonomik ve sosyal çıkmaz içerisinde hiçbir radikal kararı alamayarak her geçen gün daha kötüye giden ülke şartlarının düzelmesi için ‘Çözüm=Azınlık’ noktasına sürüklendiğini acaba ne zaman anlayacak? Adada iki toplumlu bir Devlet yapısı da çözüm, eşit temsiliyetli tek devlet modeli de çözüm, azınlık olmayacağımız her türlü sonuç da bir çözüm... Ama bunları tartışan dahi yok...

“Kuzey, ‘pireye kızıp yorgan yakma” noktasında”

“Adada esen bu Barış rüzgârının sonu nereye varır bilmem ama şu an itibari ile adanın Kuzeyi “pireye kızıp yorgan yakma” noktasında. Bir taraftan iç siyasette yıllardan beri yaşanan olumsuzluklar, diğer tarafta Türkiye’nin belirli alanlarda yaptığı dayatmalar ve oluşan adaletsiz – menfaat ve çıkara dayalı yönetim şeklinden dolayı tüm umutlarını tüketmiş bir toplum. Tek çıkışı sözde “çözüme” bağlayan tüm yerel ve uluslararası bilirkişilere inanarak neye imza atacağından bir haber olan toplumumuz için umarım ve dilerim her şey istediklerine az da yakın olur. Çünkü bu sürecin yönetimi bizlerin elinde değil... Bizi yönetenlerin hiç değil ki zaten bir şeylerden de anladıkları yok... Türk toplumunu bugün Güney toplumunun yönetiminde bulunan Kıbrıs Devletine yama yapmaya, azınlık yapmaya çalışanların bu toplumu düşündüğüne zerre kadar inancım yok.

KP: “KKTC’nin 2015 Bütçesi hakkındaki görüşleriniz neler?”

“2015 bütçesi Meclis çatısı altında oylanırken, döviz hızla artmaya devam ediyordu. KKTC’nin 2015 bütçe çalışmaları başladığında TL/USD kuru 2.20 lerin altındayken, onaylandığı gün TL/USD kuru 2.35 bandının üzerindeydi. Bu da demek oluyor ki bu bütçe ölü doğmuştur.

Ayrıca her ay Sosyal Sigortala ve benzeri Cari Transferleri karşılayabilmek adına sürekli borçlanan KKTC Hükümeti ve buna ek olarak geçmiş yıllardan-geçmiş Hükümet dönemlerinden gelmekte olan mali borç yükünün ve ertelenmiş teminat mektuplarının veya kefaletlerinin yeni dönem faiz maliyetlerinin yer almadığı 2015 Bütçesi benim için inandırıcılıktan uzak tamamı ile Yasal zorunluluk ile hazırlanmış bir excel tablosundan ibarettir. Ama ülkedeki hiçbir Oda-Dernek ve Birliğin bu konu ile ilgili tek bir açıklaması yok. Çünkü zaten konudan haberleri yok bir yana ilgileri de yok!!!”

KP: “Hükümet için veya KKTC Ekonomisinin yeniden yapılanması adına Ticaret ve Sanayi Odalarının Yaptığı çalışmalar yeterli mi?”

“Her iki Oda da farklı zamanlarda kayda değer çalışmalar yapmışlardır. Kimi zaman birbirleri ile örtüşmese de pek çok çözüm ve fikri ortaya koyan bu Odalar, teoride faal faaliyetler içerisinde olmakla birlikte, uygulama ve uygulatma noktasında oldukça pasif bir yapıdadırlar.

Küçük bir toplum içerisinde kişisel menfaatlerin toplum menfaatlerinin önünde tutulduğu gerçeğinden hareket ile farklı bir beklentiye girmek de zaten hayalcilik olurdu. Kendi üyelerinin haklarını dahi topluca savunmayı hiçbir zaman beceremeyen bu Odalar eğer gerçek anlamda bu ülke ekonomisini bir noktalara taşınmasında öncülük etmek istiyorlar ise teorik sunum ve anlatımlardan, eylemsel faaliyetlere geçiş yapmalıdırlar. Bunun için de öncelikli olarak bunu istemelidirler!!”

KP: “Peki bu ülkenin Gerçeği Ne?”

“Maalesef bu ülkenin acı gerçeği yıkılamaz sanan menfaat ve siyasi rant çarkına bir şekilde herkesin adapte olmuş olması veya bir çıkar sağlıyor olmasıdır.

En kötüsü de her şeyin yanlış gittiği herkesçe biliniyor olmasına karşın, kişisel menfaat ve siyasi rant ilişkisi uğruna sessiz kalan toplum büyük bir kesimi ve sessiz kalan bazı aydınlarımızın içinde bulunduğu gafletlerdir.

Var olan Ekonomik ve Siyasi yapı Türk toplumunu 1974 öncesinde hiç şahit olmadığımız bir şekilde gruplanmaya zorlamış ve siyasi görüş başlığı altında / görünümü altında yeni çıkar odaklarının oluşmasına neden olmuştur. Adına ‘Statüko’ denilen ve var olan birçok Meslek Odasının, Sendikaların, Derneklerin v.b birçok birlik-dernek ve vakfın kendi menfaatleri uğruna oluşturmuş olduğu bu guruplar mevcut Statükonun en büyük savunucularıdır. Kimin menfaati bireysel olarak neye gereksinim duyuyor ise, bağlı olduğu grubu o yöne doğru yönlendirip kendi istediğini elde etmek uğruna her şeyi yapmakta. Buna da “duyarlılık” veya “ülkem için...” söylemleri ile methiyeler düzmektedir. Bu ülkenin acı birçok acı gereceği daha var ama benim hazmedemediğim en büyük acı gerçek bu...”

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.