1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. YILDIRIM HÜKÜMETİN KULAĞINI ÇEKTİ!
YILDIRIM HÜKÜMETİN KULAĞINI ÇEKTİ!

YILDIRIM HÜKÜMETİN KULAĞINI ÇEKTİ!

“Rüşvet birçok şekilde yapılıyor”

A+A-

Vergi Uzmanı ve Ekonomist Göksel Saydam, Türkiye Başbakanı Yıldırım’ın 20 Temmuz kutlamaları için geldiği KKTC’de , özellikle Ekonomik İşbirliği Protokolünü yerine getirmediği gerekçesiyle UBP-DP hükümetine sert uyarılarda bulunduğunu savundu ve ekledi.

Eniz ORAKCIOĞLU

“20 günde 216 bin 550 sağlık giderlerine harcanmıştır”

Vergi Uzmanı ve Ekonomist Göksel Saydam, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın sağlık alanında yapılmak istenen birtakım reformlara engel koymasının biraz da zaruretten dolayı olduğunu söyleyerek, “Bu engellemeden ziyade kaynak meselesidir. Harcamalar bugün bütçede ayrılan kalemlerin miktarını çok fazla aşmıştır. Örneğin bugün bakanlar kurulu kararlarında da yer alan 13 Haziran ile 3 Temmuz tarihleri arasında yani 20 günün içerisinde 130 bin 700 TL yurt içi tedavi giderleri ödenmiştir. Bunun yanında 85 bin 850 TL de yurt dışı sevklerine harcanmıştır. Kısacası yurt dışı ve yurtdışı tedavi giderlerine bir 20 günde ayda 216 bin 550 TL civarında bir para ödenmiştir. Dolayısıyla sevk ve tedavi giderlerinin bu denli fazla olması devlet hastanesinin aciz olduğu ve yeterli sağlık hizmetini veremediği, hastanelerimizin ise yetersiz olduğu anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.

“Kişi isimlerinin açıklanması doğru değildir”

Bakanlar kurulunun hastaların tedavisi için ne kadar gider yazıldığını aldığı kararlarda kimler için ne kadar gider yazdığını belirttiğini söyleyen Saydam, “Yapılan özel hayatın gizliliğine aykırıdır. Bakanlar kurulu aldığı kararlarda kişi isimlerini açıklamamalı, sadece kaç kişiye ne kadar harcama yaptığını yazmalıdır. Bazı vatandaşlar hasta olduğunun başkaları tarafından bilinmesini istemiyor olabilirler. Başka ülkelerde, bu dava konusudur ki, ya hastanın mirasçıları, ya da piyasadaki hisse senetleri devleti dava edebilir” dedi.

“Taahhütleri yerine getirmiyoruz”

Türkiye’ye taahhüt edilen reformların yerine getirilmediği için,  Türkiye’nin  artık projeyi görmeden  parayı vermediğinin altını çizen Saydam, “Türkiye ve KKTC hükümetleri arasında Ekonomik işbirliği anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşmada KKTC tarafı hükümet olarak imza koyup da Meclisten de onay alan uluslararası anlaşma niteliğindeki sözleşmeye, taahhütlerimize sadık kalınmıyor. Bundan dolayı da Türkiye projelere ve reformlara ayırdığı parayı vermiyor. Türkiye bizi sıkmak için parayı vermiyor değil, tüm dünyadaki prosedür projeyi göreyim parayı al şeklindedir” diye konuştu.

“Reformlar içerisinde acı reçeteler de var”

Hükümetin taahhüt ederek, yerine getirmediği reformların içerinde bazı acı reçetelerin olduğunu ve bazı statükoların yıkılmasının yer aldığına da vurgu yapan Saydam, “Seçimin yaklaştığı bu günlerde seçim kaybetmek istemeyen hükümet bu durumu ondan dolayı yaratmaktadır. KKTC ekonomisi hastadır ve  ilaçlar hiçbir zaman tatlı değildir. Bu nedenle reformları yerine getirmiyorlar” şeklinde konuştu.

“Her şey oy kaygısına endekslenmiştir”

Saydam, sözlerine şu şekilde devam etti; “Türkiye protokolde mesai saatlerinde yasal düzenlemeden ve mesai saatlerini uluslararası normlara ulaştırmaktan bahsetti. Ama bizim hükümetimiz mesai saatlerini Perşembe hariç saat 08,00’den, saat 14,00’a kadar düzenledi. Türkiye’nin kastettiği bu değildi, bankalar, şirketler ve dairelerin dünya ile entegre olabilecekleri saatlerin uygulanmasıydı. Sonucunda hükümet oy kaygısından dolayı sendikalarla istişare ederek bu şekilde bir ara formül buldu. Bu ülkede her şey oy kaygısına endekslenmiştir.”

“Hükümetin kulağı çekildi”

Türkiye Cumhuriyeti Binali Yıldırım’ın KKTC’ye yaptığı ziyaretle basına açık olmayan görüşmelerde KKTC hükümetinin kulağının çekildiğini  ileri süren Saydam, “Görüşülen 2 gündem var, gündemlerden bir  Crans Montana’daki sonuçtur ki üzerinde çok durulmayacaktır, çünkü geçtiğimiz gün Türkiye Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile gerekli görüşmeler yapılmıştır. Ama bana göre esas görüşülen ve üzerinde durulacak konu Ekonomik İşbirliği Protokolünün uygulanmadığı konusudur , bu konuda hükümetin kulaklarının çekildiğini düşünüyorum” dedi.

Büyük Elçi Kambay’ın yaptığı “rüşvet ve talan hükümet eliyle yapılıyor” sözlerini de yorumlayan Saydam, “Rüşvetin ve talanın hükümet eli ile yapıldığını bilmek için alim olmaya zaten gerek yoktur. Burada önemli olan nokta Büyük Elçinin normal prosedürde böyle bir açıklama yapmaması gerekirken,  kendi hesabından böyle bir açıklama yapması, canına bu konuların ne kadar tak dediğini gösteriyor” şeklinde konuştu.

“Rüşvet birçok şekilde yapılıyor”

Rüşvetin çok çeşitleri olduğunu ve hükümetin bunu birçok açıdan yaptığını belirten Saydam, “Örneğin devlete istihdam yapılırken sınavsız, liyakatsiz ve tecrübeye bakmadan, istihdamı ilan etmeden el altından işe alma da bir çeşit rüşvettir. Diğer bir rüşvet ise bana göre dağıtılan Kırsal kesim arsalarıdır. Bunun yanında ihalesiz ve duyurusuz kiralamalar ve tahsisler de hükümet tarafından yapılan bir diğer rüşvet çeşididir. Burada dikkat çekilmesi gereken diğer bir husus ise Anayasaya göre devlet arazilerinin hükümetin  kafasına göre dağıtılamayacağı belirtilmektedir, çünkü Güneyden gelen ve hala  hiç mal almayan eşdeğerciler öncelikli hak sahibidir. Anayasaya göre de ilk tatmin edilmesi gereken mal almayan bu eşdeğercilerdir ve yine anayasaya göre geri kalan araziler ise ihale yöntemiyle kamu hizmetlerinde kullandırılacaktır” dedi.

Yeni Bakış

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.