The Pale Blue Door bir mekanın hissettirebileceği duyguların ne kadar güçlü olabileceğini, bir mekan oluşturarak bir insanı nasıl duygudan duyguya sürükleyebileceğinizi gösteren sürreal bir yer. Bir sanat enstalasyonu şeklindeki bu restoran ilk olarak Londra’da açılmış olsa da ardından Berlin, Glastonbury, Santiago, Valparaiso ve Buenos Aires’i gezmiş. Gittiği her yeni yerde de şekilden şekile girmiş.