1. YAZARLAR

  2. Diyetisyen Orhan Özdengiz

  3. Yüzyılın Hastalığı OBEZİTE
Diyetisyen Orhan Özdengiz

Diyetisyen Orhan Özdengiz

KIBRIS 7/24
Yazarın Tüm Yazıları >

Yüzyılın Hastalığı OBEZİTE

A+A-

Dünyayı tehdit eden OBEZİTE yani aşırı kiloluluk ülkemizde Kuzey Kıbrıs’ta ve bizler için büyük sorun haline geldi.  Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezite, Beden Kitle İndeksinin (boy-kilo orantısı) 30’un üzerinde olduğu ve  sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Yani tek başına Beden Kitle İndeksine bakıp kişiye obez denilmesi kesinlikle HATALIDIR.  Eğer bir kişinin Beden Kitle İndeksi 30’ un üzerinde olup vücut yağ oranı %20 ‘nin altında olup da kas oranı yüksek ise biz o kişiye obez diyemeyiz. Yani  kas oranı yüksek bir kişiye obez denilemez.

Obezite vücudumuzda her türlü hastalığa sebep olabilmektedir. Bunların başında gelenler kolesterol, hipertansiyon, diyabet, böbrek yetersizliği, felç ve bazı kanser gibi kronik hastalıklara yakalanma riskini arttırır.

Günümüzde obezite her yaştan kişide görülmekte ve sıklığı her geçen gün artmaktadır. Özellikle çocukluk dönemdeki obezite ülkemizde sıklığı her geçen gün artmaktadır. Bu hastalığı önlemek ailelerden başlamaktadır. Çocukları sağlıklı yetiştirerek sağlıklı gelecek nesiller yaratmak anne ve babaların elindedir. O yüzden uzmanlar tarafından yapılan sağlık ve beslenme eğitimleri aileler için çok önem taşımaktadır.

Ülkemizdeki duruma bakacak olursak, KKTC Diyabet Derneğinin 2005 ve 2007 yılında KADEM’e yaptırmış olduğu araştırmasında, obez gençlerin oranının %11.3’den %13.8’e, fazla kiloluların %14.8’den %18.1’e çıktığı görülüyor. 12 ile 15 yaş aralığındaki gençlerde 2 yıl içinde obezite %11.3’den %18.1’e yükselmiştir. En önemli bulunan bulgulardan birinin de yaşların küçüldükçe obez oranlarının yükselmiş olduğu görülüyor.

Peki bu obezite için neler yapılmalı:

  • Tıbbi Beslenme Sağlıklı Beslenme Tedavisi

İlk olarak obez kişinin beslenme durumu saptanmalı ve hayat şekline göre en uygun beslenme programı hazırlanmalıdır. Bunun tabiki bir beslenme uzmanı eşliğinde yapılması en uygun ve sağlıklı yöntemdir. 

Düzenli yapılan ana ve ara öğünlerle metabolizma hızlanmaya başlamaktadır. Yani 2 ile 3 saat arası beslenmek metabolizmanızın hızlanmasına ve daha rahat kilo vermenizi sağlamaktadır.

Kahvaltı bütün öğünlerin kraliçesi yani bizim için en önemli öğün ve o yüzden kahvaltı asla atlanmamalıdır. Kahvaltı, o gün için metabolizmanızın hızlanmasına yardımcı olmaktadır. Kahvaltı yapmayan kişilerin metabolizması tam olarak çalışmadığı için gün içerisinde yediklerini yakamaz hale gelir ve kilo almaya başlamaktadırlar.

Kızartmalardan, yağli ve şekerli besinlerden, hamur işlerinden, katkı maddesi içeren besinlerden, katı yağ içeren besinlerden, kolalı ve şekerli içeceklerden, alkolden elinizden geldiği kadar uzak durmanız gerekmektedir. Tabiki bu bahsettiklerimizden herhangi birini haftanın bir veya iki gün tüketmek kişiyi etkilememektedir o yüzden sık tüketimininden kaçınılmalıdır.

Bol bol su tüketmeye özen gösterin. Su içtikçe daha rahat kilo ve yağ vermeye başlayacaksınız o yüzden günde en az 2 -2,5 litre su tüketmeye çalışın.

Atıştırmaları azaltın hatta hayatınızdan çıkarmaya çalışın. Özellikle akşam geç vakitlerde yapılan atıştırmalarda metabolizma çok yavaşladığından yediğinizi yakamazsınız ve tükettiiğniz herşey yağ olarak depolanabilmektedir.

  • Egzersiz Tedavisi

Egzersiz tadavisi, sağıklı beslenme tadavisine kilo vermede destek olmaktadır. Asla egzersiz tek başına çözüm olmamaktadır. Haftada en az 3 , en fazla 5 gün yapılacak olan ve en az 40-45 dakika sürecek olan egzersiz obezite tedavisinde destek olmaktadır. Obezite tedavisinde verilecek olan kilonun fazla olacağından egzersiz yaparak deride sarkmaları engellemede, kas kayıplarını engellemede ve yağ kayıplarının artmasına yardımcı olmaktadır.

  • Davranış Değişikliği

Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Davranış değişikliği tedavisinin basamakları:

  1. Kendi kendini gözlemleme
  2. Uyaran kontrolü
  3. Alternatif davranış geliştirme
  4. Pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme
  5. Sosyal destek
  • Motivasyon

Obezite tedavisindeki en önemli kural motivasyon. Benim her zaman uğraştığım ve üzerine birçok konferenslara katıldığım motivasyon yani obez psikolojisi. Bu kişiler eğer beyin olarak hazır değiller ise yada tam olarak motive değillerse kilo vermek daha zor olmaktadır. Tedavi için başvuran kişilere empatik, destekleyici, açıklayıcı, gerçekçi ve yol gösterici bir şekilde yaklaşılması tedaviye uyumu arttırmaktadır. O yüzden kilo verirken kişinin motivasyonunun yüksek tutulması herşeyden daha önemlidir. Tabiki motivasyon tek başına biz diyetsiyenlerin elinde değildir mutlaka bir psikolog desteğiyle beraber kişinin motivasyonunu arttırarak kilo kaybında iyi sonuçlar almaktayız.

Başarı için hedefinizi küçültün; hedefe ulaşmak için küçük adımlar atarak büyük sonuçlara varılmaktadır. Mucizelere inanmayın!! Mucizeyi yaratmak sizin elinizde, hedefleri baştan büyük koyarsanız; iyi kilo vermenize rağmen tatmin olmazsınız ve motivasyon düşüklüğü yaşayıp pes edebilirsiniz. İlk hedefiniz vücut ağırlığının yüzde 5 ila 10’unu kaybetmek olsun. Ulaşmak istediğiniz hedefler için tarihlerinizi ve kilometre taşlarını planlayın; ilk ay 4-5 kg gibi... Hedef küçültülürse, odaklanmak ve motive olmak daha kolay olmaktadır. Başarıya ulaştıkça, kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın. Planlarınıza kişi veya kişileri katarsanız; bu yolda yalnız olmayacağınız için başarı şansınız artmaktadır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.