Asansör, gizli ilişkilerin, kısa seanslar halinde yaşandığı yerdir ya…

Sıkıştırılmış zamanlarda, sıkıştırılmış duygular yaşarsın…

Sonra da hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edersin…

Önce böyle olduğunu düşündüm.

  *

 Hakan Ural’ı çıkarttım ama kızı tanıyamadım.

Fotoğraftaki kadının, kızı Melisa Ural olduğunu öğrenince de, ne yalan söyleyeyim, kısa bir şaşkınlık yaşadım.

Evet, görünüşte, iki erişkin insanın şehvet dolu öpücüğüne benziyor.

Ama hiçbir şey göründüğü gibi değil hayatta!

Öyle olsa, manyak değil ya, Melisa Ural, bu fotoğrafı facebook’una koymazdı.

*

Gerçi baba-kız, anne-oğul ilişkilerinde dikkat edilmesi gereken noktalar var.

Geçenlerde Sibel Arna da yazdı, dünyalar tatlısı oğlu Rüzgar’la plajda dudak dudağa öpüştüğünü, arkadaşlarının “Yapma!” diye onu uyardığını, sonra onun da bir uzmana sorduğunu, uzmanın da “Evet yapılmamalı” dediğini…

Ben anneliğin, babalığın bir prospektüsü olduğuna inanmıyorum.

“Doğrusu budur, yanlışı şudur” diye sınırlar koymak zor.

Biri için doğru olan, bir başkası için yanlış olabilir.

Ama bir takım şeylere de özen göstermek gerekiyor.

Çocuğumuzla küçükken banyo yapıyoruz ama kazık yaşına gelince, birlikte duş almıyoruz.

Bu yüzden olsa gerek, bu fotoğraf bende karışık duygular uyandırdı.

Kafadan, “Ne var bunda!” da diyemiyorum, “Olmaz böyle şey de…”

Ama ben bu konuda uzman değilim.

Bu yüzden de insanların parçalanmasına karşıyım.

Ayşe Arman/Hürriyet