1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. AKINCI: “SEÇİMLERE MÜDAHALE OLURSA DESTEKLENEN ADAYA ZARAR VERİR”
AKINCI: “SEÇİMLERE MÜDAHALE OLURSA DESTEKLENEN ADAYA ZARAR VERİR”

AKINCI: “SEÇİMLERE MÜDAHALE OLURSA DESTEKLENEN ADAYA ZARAR VERİR”

Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dışarıdan müdahale olacağını düşünmediğini, insanlarda da artık yeni bir bilinç

A+A-

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dışarıdan müdahale olacağını düşünmediğini, insanlarda da artık yeni bir bilinç oluştuğunu ifade ederek, “seçimlere müdahale olursa hem desteklediklerini düşündükleri adaya zarar verirler, hem de seçilecek olan kişiyle aralarına şimdiden mesafe koyarlar” dedi.

Mustafa Akıncı’nın Seçim Ofisi’nden verilen bilgiye göre, Akıncı bu sabah bir televizyon programına katıldı.

Akıncı, burada yaptığı konuşmada, “Halkım ne istiyorsa o olacaktır. Ben bu halkın temsilcisi olarak oraya gideceğim. Kıbrıs Türk toplumunun liderliği her zaman ikna edilen konumda olmak zorunda değildir. İkna etmesini de bilecektir. Kıbrıs Türk toplumunun yöneticileri olarak inisiyatif almayı da bilmemiz lazım. Geçmişte bunlar birçok alanda yapılmadı” dedi.

Kıbrıs Türk toplumu gibi Güney’deki toplumun da çözüm isteyen bir noktaya gelerek, liderini de bu doğrultuda motive etmesi gerektiğini ifade eden Akıncı, halkta da artık “kendi özgür irademizle istediğimizi seçeriz” şeklinde bir algı oluştuğunu vurguladı.

Türkiye’den su gelmesine karşı çıkmanın yanlış olduğunu ama öncelikle adaya düşen her damla suyun muhafaza edilmesi gerektiğini söyleyen Akıncı, Türkiye’den enterkonnekte sistemle getirilmesi düşünülen elektrik konusunda da “hem vana hem şalterin adına anavatan da desek bir başka ülkede olmasını arzu etmem” diyerek, çözümle birlikte oluşturulacak ve içine Türkiye, Yunanistan ve bölge ülkelerini alacak bir enterkonnekte sistemi arzuladığını kaydetti.

Akıncı, Kıbrıs TV’de katıldığı programda, adaylığı ve gündemle ilgili soruları da yanıtladı. Mustafa Akıncı, halktan ciddi anlamda bir çağrı alarak aday olduğunu belirterek, şu anda sokağın nabzının kendi açısından olumlu attığını, gittiği her yerde bunu gözlemlediğini kaydetti.

Her çevreden ve görüşten insanın kendisine destek belirttiğini ifade eden Akıncı, “Akıncı Türkiye ile kavgalı” propagandasının halk tarafından artık kabul görmediğini söyledi, şöyle devam etti:

“Halk, Türkiye ile yeni bir ilişki şeklini savunuyor, bunu gittiğim yerlerde de gözlemliyorum. Dönem değişti.  Bir zamanlar, ‘Türkiye’nin istemediği kişi Cumhurbaşkanı olamaz’ denirdi ama o günler de geride kaldı. Artık Kıbrıs Türk toplumu iradesinin yönetime yansımasını istiyor. Kendi ayakları üzerinde durup, Türkiye ile daha sağlıklı, kişilikli ilişki içinde olma talebi çok geniş bir kesimin talebi haline gelmiştir. Benim halktan ciddi oranda çağrı almamın nedenlerinden biri de budur. İnsanlar benim siyasi çizgimin ne olduğunu bilerek destekliyorlar. Bu çizgi asla maceracı bir çizgi değil.”

Özellikle Türkiye’den gelip bu topraklarda yerleşen, alın teri döken insanlarla da elbette görüştüğüne işaret eden Akıncı, “O insanlarımızda da yeni bir bilinç oluştu. Çok gördüler, çok geçirdiler. Artık bu topraklarda Türkiye yönetimlerinin her istediği olmuyor. Yakın geçmişte de b unun örnekleri yaşanmıştır. Kaldı ki Türkiye açısından da en sağlıklı yol buranın iradesine müdahale etmemesidir. Toplumumuzda artık ‘biz kendi özgür irademizle istediğimizi seçeriz’ algısı çok yerleşmiştir. Müdahale olursa, hem desteklediklerini düşündükleri adaya zarar verirler, hem de seçilecek olan kişiyle kendi aralarına şimdiden mesafe koymuş olurlar” diye konuştu.

“HALKIN İSTENCİ NEYSE MASAYA O YANSIR”

Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda “Türkiye’den, bir yandan çözüm istermiş gibi görünürken diğer yandan müzakerelere gidilmemesini talep etmesi durumunda ne gibi tavır alacağı” sorusuna Akıncı, “Gideceğim. Böyle bir şey söz konusu olamaz” yanıtını verdi.

Akıncı, “Eğer bu toplumun lideri olacaksam ki öyle olacak, halkımın istenci ne ise masaya onu yansıtacağım. Birçok konuda ‘yapacağım, edeceğim’ sözcükleri yerine ‘ben bunu yaptım’ diyebilen konumdayım; çünkü geçmişimde bu sorunun da yanıtı vardır” dedi.

Akıncı, 2000 yılında hükümet ortağıyken dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Meclis’ten, “aracılı görüşmelerden çekilme kararı” aldırdığını, hükümet ortağı olarak buna katılmayıp ret oyu verdiklerini anımsattı.

“Ama şimdi bir fark var” diye konuşan Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O dönemde hükümetin küçük ortağıydım. Şimdi seçilirsem, benim bu siyasetimi onaylayan, hem de kendi iradelerini yönetime yansıtmış olan Kıbrıs Türk halkı söz konusu olacak. Dolayısıyla müzakereleri ister görünüp de ‘Sayın Akıncı; biz ister görüneceğiz ama sen gitme’  denemez ve benim tarafımdan da uygun görülmez.

Tavrım bu konuda çok nettir. Halkım ne istiyorsa o olacaktır. Ben bu halkın temsilcisi olarak oraya gideceğim. Kıbrıs Türk toplumunun liderliği her zaman ikna edilen konumda olmak zorunda değildir. İkna etmesini de bilecektir. Kıbrıs Türk toplumunun yöneticileri olarak inisiyatif almayı da bilmemiz lazım. Geçmişte bunlar birçok alanda yapılmadı”

Akıncı, Kıbrıs Türk toplumu gibi güneydeki toplumun da çözüm isteyen bir noktaya gelerek liderini de bu doğrultuda motive etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“HER DAMLA SUYU MUHAFAZA ETMELİYİZ”

Türkiye’den gelecek suyla ilgili soruya verdiği yanıtta ise Akıncı, suyun gelmesine karşı çıkmanın yanlış olduğunu, ancak öncelikli görevin, adaya düşen her damla suyun da muhafaza edilmesi gerektiğini vurguladı.

Yeşilırmak’taki suyun hala boşa akıp gittiğinin altını çizen Bağımsız Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:

“Orada çok rahat iki taraflı proje de yapılabilir ve köylünün verimli topraklarına ya hiç ya da çok az müdahale edecek bir baraj yapılabilirdi. Ama köylünün verimli topraklarını sular altında bırakacak proje üzerinde ısrar edilince köylüler isyan etti. Oradan şimdi hala denize akıyor. Bu adanın iki toplumu işbirliği yaparsa orada denize akan yılda 10 milyon metre küp suyu bu ada insanlarının kullanımına sunabiliriz.”

Türkiye’den enterkonnekte sistemle elektrik getirilmesiyle ilgili görüşleri sorulan Akıncı, “hem vana hem şalterin, adına anavatan da desek bir başka ülkede olmasını arzu etmem. Elektrik Kurumu Kıbrıs Türk toplumunun önemli kurumlarından biridir ve onun da hayatiyetini sürdürmesini isterim” yanıtını verdi.

“Kıbrıs sorununun çözülmesiyle birlikte adanın kuzey ve güneyinin öncelikle enterkonnekte sisteme bağlanabilir ve bu daha sonra Türkiye üzerinden Yunanistan’a da uzanabilir. Kıbrıs gazının İsrail gazıyla da birleştirilerek Avrupa’ya ulaştırabileceğini de değerlendirebiliriz” diyen Akıncı, olaya hangi çerçeveden bakıldığına bağlı olduğunu, Kıbrıs Türk halkı olarak, kendilerini çözüme götürecek yeni bir anlayış istediklerini kaydetti.

Türkiye Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralle ilgili görüşleri de sorulan Akıncı, “Güneydeki çevrecilerle birlikte nükleer santrala karşı çalışmaktan sakınır mısınız?” sorusuna “hayırlı amaçlar için herkesle çalışırım. Herkesle insanlığın ortak amaçları doğrultusunda çalışılması gerektiğine inanırım. Geçmişte bunun örneğini verdim ve ciddi sağlık sorunu olan Lefkoşa kanalizasyonu konusunda Lefkoşa Rum Belediyesi’yle ilk anlaşmayı ben yaptım” yanıtını verdi.

Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Deprem bölgesi olan Türkiye’de bize bu kadar yakın bir noktada bizim de söz hakkımız olması ve ses vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Genel anlamda nükleer santralların ciddi tehditler içerdiğini Japonya gibi ileri teknoloji ülkesinde 2011’de deprem ve tsunami sonrasında gördük. Almanya gibi ileri bir ülke bu santralleri kapatma kararı aldı. Birçok ülke bu konuda kaygı duyarak farlı metotlar uygulamaya başladı. Akdeniz’de bol güneş, rüzgâr var. Bu teknolojiler gelişim sürecinde. İnsan hayatı ve gelecek kuşakların güvenli sağlıklı yaşamından daha önemli bir şey olabilir mi? Bazı konular var ki sessiz kalınamaz.”

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.