1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. ANASTASİADİS, FENA SİNİRLENDİ
ANASTASİADİS, FENA SİNİRLENDİ

ANASTASİADİS, FENA SİNİRLENDİ

ANASTASİADİS, FENA SİNİRLENDİ

A+A-

“ERDOĞAN’LA GÖRÜŞEN DOSTLARIMIZ, ÇÖZÜME KATKI KOYMAYA HAZIR OLDUĞUNU İLETTİĞİNİ SÖYLEDİLER”

"KKTC ZİYARETİ SIRASINDA İKİ DEVLET KURULMASI VEYA İKİ DEVLETİN İŞBİRLİĞİ VEYA ÇÖZÜMDE MEVCUT GERÇEKLERİN DİKKATE ALINMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLERSE BU, BEKLEMEDİĞİMİZ BİR MESAJ OLACAK"

ANASTASİADİS, MÜZAKERE SÜRECİNİ OYALADIĞI SÖYLEMLERİNE SİNİRLENDİ

“BAŞARISIZ BİR BAŞKAN OLURSAM İKİNCİ KEZ ADAY OLACAĞIMI KİM SÖYLEDİ?”

“RUSYA KIBRIS SORUNUNA, TÜRKİYE’YE MÜDAHALE ANLAMINDA KARIŞMAK İSTEMİYOR”

“AVRUPA ARTIK TÜRKİYE’NİN İSTEDİĞİ ŞEY OLMADIĞINDAN HİDROKARBONLAR TEŞVİK HALİNE GELDİ”

“TÜRK ŞİRKETLERİ NABZIMIZI YOKLADI, KENDİLERİNE; ÇÖZÜME KATKI KOYARSANIZ KIBRIS’IN ENERJİSİNİN GELECEKTEKİ ALICILARINDAN BİRİ NEDEN SİZ OLMAYASINIZ DEDİK”

“DOĞAL ZENGİNLİK DEVLETE AİT OLACAK, OLUŞTURUCU EYALETLERİN DE NÜFUSLARINA GÖRE KENDİ PAYLARI OLACAK”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorunuyla ilgilenen ve Recep Tayyip Erdoğan’la görüşen dostlarının, Erdoğan’ın çözüme katkı koymakta kararlı olduğunu söylediğini kendisine (Anastasiadis’e) ilettiklerini açıkladı. Anastasiadis bu gerekçeyle, KKTC ziyareti sırasında Erdoğan’ın tavrının bu yönde olmasını beklediğini söyledi.

Anastasiadis  “Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs ziyaretine, iki devlet kurulması veya iki devletin işbirliği söylemleri eşlik ederse, takdir edeceğiniz gibi bu, dostlarımın da benim de beklemediğimiz bir mesaj olacak” dedi.

Alithia, Kıbrıs sorunu, doğal gaz ve ekonomi konularındaki sorularına karşılık önemli açıklamalarda bulunan Anastasiadis’le geçen salı sabahı Trodos’taki yazlık konutunda yaptığı söyleşiyi manşetten “Başkan’ın Çok Önemli Söyleşisi... ‘Erdoğan’dan Mesaj Bekliyorum’... Hedefim, Görev Süremin Dolmasından Önce Çözüm” başlık ve spotlarıyla yayımladı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak yemin etmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yapacağına, ziyaretinin de 2 Eylül’deki Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu-Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis görüşmesinin bir gün öncesine (1 Eylül) denk geldiğine vurgu yapan gazete Anastasiadis’in bu konuda söylediklerini okurlarına şöyle aktardı:

“ERDOĞAN’LA GÖRÜŞEN DOSTLARIMIZ, ÇÖZÜME KATKI KOYMAYA HAZIR OLDUĞUNU İLETTİĞİNİ SÖYLEDİLER”

“Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgilenen ve Erdoğan ile görüşen dostlarım bize, (Erdoğan’ın) kendilerine Kıbrıs sorununun çözümüne katkı koymakta kararlı olduğunu ilettiğini söylediler. Ben de tavrının buna uygun olmasını bekliyorum. Kıbrıs ziyaretine, iki devlet kurulması veya iki devletin işbirliğine veya çözümde mevcut gerçekleri dikkate almamız gerektiğine ilişkin açıklamalar eşlik ederse, takdir edeceğiniz gibi bu (dostlarının) bekledikleri ve beklediğim mesaj olmayacak.

Sayın Erdoğan’dan en azından, kastettiğinin söyledikleri olduğuna dair sağlam ümit yaratacak, yani Kıbrıs sorununun kısa zamanda çözülmesini istediği yolunda açıklamalar bekliyorum. Elbette Sayın Erdoğan’ın tezleri de, maalesef Sayın Davutoğlu tarafından da dile getirilen tezler de ortadadır. Yinelemem gerekir ki çözüm, öyle bir çözüm olamaz.”

Cumhurbaşkanı Eroğlu ile 2 Eylül’deki görüşmeleri için Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ve Rum müzakere grubuyla birlikte hazırladıkları önerinin tam olarak ne olduğu sorulduğunda, önerisinin yeni olmayıp, özlü ve verimli bir diyaloğa girilebilmesi için izlenmesi gereken usulle ilgili olduğunu belirten Anastasiadis, devamla şunları söyledi:

“Öneri, Kıbrıs sorununun hangi yönlerinde tezlerin örtüştüğü, hangilerinde mesafenin az olduğu görüntüsünü verecek. Böylece artık özlü diyaloğa, kısıtlı sayıda önemli konu kalacak. Bu nedenle önerinin, en azından Kıbrıs sorununun çözümünü isteyenler için, prosedürü de hızlandıracağına inanıyorum çünkü uzlaşılanlar ayrılacak, küçük anlaşmazlıklar olanlar bazı köprü kurucu önerilerle daralacak ve toprak düzenlemeleri, mülkiyet, güvenlik, garantiler, vatandaşlıklar, yerleşikler ve temel anlaşmazlıklarımız olduğu görünen diğer bir dizi konuda özlü diyaloğa gireceğiz.

Şu anda, diyaloğu hızlandırmak, uzun bir mesafe almak ve dikkatlerimizi Kıbrıs sorununun ana konuları üzerinde yoğunlaştırmak için iyi bir yöntem bulunmadığında ısrarlıyız. Ana konulardaki anlaşmazlıklar daralırsa, ancak o zaman al-ver prosedürüne yakın olduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak o aşamada olduğumuzu söylememiz için daha alınması gereken mesafe var.

BM Genel Sekreteri, Norveç Dışişleri eski Bakanı Espen Barth Eide’yi Kıbrıs Özel Danışmanlığı’na öneriyor. İnanıyorum ki bir Genel Sekreter Özel Danışmanı, artırılmış yetkileri ile –önerileri bağlayıcı kabul edilmeksizin- etkin bir usulü inceleyip iki tarafa sunabilir. Bizim istediğimiz, örneğin Sayın Eroğlu’nun talep ettiği, yani aslında Türk tarafının bir çıkmaz aracılığıyla B planına sürüklemek için zaman ayırmayı hedeflediği yol haritası değildir.”

Bunun üzerine Anastasiadis’e, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun önerdiği yol haritasının tam olarak ne olduğu soruldu, Anastasiadis şunları söyledi:

“Ön hazırlık yapılmadan BM Genel Sekreteri ile görüşme ve görüşmenin ne önemi olacağını anlamıyorum çünkü Genel Sekreter, karşılaştığımız büyük sorunlara cevap verebilmek için diyaloğa katılması mümkün olmayacak. Daha sonra, çözümsüz addedilen özlü konularla ilgilenmek üzere dörtlü veya beşli konferans öneriliyor. Sonuç alırsak, Eroğlu’nun önerisi, bir referanduma gitmemizdir. Referandum reddedilirse, Kıbrıs sorununa alternatif çözümlere karar vermek üzere yeniden çok taraflı konferans toplanacak. O zaman da, anlayacağınız gibi Sayın Eroğlu’nun tezleri ortada olduğundan, hedef; Sayın Eroğlu’na göre B planının uygulama sürecine konulacağı aşamaya girilecek ki bunu kabul etmem mümkün değildir.”

ANASTASİADİS, MÜZAKERE SÜRECİNİ OYALADIĞI SÖYLEMLERİNE SİNİRLENDİ

Anastasiadis’e, müzakere sürecini oyaladığı yönünde Rum iç cephesinden aldığı eleştiriler de soruldu. Gazete Anastasiadis’in sinirlendiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle aktardı:

“Hayatım ve siyasi yaşamım, çözüm bulunması için kolektif ve metotlu çalışmaktaki kararlılığımı gösterir. Görevi devralmamızda karşılaştığımız öncelikli şey, Kıbrıs sorununun çözüm prosedürüne baskılara karşı zayıf olmadan girebilecek durumda olmam için ekonominin istikrara kavuşturulmasıydı.

Troyka’nın ilk gözden geçirmesinin ardından, memorandum programını uygulamayı tutarlılıkla uygulamakla doğru bir noktada olduğumuza kanaat getirince derhal müzakereci atadım. Müzakereciyi, Türkiye ile direkt temasımız olsun diye atadım. Hem Kıbrıslı Rumların diyaloğa ve Türkiye’ye güvenlerini tesis edebilmek, hem de iki toplum arasında işbirliği şartlarını oluşturup işbirliğinden çıkacak menfaatlerin görülebilmesi için bazı önemli güven yaratıcı önlemler istedik.

AB’nin daha aktif katılımını istedim ve Sayın Eroğlu’nun açıklamaları nedeniyle, artık içerisinde hareket edeceğimiz bir çerçeve olmasını istedik. Aynı zamanda dış politikamızı yeniden yönlendirerek ilk kez Amerikan unsurunun bu çabada rol oynamak isteği yeniden görünür oldu. Müdahale ederek durumu etkileyebilecek olanın Amerika olduğu dikkate alındığında, bununla birlikte İsrail ile ilişkilerimizin güçlenmesi unsuru da göz önünde tutulduğunda, izlediğimiz politikanın doğru olduğunu düşünüyorum. Yahudi Lobisi vasıtasıyla önemli karar merkezlerine ulaşılabileceği ve bazı devletlerin politikalarının etkilenebileceği iyi biliniyor.”

Gazetenin “Kıbrıs sorununun derinine girmekten korkuyor musunuz?” sorusuna karşılık sözlerine, “birileri Eroğlu’nun tezlerini, yani aslında sadece dış ilişkilerde ve diğer bazı ilişkilerde işbirliği yapacak iki devleti kabul edebileceğimizi düşünüyorsa, üzgünüm” diyerek başlayan Anastasiadis, özetle şöyle devam etti:

“İsteğim her zaman ülkenin yeniden birleşmesi ve iki bölgeli, iki toplumlu federasyon parametreleri aracılığıyla tek devlet şartlarını yaratmaktı. Kıbrıslı Rumların endişelerini göz ardı etmeden ne mümkünse yapıyorum. Her iki toplumca kabul edilecek bir çözüm önerisi sunmak istiyorum.”

“BAŞARISIZ BİR BAŞKAN OLURSAM İKİNCİ KEZ ADAY OLACAĞIMI KİM SÖYLEDİ”

Gazetenin Rum iç cephesindeki, bir dönem daha başkanlık yapabilmek için müzakereleri oyaladığı söylemlerini kastederek “Bu görev süreniz içinde mi?” diye üstelemesi üzerine Anastasiadis “Siz ne diyorsunuz?” çıkışından sonra şöyle devam etti:

“Evet, görev sürem dolmadan veya mümkün olan en kısa sürede çözümü başarmak için bütün gücümle sistemli çalışıyorum. Bu benim ömrümün rüyasıydı, bugünkü vizyonumdur ve hiç durmayacak çabamdır. İstediğim tek şey, arzu edilene götürecek şartların bir gün içerisinde yaratılamayacağı konusunda anlayıştır. Erteleme eğilimini seçenlerin veya bir noktada karabasana dönüşebilecek belirsiz beklenti veya vizyonlarla mümkün olanın hilafına mümkün olmayanı isteyenlerin en kötü düşmanının zaman olduğunu da yadsımıyorum. ”

Gazetenin “Kimileri, çözüm ikinci kez seçilme biletiniz olsun diye zamanı harcadığınızı söylüyor” sorusuna karşılık Anastasiadis, “Öncelikle, başarısız bir başkan olursam ikinci kez aday olacağımı kim söyledi?” vurgusunu yaptı.

“RUSYA KIBRIS SORUNUNA, TÜRKİYE’YE MÜDAHALE ANLAMINDA KARIŞMAK İSTEMİYOR”

Gazete Anastasiadis’in, ABD ile ilişkilerini geliştirmesi konusuna da değindiği söyleşide “Bir gün içerisinde sonuç çıkması mümkün değildir. Analizlerimizin arzularımıza değil gerçeklere dayanması gerek. Amerika, hidrokarbonlar veya kendi çıkarları için bizi stratejik ortak görmesi beni çok az ilgilendiriyor. Esas olan, ABD ile stratejik ilişkimizi nasıl kendi çıkarlarımıza hizmet edecek şekilde değerlendireceğimizi görmemizdir” dedi.

Bu dönemde Amerika-Türkiye ilişkilerinde bir gerilim olduğunu, aynı zamanda Türkiye’deki seçim sürecinin (ABD’nin) müdahalesine olanak tanımadığını söyleyen Anastasiadis “Sayın Erdoğan’ın, seçim propagandası döneminde, seçildikten sonra alabileceği kararları adayken almasını bekleyemezsiniz. Dolayısıyla bundan sonra Amerikan unsurunun, AB’nin ve diğer bazı dost ülkelerin nasıl hareket edeceğini ve değerlendireceğini göreceğiz” ifadesini kullandı.

Güney Kıbrıs’ın ABD ile ilişkilerine Rusya’nın tepkisi sorulduğunda ise Anastasiadis, Güney Kıbrıs’ın ABD veya diğer ülkelerle ilişkilerini derinleştirmesinin hiçbir zaman Rusya, Fransa, İngiltere, Çin ile veya İsrail ile daha ileri stratejik işbirliklerinin Arap devletleriyle arasındaki geleneksel ilişkilerin aleyhine olmadığını ta baştan söylediklerine işaret etti, şöyle devam etti:

“Dostumuz olan ülkeleri asla by pass etmeyecek veya onları kışkırtmayacağız. Ancak dış politikamızın yönelimleri de net olmalı. Tercihlerimiz de, stratejik ortak olarak seçilenin müdahale olanak ve kararlılığına göre olmalı. Rusya da stratejik dostlarımızdandır ancak Kıbrıs sorununa, Türkiye’ye müdahale anlamında karışmak istemiyor. Bunu Rusya’yı eleştirmek için söylemiyorum, aksine, bu büyük ülkenin Türkiye ile olan özel ve büyük çıkarlarına anlayış gösteriyorum.”

“AVRUPA ARTIK TÜRKİYE’NİN İSTEDİĞİ ŞEY OLMADIĞINDAN HİDROKARBONLAR TEŞVİK HALİNE GELDİ”

Anastasiadis, Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbonların Kıbrıs sorunuyla ne derece bağlantılı olduğunu değerlendirirken, hidrokarbonların Güney Kıbrıs’a başka bir jeostratejik rol sağladığını, Avrupa artık Türkiye’nin istediği bir şey olmadığı için hidrokarbonların bugün teşvik haline geldiğini söyledi.

“TÜRK ŞİRKETLERİ NABZIMIZI YOKLADI, ÇÖZÜME KATKI KOYARSANIZ KIBRIS’IN ENERJİSİNİN GELECEKTEKİ ALICILARINDAN BİRİ NEDEN SİZ OLMAYASINIZ DEDİK”

Bu açıklaması üzerine Anastasiadis’e “Yani Türkiye’nin bazı müzakere başlıklarını açmayacak mıyız?” sorusunu yönelten gazete, aldığı cevabı şu şekilde aktardı:

“Bakınız, AB’nin bazı güçlü devletleri, tam üyelik yerine Türkiye-Avrupa imtiyazlı ortaklıkla ilgili tutumlarını değiştirdi, Türkiye açısından da Avrupa şu anda bir öncelik değil. Türkiye’nin şu andaki önceliği sanayi kalkınması dolayısıyla ülkenin enerji ihtiyacıdır. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin enerji ihtiyacı önemli ölçüde artacak. Ya kendisine ait MEB’indeki hidrokarbonlarla Kıbrıs veya İsrail çok yakında Türkiye’nin enerji kaynağı ve sağlayıcısı olacak. Bu düşük maliyet anlamına gelir. Aynı zamanda, boru hatlarının Türkiye üzerinden geçmesi konusudur da. Dolayısıyla, öncelikleri bunlardır ve bu yönden söylemek zorundayım ki Türk şirketleri bu konuda nabzımızı yokladı.
 
“DOĞAL ZENGİNLİK DEVLETE AİT OLACAK, OLUŞTURUCU EYALETLERİN DE NÜFUSLARINA GÖRE KENDİ PAYLARI OLACAK”

Kendilerine, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı koyarsanız, Kıbrıs’ın sahip olduğu enerjinin gelecekteki alıcılarından biri de neden siz olmayasınız cevabını verdik.  Dolayısıyla, şu anda doğal gaz Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye ve Kıbrıslı Türkler için en önemli teşviktir. Çünkü tabii (doğal gazın) bir kısmı Kıbrıslı Türklere düşer, bu paylarından, Kıbrıs sorunu çözülürse, çözümden sonra faydalanabilirler ve nihayet uzlaşıldığı gibi federasyon temelinde bir devlet kurarız ve herkesin ortak devleti olur. Doğal zenginlik de elbette devlete ait olacak, oluşturucu eyaletlerin de –her zaman nüfus oranlarına göre- kendi payları olacak.”

TAK

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.