Gazimağusa’da, Yeniboğaziçi Belediyesi’ne bağlı Alaniçi köyünde, çevre felaketi yaşanıyor. Köylünün çöplerini ve ölü hayvanını bıraktığı çukur alandan yayılan kötü koku bölge sakinlerini canından bezdiriyor. Kadir Akar isimli köy sakini “Yazın, kokudan kapı ve penceremi açamıyorum” diyor.

Alaniçi Köyünün yaklaşık 200 metre dışında bulunan çukur alan köy sakinleri tarafından çöplük olarak kullanılıyor. Konu ile ilgili şikayetini Diyalog muhabirine aktaran Kadir Akar isimli vatandaş,  “Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Cemal Biren’e durumu ilettim ancak konu yerin temizliğinin kendi yetkilerinde olmadığını  söyledi. Ne önlem alan ne de ilgilenen oldu. Hayvancılıkla uğraşan köylüler de ölen hayvanlarını bu bölgeye atıyorlar, yaz ayında aşırı sıcaklar ile beraber bölgeden kötü kokular yayılıyor. Aynı durum daha önce komşu köy Yıldırım’da da yaşanmıştı, ancak onların şikayeti üzerine alan 1 haftada temizlenmişti” dedi.

Hayvancı da dert küpü

Alaniçi köyünde Diyalog muhabirine içini döken hayvancılarda geçinemediklerini söyledi. Son yıllarda Arpa fiyatlarının % 100 oranında arttığını ancak hayvanlarının değerinin düştüğünü söyleyen köylüler, mevsimin kurak geçmesiyle de perişan durumda olduklarını belirtti. Ayrıca hayvanlarının  hastalığa yakalandıklarından yakınan hayvancılar, gerekli kontrollerin yapılmadığını savundu.

Ramazan Yeğen:

“Bize yeterli büyüklükte mandıra yeri vermiyorlar, 10 koyunu olana da 40-50 metre karelik  alan veriyorlar, 500 koyunu olana da aynı büyüklükte alan veriyorlar. Bu haksızlıktır, çünkü biz bu işten ekmek yiyoruz. 10 koyun besleyenler bunu zevk için yapıyorlar,  hükümetten hayvan sayısına göre mandıra tahsis etmesini istiyoruz.  Geçmişteki CTP hükümeti başka bir bölgeden bize mandıra vermişti, ancak daha sonra gelen UBP’li kaymakam buna onay vermedi. Şimdi yine CTP geldi ancak halen daha beklemedeyiz. Hayvanlarımıda hastalık var ancak ilgilenen yok. Benim  hayvanlarımın bu yıl çoğu düşük yaptı, sıkıntımız çok.”

Mustafa Küçük: 

“Hayvanlarımız da bulaşıcı hastalıklar mevcut, bu hastalıklar otlak alanlarında bulaşmaktadır.  Hayvanlarımızda bulunan bu hastalıklar, paratüberküloz ve skrapidir. Daha önceki yıllarda hükümetler, veteriner dairesini gönderirler ve kan tahlili yapıp bu hastalıkları tespit ettikleri hayvanları ödenekli olarak alıp imha ederlerdi. Ancak şu anda bu hastalıklara hiçbir denetim ve ödenek bulunmamaktadır.  Köydeki bütün hayvanlarda bu hastalıklar mevcuttur ve önüne geçilmezse bu hastalıklar insan sağlığını da tehdit edecek. Hayvancımızın sıkıntısı çok, 2010 yılında arpa fiyatları 35 kuruş iken şimdi bu fiyat 70 kuruş. Aynı şekilde 2010 yılında kuzunun kilosu 14 TL iken şu anda bu rakam 11.10 TL... Bu bizi oldukça zarara uğratmaktadır, bunun üzerine birde kuraklık eklenince perişan olduk. Devletin bize hayvan başına verdiği 4 TL’lik bir prim var, bu prim Güney Kıbrıs’ ta 100 TL’nin üzerindedir, bu kurak yılda devletin bize verdiği bu primi yükseltmesini istiyoruz. Yine her yıl devlet tarafından bize faizsiz kredi çıkartılmaktadır, bu yık kuraklıktan dolayı bu kredilerin sık aralıklarla devamını istiyoruz. Sadece hayvancılık değil tüm sektörlerin bozulduğu bu ülkede bizi sadece çözüm ve barışın kurtaracağına inanıyorum.”

Emre Koran:

Temmuz ayında askerliğimi bitirdim iş olmadığı için ve küçük yaşlardan beri bu işle uğraştığım için hayvancılık yapmaya başladım, ancak sıkıntılarımız büyük, arpa fiyatları epeyi arttı, piyasanın durumu zaten belli, buna bir de kuraklık eklenince perişan duruma düştük, devletten kredi değil hibe istiyoruz.”

Naime Şekerciler: 

Arpa fiyatları oldukça yüksek, hayvanlarımız hastalanıyor, hükümetin yardım elini uzatmasını bekliyoruz,  ben burdan sağladığım kazanç ile üniversitede 2 tane çocuk okutuyorum, ancak artık kazanamıyoruz, tüm bunların üzerine birde kuraklık eklenince sıfır ile çarpıldık. Hükümetin acil olarak önlem almasını  istiyoruz.”

Diyalog