1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. FİGEN ARKIN
FİGEN ARKIN

FİGEN ARKIN

Figen Arkın

A+A-

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) İngilizce Hazırlık Bölüm Başkanlığı’nı yürüten Figen Arkın, her gün Lefkoşa’dan gidip geldiği Güzelyurt yolunda hayatını kaybetti.

Her gün olduğu gibi sabah işine giden Arkın, akşam iş çıkışında arkadaşlarıyla birlikte yola çıktı ancak beklenmedik bir anda meydana gelen trafik kazasında can verdi.

Arkın, hayatını eğitime adamış bir kişi. Yardımsever ve sevgi dolu karakteriyle tanımlanan Arkın, kardeşlerinin en büyüğü.

(Fotoğraf: Figen Arkın(Solda) arkdaşı Aygen Direnç ile birlikte)

 Okumaya meraklıydı

Figen Arkın’ın annesi Fatma Arkın, 1971 yılında eşi Mehmet Arkın ile evlendiklerini, 20 Şubat 1972’de kızları Figen’in dünyaya geldiğini belirtti.

Figen Arkın’ın bebekliğinin altı aya kadar çok güzel geçtiğini daha sonra bir rahatsızlığının olduğunu anlatan annesi, şöyle devam etti:

“1974 yılında olaylar olunca apar topar üstlere gittik. Altı ay orada kaldıktan sonra Adana’ya geçtik. 10 gün de orada kaldıktan sonra Kıbrıs’a geldik. 10-15 gün kadar başka evlerde sığındık. Daha sonra bu evde yaşamımız devam etmeye başladı. Benim dükkanım olduğu için kızım Figen’i de dükkana götürürdüm. O zaman dört yaşındaydı. Dükkanımızın hemen yanında ana okul vardı. Ana okula gider, kapıyı çalar ve öğretmen onu içeri alsın diye ısrar ederdi.

Öğretmen ‘küçüksün seni alamam’ derdi. Ama daha sonra öğretmen Tülay Hanım onu içeri aldı, diğer çocuklarla vakit geçirdi. Okumayı çok severdi. Kitap okumak onun için en başta gelendi. Kolej sınavlarına katıldı ve kazandı. Güzelyurt Maarif Koleji’ni bitirdi. Hiç dershaneye gitmeden kendi çalışarak başardı. Üniversiteyi Türkiye’de okumayı ilk çok istemişti. O dönem de olaylar vardı. Ben de hep dua ederdim Kıbrıs’taki bir üniversite olsun diye. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İngilizce Bölümü’nü kazandı. Üniversite yıllarında da hep başarılıydı. Her zaman için notları yüksekti. Etrafındaki arkadaşlarıyla çok uyumluydu. Üniversite bitince üç ay kadar evde kaldı. O dönemlerde de İngilizce’de bir boşluk vardı.

O dönemde bunalıma girdi. Daha sonra Lefke Üniversitesi’ne başvurdu. İlk oraya geçici olarak girdi. Doğum yapacak olan bir öğretmenin yerine. Okulda hep kendini sevdirdi. İngiliz hoca İngiltere’ye gidince, bir yıllık kontrat yapıldı. Allah rahmet eylesin İrfan hoca vardı orada, kızıma hep destek çıkardı.

Akademisyen olarak başladı. Kadrolanmadı ama sözleşmeliydi. Burada yüksek lisansa başladı. DAÜ’de doktora yapmak istedi. Ancak İngiltere’de bir üniversitede yapmaya karar verdi.

O dönem de Lefke Üniversitesi’nde büyük karmaşa ve grev oldu. Grev nedeniyle tam doktorasını bitireceği ve verilerini alacağı dönemde aksama oldu. Bir yıl aksamalı bitti doktorası. Herkese yardım etmeyi çok severdi. Bir öğrencinin bir sorunu olduğunda arardı, ailesine bildirir ilgilenirdi.

2002 yılında doktorası bitti. Ama diplomasını bir yıl sonra aldı. Kız kardeşi Füsun Katar’da yaşıyor. Hep beraber anlaştık ve geçen sene diploma törenine gittik İngiltere’ye.

Yılbaşından önce de Yardımcı Doçentliğini aldı. Üç dört yıl önce Lefkoşa’dan bir ev aldı. Evin döşemesini de yavaş yavaş yaptı. Ama okulda da çok yoğundu.

 Katar’a kardeşine gidecekti

Hiçbir zaman saat mesai bitiminde eve gelmezdi. Devamlı okulda kalırdı. Ders hazırlardı.

Üç arkadaşıyla birlikte anlaştılar okula Lefkoşa’dan birlikte gitmeye başladılar. Ben kızıma hep kızardım Lefke Üniversitesi’ni sen mi kurtaracaksın diye... Arkadaşlarıyla gidip gelmeye başladığında hep saat 17.00’de evde olurdu.

Her hafta sonu ben ona giderdim veya o bana gelirdi. Çatalköy’e ailemize, çarşıya gider gezerdik. Son kız kardeşi Katar’a gitmemiz için ısrar etti. Biletlerimizi de kesti. 6 Şubat 2014’te Katar’a gidecektik. Ama son bu durum oldu kısmet olmadı gidemedik.”

“Çok sevilirdi”

Üç çocuk annesi olduğunu, çocuklarının çok güzel anlaştığını ve her zaman birbirlerinin arkasında durduklarını belirten Arkın, “Figen, büyük olduğu için her zaman için kardeşlerinin arkasındaydı. Her ne sorunları ve ihtiyaçları olsa hemen yardım ederdi. 20 yıllık bir geçmişi var Lefke Üniversitesi’nde. Kardeşlerine ve herkese yardımcı olmayı çok severdi. Çok da sevilirdi herkes tarafından” dedi.

“İsminin yaşatılmasını isterim”

Fatma Arkın, “Kızımın yaşamasını isterdim. Ama maalesef bu durum oldu. Onun bundan sonra adının yaşatılmasını isterim. Mesela okulda 20 yıllık bir geçmişi var. Orada hazırlık okuluna çok büyük emeği geçti. Son dört beş yıldır bölüm başkanı oldu. Onun isminin yaşatılmasını ve geride kalan çocuklar, etrafındaki hocaların onu örnek alarak hep okumayı devam etmesini istiyorum” diye konuştu.

 Fırat Arkın: Tam bir eğitimciydi

Figen Arkın’ın kardeşi Fırat Arkın anlatıyor:

“Ablamla aramızda yedi yaş var. Ablam, bize annelik ve babalık yapmış bir kişidir. Biz her zaman onu örnek alarak büyüdük. Bizim için çok kötü bir sürpriz oldu. Ablamın bana çok katkısı var. Her yapacağım işte, ilk anneme babama danışmadan önce ona danışırdım.

O bizim dışımızda da kendi arkadaş çevresinde, öğrencilerine, öğretim görevlilerine hep örnek bir kişiydi. Figen çok yönlü düşünüp de hayatına ve etrafındaki insanlara yön veren bir kişiydi.

Öğrenmek ve öğretmek onun için çok önemliydi. Küçük yaşlardan defter, kitap, dergiler gibi şeyler elinden hiç eksik olmadı. Ablam tam bir eğitimciydi. Eğitim uğruna çok ciddi şeyler yaptı.

Evde olduğumuzda genelde boş vakitlerinde dinlenmek yerine bir şeylerle uğraşırdı. Evde temizlik yapmayı, evde eski defterleri kitapları, planlarını projelerine bakmayı severdi. Çok farklı biriydi.

Ablamla geçirdiğim her an benim için güzel ve özeldir. Her konuda benim önüme çıkan bir kişiydi.

Ablamın adının yaşatılmasını isterim. Bir sokak ismiyle, okuldaki bir ofis, oda veya kütüphaneyle onun isminin yaşatılmasını isteriz. Çünkü buna değer bir kişiydi. Ablam bu kısa ömründe her şeyi dolu dolu yaptı ve yaşadı. Akademik yönden da iyi bir yere geldi.”

 Aygen Direnç: Çok iyi bir insandı

Figen Arkın’ın arkadaşı Aygen Direnç anlatıyor:

“Biz 12 yaşında tanıştık. Kolej sınavına girdik. Kazandık ve birlikte sıradan bir okul arkadaşlığıyla başlayan ilişkimiz, 30 senelik dostluğa dönüştü. Onu kelimelere sığdırmak tabi ki mümkün değil. Figen çok candan, yardımsever, üzüldüğünüz zaman sizinle üzülen, sevindiğiniz zaman sizinle sevinen bir arkadaştı.

Çok güzel günlerimiz geçti. Ortaokul, lise ve üniversite arkadaşlığımız farklı üniversitedeydik ama arkadaşlığımız hiç kopmadı. Her yaz mutlaka birlikteydik. Yıllar böyle geçti. Bu döneme kötü güne kadar çok güzel bir arkadaşlığımız oldu.

Okulumuzun sosyal işler müdürüydü diyebilirim çünkü bütün organizasyonları Figen yapardı. Okul bittikten sonra da hep Figen, arkadaşları bir araya toplar görüşmemizi sağlardı. En sosyal olan arkadaşımızdı. Bizim hep böyle bağlı kalmamızı sağlayan bir arkadaşımızdı. Herkesle görüşürdü. Hiçbir kimseyle bağını koparmamıştı. Hep böyle bizi buluştururdu. Onunla ilgili söyleyebilecek anlatabilecek çok şey var ama insanın yaşadıklarını cümlelere dökmesi çok zor oluyor.

Hiç unutamam fizik öğretmenimiz Mehmet Ali Bey vardı. Onunla güzel günlerimiz geçti. O da bizi çok severdi. Bir gün erkek arkadaşlarımız sınıfta şemsiye açtılar masaları dağıttılar. Tabi biz kimler olduğunu gördük. Hocalarımız bizi sıkıştırdı kimlerin olduğunu söylememiz için ve Figen beni bir kenara çekerek ‘hayır söylemeyelim sır vermeyelim’ diye uyardı. Hep birlikte hareket ederek bizi örgütlemişti. Bütün arkadaşlarımızda bir olunca sır vermemiştik. Öğretmenlerimiz de bize anlayış göstermişlerdi sağ olsunlar. Böylelikle onlar da kurtuldu biz de rahat nefes almıştık.

Trafik canavarı olmayın. İnsanlardan tek istediğimiz araba sürerken daha dikkatli olsunlar, başkalarının hayatlarını ve kendi hayatlarını da mahvetmesinler.

İnsan yolunda giderken bir saniyede hayatı yok oldu. Trafik canavarı diye bir şey yok, canavar olan biziz.”

Kıbrıs

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.