1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KKTC’DE EŞCİNSEL OLMAK!
KKTC’DE EŞCİNSEL OLMAK!

KKTC’DE EŞCİNSEL OLMAK!

KKTC’de eşcinsel olmak!

A+A-

LGBT bireyler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde nasıl yaşıyor, ne gibi sorunlarla yüzleşmek zorunda ve aile ile toplumsal olarak ne gibi sorunlarla karşılaşıyor sorusunu sorduğumuz Bağımsız İnsan Hakları Aktivisti Enver Ethemer, gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ethemer, eşcinsel bireylerin özellikle aileden başlayan, eğitim sistemine, sosyal yaşamdan, toplumsal boyutlara kadar kaldıkları baskı ve tacizler sonucunda ötekileştirildiklerini, birey olarak kabul edilmedikleri için iş yaşamında da ciddi sıkıntılar çektiklerini açıkladı.

Enver Ethemer, “Aileden başlayıp okullardan, sosyal yaşama kadar tek bir tipte olmanız gerekmekte, erkeksen erkek gibi giyinip konuşmak, kadınsanız kadın gibi giyinip davranmanız gerekmektedir. Bundan farklı olanları dışlama ve ötekileştirme sistemi olan bir ülkede yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz yıl eşcinsel hakları olarak da kabul edilen yasal düzenlemelerle ilgili konuşan Ethemer, “Öncelikle sadece yasalarla değil sistemsel olarak devletin en altından en tepesine kadar bunun topluma alıştırılması gerekmektedir. Bunun için mahkemelere ve hukuk sistemine çok fazla görevler düşmektedir. Bundan sonra LGBT bireylerle ilgili alınan kararlar ciddiyetle ele alınmalı ve alınacak kararlarda toplumu ilgilendiren ciddi mesajlar verilmelidir” dedi.

Kıbrıs7/24-Abbas ELMAS

LGBT bireylerin KKTC’deki yaşam standartları ne düzeydedir?

İş ve ekonomik açıdan bakıldığında LGBT bireyler koruma altında tutulamadığı için, devlet de koruyucu düzenlemeler olmaması nedeniyle birçok sorunlar yaşanmaktadır. Son zamanlarda yapılan yasal düzenlemeler olsa bile günlük yaşamda ve iş yaşamında LGBT bireyleri koruyan etkin bir yasa ve düzenleme bulunmamaktadır. LGBT bireylerin cinsel tercihleri ortaya çıktığı zaman işlerini kaybetme durumu vardır ve bu da LGBT bireyleri olumsuz yönde etkilemektedir.

Sosyal alanda ve kamu alanında kendilerini gösterememektedir bu kişiler. Sırf cinsel yönelimlerinden dolayı dışlanmaktadırlar ve bu da sistemsel bir sorundur. Ülkedeki eğitim sisteminde ve kurumsal sistemde çok fazla tektipleştirme vardır. Tek bir tip yaratma vardır. Bir erkek tipi bir de kadın tipi vardır bunun dışında başka bir olgu kolaylıkla kabul edilmemektedir. Aileden başlayıp okullardan sosyal yaşama kadar tek bir tipte olmanız gerekmekte,erkeksen erkek gibi giyinip konuşmak, kadınsanız kadın gibi giyinip davranmanız gerekmektedir. Burada farklı olanları dışlama ve ötekileştirme sistemi olan bir ülkede yaşıyoruz. Aileden başlayıp okul safhası ve iş hayatında kadar erkek egemen bir sistem içinde LGBT bireyler yasal düzenlemeler yapılmış olsa dahi çok fazla ön plana çıkamamaktadırlar ve haklarını dahi arayamamaktadırlar.

Yasal değişikliklerden sonra LGBT bireyler özgürleşti mi?

Birçok Avrupa ülkesinde yasalar geçirilmiştir ancak sosyal değişim sağlanmadığı sürece yasalarla hiçbir ilerleme kaydetmek mümkün değildir. Ülkemizde de yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra LGBT haklarını gündeme taşıyan hiçbir etkinlik yapılmamıştır. Öncelikle sadece yasalarla değil sistemsel olarak devletin en altından en tepesine kadar bunun topluma alıştırılması gerekmektedir. Bunun için mahkemelere ve hukuk sistemine çok fazla görevler düşmektedir. Bundan sonra LGBT bireylerle ilgili alınan kararlar ciddiyetle ele alınmalı alınacak kararlarda toplumu ilgilendiren ciddi mesajlar verilmelidir.

LGBT bireylerin bir hakaret veya bir dışlanmayla karşılaştıkları zaman mahkemeye gitmeleri gerekmektedir. Şu anda bu bireyler herhangi bir olay yaşadıkları bir zaman mahkemeye gitmeye korkuyor. Yada biri kendilerine kötü konuştuğu zaman sorun çözülemiyor. Mahkemelerin bu yasayı uygulaması gerekmektedir. Mesela Güney’de Modinos davası var. Güney’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan ilk LGBT davasıdır ve insan hakları için örnek alınan davalardan biridir.

KKTC’de LGBT olmayı tanımlayabilir misiniz?

KKTC’deLGBTbir birey olmak dışlanmak, kendini gösterememek, sürekli saklanmak ve çifte karaktere bürünmektir. Normlara uyma, ikili karakter ve çifte yaşam anlamına gelmektedir.LGBT bireyler ikili bir hayat yaşamaktadır.

Seks ülkede bir üreme çoğalma olarak görüldüğü için, bu bireylerin ihtiyaç duyduğu bir unsur olarak görülmemektedir. Özellikle kadın mahrem olarak görülmüştür ve bunun dışında bir konuşma yaptığınızda dışlanma yaşamaktasınız. Bu durum lezbiyenler için daha kolaydır ve toplumda algılama şeklinde de sorunlar vardır. Bir kadın bir diğer kadına sarıldığı zaman sorun olmaz ama bir erkek erkekle sarıldığı zaman algısal olarak ters algılandığı için dışlanmalar ortaya çıkmaktadır.

LGBT bireyler olarak pembe perdenin arkasına geçemiyoruz şimdilik. Toplumumuzda kadın erkek algısı kaybolana kadar, toplum kişileri erkek yada kadın olarak görmekten vazgeçip birey olarak bakmaya başladıkları zaman ancak toplumun bu konuya adapte olduğunu söyleyebiliriz.

1990’ların sonundan itibaren insan hakları ortaya çıkmıştır ve bireyler sadece cinsiyetleriyle değil bir birey olarak görmemiz gerekmektedir ve özgürleşmek ancak bu noktada başlamaktadır. Bizim yapmamız geren en önemli şey bireyleri özgürleştirmemiz gerekmektedir. Kadın erkek formatının dışına çıktığımızda ve bunları kabullendiğimiz zaman değişim kendiliğinden gelecektir.

LGBT bireylerin en sık karşılaştığı sorunlar nelerdir?

Taciz edilmeler ortada. Yani bu tacizler ille fiziksel olarak taciz olması gerekmez. Fiziksel taciz olabilir, sözlü taciz olabilir, işaret diliyle taciz, alay etme olabilir. Bu taciz olayları bireyleri içine kapatan, depresif olmasını sağlayan, kendi ile barışık olmayan bireyler haline getirmektedir.

LGBT bireylerin aile düzeyinde yaşadığı sorunlar nelerdir?

Aile içinde demokratik bir yapı olmadığı için de LGBT bireylerin en çok yaşadığı sorunlar da aile içinde başlamaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinde babaların çocuklarını giyinmiş bir şekilde  “Oğlum ava gidiyor, erkek olacak” gibi paylaşımlarla, kızları ise “Annesiyle yemek pişirirken, benim kızım iyi yemek yapacak” gibi paylaşımları görmemiz mümkündür. Aileden itibaren belli normları çocuklarına benimseterek, pembe ve mavi renklerde olarak yetiştirmektedirler. Hiçbir ara renk ve farklı bir renk olmadan bir eğitim sisteminden geçirilirler. Kız çocukları annelerine benzemek, erkek çocukları ise belirli görevleri yerine getirip babalarına benzemek zorundadırlar. Bunun dışında farklı bir şey yapan çocuklar da derhal baskı altına alınmaktadır. Hemen psikoloğa götürülür, topluma uyması açsından hem aile hem de eğitim sistemiyle baskı altına alınır. Böyle bir ortamda yetişen LGBT bireylerse sağlıksız birer bireyler olarak yetişir ve sorunlu, karmaşıklık içinde ve psikolojik sorunlarla büyür.

Böyle bireylerde ergenlik çağlarına geldikleri zaman ve ne olduklarını anladıkları zaman büyük kopukluklar yaşanır. Aile sistemi içinde tartışılmaması gerektiği ve bu gibi bir şey hastalık olarak görüldüğü için erkek veya kız olması için baskı altına alınmaktadır. Bu eğitim sisteminde de dışlanan, lakap takılan bireyler olduğu için, bireyler sorunları kendi kendilerine çözme çabaları içine girmekte ve bu ikilem içinde genelde büyük sorunlarla karşılaşmaya başlarlar.

KKTC toplumuna bir mesaj vermek gerekirse, bence en önemlisi toplumsal pozitif bir barışa odaklanılması gerekmektedir. Kıbrıs sorunu dışında, toplumsal barışı sağlayacak, değişimise bireylerin bir arada yaşamasını sağlayan pozitif bakış açısıyla sağlanabilir. Ülkemizde her zaman bir ötekileştirme, bir çerçeve çizme olayı vardır. Bir yandan LGBT bireyleri istemediğimizi gösteriyor, bir yandan çağdaş ve açık görüşlü bir toplum olduğumuzu söylüyoruz. Demek ki burada bir çelişki vardır. İnsanların ruhen ve bedenen özgür bir biçimde yaşamasını sağlayacak bir alt yapının toplumsal olarak oluşturulması gerekmektedir. Barış olsa bile bu mutluluğu yakalayamayacağız. Kıbrıs sorunu çözülse bile ekonomik açıdan belki biraz özgürlük kazanmış olacağız ancak, ruhsal barış ancak farklı kişileri kabullenmeyle ve birey olarak saygı duyulduğu zaman sağlanacak.

Bunun sistemsel bir sorun olduğunu algılamamız gerekir ve bunu sistem mekanizması tam olmadığı için bu gibi kişiler dışlanıp istediği eğitimi alamamaktadır. Toplum herkesi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeli ve toplumsal barış için kişileri farklılıkları ile kabul etmelidir.

LGBT bireyler geçtiğimiz yıl hayata geçirilen yasadan nasıl yararlanmalıdır?

Son dönemde yasallaşan LGBT hakları ise ülkemizde atılan en güzel adımlardan biriydi. Özellikle Feminist Atölye tarafından çok büyük bir çaba sarf edildi ve diğer sivil toplum örgütlerinin desteğiyle oluştu böyle bir gelişme ülkemizde.

Sadece hukuksal bir değişim yapmak, yada ceza yasasını değişmek veya o sayfalar arasında durması yeterli değildir. Çok güçlü bir adımdı ancak başlı başına yeterli değildir. Öncelikle bireyleri bu yasayı kullanmaları açısından teşvik etmemiz gerekmektedir. Mesela LGBT kişilere biri hakaret ettiği zaman korkmadan hukuka başvurarak korkmadan dava açabilmeleri gerekir. Avukatların bu konuda farkındalıklarının çok yüksek olması gerekir. En önemli değişimler hukuk dünyada hukuk sistemiyle sağlanmıştır. Eğer kötü niyetli kişiler cezalandırılmazsa ve mahkemeler topluma önemli mesajlar vermezse ilerleme sağlanmayacaktır.

Toplumda farkındalık çok önemlidir ve sistemsel farkındalıklara ihtiyaç vardır ülkede. Mesela bir öğretmenLGBT bireylerle nasıl iletişim kuracağını ve topluma nasıl entegre edeceğini bilmesi, ailelerin de farklı çocuklara bilinçli ve baskıcı olmadan yaklaşarak kabullenmeleri gerekmektedir. Eğer bu sistem etkin olarak kullanılırsa bu gibi bireyler de özgüvenleri yüksek birer birey olarak yetişirler.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum