1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. 'NE OLACAĞINI APANDİSİTİM PATLAYINCA ÖĞRENDİM!'
'NE OLACAĞINI APANDİSİTİM PATLAYINCA ÖĞRENDİM!'

'NE OLACAĞINI APANDİSİTİM PATLAYINCA ÖĞRENDİM!'

Apandisitim patladığında altı kişilik sinek dolu bir koğuşta narkozdan çıkacağım.Refakatçi olarak orada bulunan yakınım, yerde gördüğü böceğin üzerine basacak ki...

A+A-

 

Kubilay Tabak isimli TC vatandaşı, apandisit şikayetiyle gittiği devlet hastanesinde büyük sıkıntı çektiğini belirtti. Devlete her ay 350 TL sigorta primi ödediğini kaydeden Tabak, “Ben özel sağlık sigortası yaptırmış olsaydım, KKTC’nin ve Türkiye’nin en iyi hastanelerinde tedavi alabilecektim.

yda 75 TL’ye bunları sağlayan şirket ölmüşlerimizin ruhları hatırına veya yardımseverlerin bağışlarla bunu yapmıyor. Hem bu hizmetleri sunuyor, üstüne de kâr elde ediyor. Peki benim her ay ödediğim 350 TL nereye gitti? Benim her ay ödediğim dört buçuk özel sağlık sigortası değerindeki primlerim nerede?” diye sordu.

Kubilay Tabak, bir başka sıkıntıya da şu sözlerle dikkat çekti: “Geleyim başka bir konuya… Ya işsiz kalırsam! Eğer işsizlik sigortası primim 150 TL ise toplam 10.000 TL civarında para ödedim. Ve işsiz kaldığımda, eğer bir ay içerisinde başka bir işe girip 150 TL ödemeye devam etmezsem, KKTC’yi terk etmem gerekiyor. Yani işsizlik sigortası fonuna borcum var ama alacağım teorik olarak bile yok.”

KKTC uyruklu olmayan bir çalışanın bir haksızlığa uğraması halinde hiçbir yere şikayet edemeyeceğini savunan Tabak, “Tamamen yasal olarak bulunduğum bu ülkede çalıştığım şirketi ya da bizzat devletin bir kurumunu şikayet edebilir miyim? Hayır! Çünkü KKTC’nin beni (yabancı işçiyi) kapsayan tamamlanmış ya da bütünlüklü bir iş ya da çalışma kanunu yok! Sadece Çalışma Dairesi’nin “Kuralları” var ve ben bu kurallara istinaden mahkemeye başvuramam.

Sadece Çalışma Dairesi’ne başvurabilirim ve bu daire uygun görürse benim sunacağım belgeler ışığında savcılığa suç duyurusunda bulunabilir” ifadelerini kullandı.

“HASTA BAKICI YOK…”
Devlet hastanesinde birçok olumsuzlukla karşılaşan Kubilay Tabak yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “TC vatandaşıyım.Tam altı yıldır, 20-25 gün hariç aralıksız KKTC’de yaşadım ve çalıştım.Eğer Sağlık sigortası primim 350 TL ise 25.000 TL civarında devlete para ödedim. Buna karşılık ne alacağımı yaşadığım sağlık problemi (apandisit) sayesinde çok iyi öğrendim. Apandisitim patladığında altı kişilik sinek dolu bir koğuşta narkozdan çıkacağım.Refakatçi olarak orada bulunan yakınım, yerde gördüğü böceğin üzerine basacak ki bir yatağa çıkmasın. Ve refakatçim, hasta bakıcısı bulunmayan (belki kâğıt üstünde vardır ama fiilen yok) bu hastaneden ziyaret saati bitti denilerek dışarı çıkarılacak.

“HASTANEDE ÖRDEK YOK!”
Altı kişinin içerisinde idrarımı idrar şişesine (ördek) yapmak zorunda bırakılacağım. Ama o da ne, ördek yok (belki kağıt üstünde vardır ama fiilen yok.) Kapanmamış ameliyat yaramla zor bela ayağa kalkıp gittiğim tuvaletten daha kirli tuvalet hayatımda görmemiş olacağım, bu sebeple kıyaslama için bir örnek veremeyeceğim (belki kağıt üstünde temizdir ama burnuma ve gözlerime mi inanayım, bir kağıda birisinin yazdığına mı?).

“HASTALIĞIMLA İLGİLİ BİLGİ VERİLMEDİ”
Sorumluluğunun bilincinde, işini ciddiyetle ve titizlikle yapmaya çalışan bir cerrahım olacak ama hasta haklarının başında gelen bilgi edinme hakkım ihlal edilecek, durumumla ilgili bana tam olarak bilgi verilmeyecek (belki kağıt üstünde vardır bu hakkım ve kayıtlara göre veriliyordur bana bu bilgiler ama kulağıma, gözüme, beynime mi inanayım, birilerinin kağıt üstünde iddia ettiklerine mi?)

“ÖLMEMEK İÇİN BİRİLERİNİN BAĞIŞLARINA MUHTAÇMIŞIM!”
Ve en önemlisi, sağlığımı, dolayısıyla yaşama hakkımı sağlayacak bu hastanenin hemen her kapısında “bu oda/ünite falancanın bağışıyla yapıldı” minvalinde tabelalar mevcut. (Belki kağıt üstünde falan değil, çatır çatır tabelalarda fiilen mevcut bu bilgiler!) Hatta topluca bir tabela da var hastanede; bu hastanenin inşaatına bağışta bulunanlar minvalinde.Ölmemek için birilerinin bağışlarına muhtaçmışım!

“SİGORTA YERİNE ŞAYET 75 TL’LİK SAĞLIK SİGORTAM OLSAYDI, KKTC’NİN VE TÜRKİYE’NİN EN İYİ HASTANELERİNDEN HİZMET ALIRDIM”
Bununla birlikte şunun da farkındayım ne yazık ki; Eğer ayda 75 TL’lik bir özel sigortam olsaydı hem KKTC’nin en iyi hastanesinde hem de Türkiye’nin en iyi özel hastaneler zincirinde tek kişilik steril odamda birinci sınıf bir sağlık hizmeti alacaktım.(Sigorta şirketinin ve özel hastanelerin reklamını yapmak istemem ama araştırmak isterseniz anahtar kelimeleri söyleyeyim: Acıbadem Sigorta, Yakın Doğu Hastanesi)Ayda 75 TL’ye yaptırdığınız sigorta ambulans-helikopter hizmeti sağlayabilecek!

“ÖLMÜŞLERİNİZİN RUHUNA YAPMIYOR”
Ayda 75 TL’ye bunları sağlayan şirket ölmüşlerimizin ruhları hatırına veya yardımseverlerin bağışlarla bunu yapmıyor. Hem bu hizmetleri sunuyor, üstüne de kâr elde ediyor?Peki benim her ay ödediğim 350 TL nereye gitti? Benim her ay ödediğim dört buçuk özel sağlık sigortası değerindeki primlerim nerede?” 

“İŞSİZ KALIRSAM PARAMI ALAMIYORUM”
Kubilay Tabak, bir başka sıkıntıya da şu sözlerle dikkat çekti: “Geleyim başka bir konuya… Ya işsiz kalırsam!Eğer işsizlik sigortası primim 150 TL ise toplam 10.000 TL civarında para ödedim.Ve işsiz kaldığımda, eğer bir ay içerisinde başka bir işe girip 150 TL ödemeye devam etmezsem, KKTC’yi terk etmem gerekiyor.Yani işsizlik sigortası fonuna borcum var ama alacağım teorik olarak bile yok.

“BEN KIBRIS’A ZORLA MI GELDİM?”
Tamam, ben Kıbrıs’a gelerek burada bir iş pozisyonu işgal ettim ve bir Kıbrıslının iş bulmasını engelledim değil mi! Ben zorla mı geldim? Beni, KKTC’nin en büyük yatırımcı şirketlerinden birisi Türkiye’den davet etti! Gelip bu işi yapmamı KKTC kabul etti ve bana çalışma izni ve vizesi verdi! Bu çalışma izninin ön koşulu nedir sizce? 

“İŞSİZ VATANDAŞLARA İŞSİZLİK PARASI ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ BİR FONA PARA YATIRMAK ZORUNDAYIM”
KKTC yasalarına göre Çalışma Dairesi’ne, benim işe alınacağım pozisyonda iş aradığına dair başvurusu olan bir Kıbrıslı varsa, şirket beni değil, işe o Kıbrıslıyı almak zorunda!Ben işe alındığıma ve KKTC devleti bana çalışma izni verdiğine göre; demek ki KKTC’de benim yaptığım işi yapmak isteyen bir Kıbrıslı emekçi yokmuş!Kimin iş bulmasını engellemişim o zaman? Yasalara, kurallara göre bu mümkün değil! Yine de işsiz vatandaşlara işsizlik parası ödemekle yükümlü bir fona para yatırmak zorundayım.

“BU FONA HERKES PARA ÖDESİN”
Diyelim ki hepsini kabul ediyorum, birisini işsiz bıraktım ve onun işsizliği benim suçum olduğu için veya toplumsal dayanışma adına bu fona para ödemek zorundayım.Eğer bu toplumsal dayanışmaysa, benden önce KKTC vatandaşları bu fona ödeme yapması lazım çünkü benim bu toplumun bir üyesi olmadığım vatandaşlığımın olmamasından belli. Esasen kesinlikle bu fona herkesin para ödemesinden yanayım. Aslında kat kat fazlasını ödemeliyiz ve işsizlik parası kat kat fazla olmalı ve kat kat uzun süre ödenmeli. Böylece kimse işsiz kalmaktan korkmasın. Kimse hakkını arama mücadelesinden, işsiz bırakılmaktan korktuğu için geri kalmasın. Böylece herkes ‘hakkımı ver yoksa çalışmam’ diyecek güce ve korkusuzluğa sahip olsun. Ama bu fon dayanışma fonu değilmiş, gaspçıların kefaretiymiş.

“KAÇ KİŞİ KKTC VATANDAŞLARININ GASP ETTİĞİ FONA ÖDEME YAPIYOR”
Benim gibi kaç kişi KKTC vatandaşlarının işini gasp ettiği için bu fona ödeme yapıyor sizce? Ben 30 bin kişi diyeceğim ki akıl ve bilgi sahibi kimse yazacaklarıma itiraz etmesin.Ben dört beş ay değil, sürekli çalışıyorum ve sürekli bir Kıbrıslının işini sözde gasp ediyorum. Fakat KKTC işsiz vatandaşına, şu kadar zamanda bu kadar gün prim ödemiş olmak zorundasın vs. vs. vs. diyerek baraj koyuyor. O barajı geçene asgari ücretin yarısından az işsizlik parası veriyor ve bunu da toru topu dört beş ay ödüyor!Temel matematik bilgisiyle hareket ederek aşağıdaki sorunun cevabını bulmaya çalışalım:30.000 kişi işsizlik fonuna her ay 150’şer TL yatırıyorsa, bu fon ayda kaç kişiye 640 TL işsizlik parası ödeyebilecek havuza sahiptir?(30.000 x 150) / 640 = 7.031
Küsuratları silersek 7.000 kişiye her ay tıkır tıkır işsizlik parası yatırılabilecek bir fon var.
Her ay tahminlerime göre minimum 4.500.000 TL (dört milyon beş yüz bin TL) toplanan bu fondan yıl yıl yararlanan kişilerin sayısını, toplam ne kadar ödendiğini internette bulabiliriz.
Yani varsayımlara değil, KKTC’nin açıkladığı sayılara bir bakalım isterseniz:

YIL Fondan yararlanan kişi sayısı Yıl İçerisinde Toplam İşsizlik Ödeneği Miktarı (TL)
2008 2.394 4.690.919
2009 2.658 6.895.814
2010 2.469 5.841.036
2011 2.896 7.633.244
2012 2.206 6.172.500
TOPLAM 31.233.513

Tablodan görüldüğü üzere beş yılda, biz yabancı uyruklu çalışanların neredeyse sadece yedi ayda ödediklerini dağıtmışlar.
Kendimden yakacağım bu sorunun fitilini:Altı yıldır çalışıyorum, benim yedi ayda ödediğimi sözde işini gasp ettiklerime ödedilerse, beş buçuk yıldır ödediklerim nerededir?”

“BULUNDUĞUM ÜLKENİN ŞİRKETİNİ VE KURUMUNU ŞİKAYET EDEMEM”
KKTC uyruklu olmayan bir çalışanın bir haksızlığa uğraması halinde hiçbir yere şikayet edemeyeceğini savunan Tabak, sözlerini şöyle tamamladı: “Tamamen yasal olarak (kaçak değil, gizli kapaklı değil) bulunduğum bu ülkede çalıştığım şirketi ya da bizzat devletin bir kurumunu şikayet edebilir miyim? HAYIR! Çünkü KKTC’nin beni (yabancı işçiyi) kapsayan tamamlanmış ya da bütünlüklü bir iş ya da çalışma kanunu yok! Sadece Çalışma Dairesi’nin “Kuralları” var ve ben bu kurallara istinaden mahkemeye başvuramam. Sadece Çalışma Dairesi’ne başvurabilirim ve bu daire uygun görürse benim sunacağım belgeler ışığında savcılığa suç duyurusunda bulunabilir.

Yani fikir yürütün lütfen; sizce gidip Çalışma Dairesi’ni savcılığa kendi hakkında suç duyurusunda bulunmaya ikna edebilir miyim?Savcılık da ‘davacı Çalışma Dairesi’ – ‘davalı Çalışma Dairesi’ ibareleri yer alan bir tutanakla mahkemeye gidebilir mi?”

Star Kıbrıs

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.