Suna ERDEN

Can taşıyan otobüs, minibüs, taksi gibi toplu taşıma araçlarının trafikteki güvenliği son derece önem teşkil ediyor. Bu araçların trafik kazası yapması halinde sonuçların daha vahim olacağı bilinirken, bu araçları sürenlerin de yeterliliği ayrı bir önem taşıyor. Toplu taşıma araçlarını kullanan şoförlere 2016 yılında mesleki sürüş ehliyeti alma şartı getirilirken, ehliyet verme uygulaması sadece bir formaliteden oluşuyor. Çünkü; Türkiye ve dünyada mesleki sürüş ehliyeti alanlar sıkı bir eğitime, sıkı sağlık kontrollerine, yazılı ve yeterlilik sınavlarına tabi tutulurken, biz de ise normal ehliyeti olan kısa bir sürüş eğitiminden geçtikten sonra mesleki sürüş ehliyetini kapıyor. Diğer ülkelerde bu ehliyeti alanlar 5 yılda bir tazeleme eğitimi ve sağlık kontrolünden geçerken, biz de ise bir kere ehliyeti cebine koyan 60 yaşına kadar ne yeni bir eğitimden ne de sağlık kontrolünden geçiriliyor. Trafik Kazalarını Önleme Derneği (TKÖD) Başkanı Dr. Mehmet Zeki Avcı, trafik güvenliği açısından toplu taşıma araçlarını sürenlerin eğitiminin hayati önem taşıdığını ifade etti. Star Kıbrıs’a konuşan Avcı, “Dünyada bu tip araçları kullananların mesleki sürüş ehliyeti alırken tabi tutulduğu eğitim ile bizdeki eğitim arasında dağlar kadar fark var. İşte bu fark hem tehlikelere hem de feci kazalara neden oluyor” dedi.

DÜNYADA NASIL

Mehmet Avcı, öncelikle dünyadaki ve Türkiye’deki mesleki sürüş ehliyet uygulaması ile ilgili bilgi verdi. Avcı, toplu taşıma araçlarını kullanacak olanların çok sıkı bir eğitimden geçtiğini ifade etti. Öncelikle sürücü adaylarının pratik eğitimden geçirildiğini, üst düzey bir sürüş eğitimi aldıktan sonra yazılı sınava girdiklerini, daha sonra sağlık kontrollerinden geçirildiklerini belirterek tüm kriterleri yerine getirenlerin mesleki sürüş ehliyeti alabildiğini söyledi. TKÖD Başkanı Avcı, ayrıca bu ehliyetleri alanların da 5 yılda bir sağlık kontrolünden geçmek zorunda olduklarını, geçmeyenlerin sürüş ehliyetine el konulduğunu ve kontrolden geçip te sağlık sorunu oluşanların da mesleki sürüş ehliyetinin iptal edildiğini kaydetti. Bu sürücülerin sağlık kontrolleri yaptırırken aynı zamanda tazeleme eğitimi de almak zorunda olduklarını ifade etti.

BİZDE BÖYLE

KKTC’deki mesleki sürüş ehliyeti ile ilgili uygulamaları da aktaran Avcı şunları söyledi: “Bizdeki mesleki sürüş ehliyeti ve eğitimi ile ilgili düzenlemenin dünyada uygulananlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bizde Ulaştırma Bakanlığı, kendi düzenlediği eğitimler ve sınavlarla mesleki sürüş belgesi vermektedir. Eğer 22 yaşındaysanız ve normal ehliyet sahibiyseniz kısa bir eğitimden geçerek mesleki sürüş belgesi alabilirsiniz. Ayrıca minibüs sürerek eğitim almış sayılıyorsunuz ve 50 koltuklu otobüs kullanmaya da hak kazanıyorsunuz. Öte yandan mesleki sürüş ehliyeti için sağlık kontrolü de yapılmıyor.”

NE ARAÇ NE SÜRÜCÜ

TKÖD Başkanı Avcı, zaten yetersiz bir eğitimle ve yazılı sınav yapılmadan verilen ehliyetlerle ilgili sonradan denetim yapılmadığını belirterek şunları ifade etti: “Bir kere ehliyet alan kişi 60 yaşına kadar hiçbir sağlık kontrolünden geçmeden yıllarca araç kullanıyor. Ne tazeleme eğitimi yapılıyor ne de sürücüler sağlık testlerinden geçiriliyor. Mesela 50 yolcu taşıyan bir otobüs şoförünün tansiyon, şeker, göz, kalp hastalığı gibi herhangi bir rahatsızlığını olması trafik güvenliği açısından son derece sakıncalıdır. Ancak ülkemizdeki toplu taşıma araçlarını kullananların eğitimi son derece yetersizdir. Bunun yanı sıra sürekli denetimden geçmesi gereken bu araçların muayenesi de devlet bünyesinde gerekli aletler olmadığı için gerektiği gibi yapılamamaktadır. Araç kalitesi ve sürücü kalitesi düşük olunca feci kazalarda kaçınılmaz olmaktadır.”

AVRUPAYI GEÇİYORUZ

Hem normal hem de mesleki sürüş ehliyet verme sisteminin acilen değişmesi gerektiğini, aksi takdirde sürücülerin tehlike saçmaya devam edeceğini kaydeden Avcı, küçük bir ülke olunmasına rağmen kaza oranlarının Avrupa ülkelerini geçtiğini ifade etti.

Star Kıbrıs