1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. REKABETİ KENDİ ELİMİZLE ENGELLİYORUZ!
REKABETİ KENDİ ELİMİZLE ENGELLİYORUZ!

REKABETİ KENDİ ELİMİZLE ENGELLİYORUZ!

KKTC rekabet edebilirlikte yerinde sayıyor

A+A-

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın 2017-2018 Rekabet Edebilirlik Raporu’nda, adanın kuzeyinde rekabet edebilirlik anlamında, piyasada en çok karşılaşılan sorunların başında döviz düzenlemeleri gelirken, verimsiz devlet bürokrasisi ikinci sırada, rüşvetin ise belirleyici etken olduğu saptamalarında bulunuldu

Özlem ÇİMENDAL

Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın 2017-2018 Rekabet Edebilirlik Raporu’nda adanın kuzeyinde rekabet edebilirlikte, piyasada en çok karşılaşılan sorunların başında döviz düzenlemeleri gelirken, verimsiz devlet bürokrasisi ikinci sırada, rüşvetin ise belirleyici etken olduğu saptamalarında bulunuldu. 

 

KKTC rekabet edebilirlikte yerinde sayıyor 

Kuzey Kıbrıs’ın rekabet edebilirlik puanının 7 üzerinden 3.77 olarak hesaplandığı raporda, Kuzey Kıbrıs 137 ülke içerisinde 109’uncu sırada yer aldı. Geçen yıla göre 0.07 daha fazla puan alan Kuzey Kıbrıs, Küresel Rekabet Edebilirlik (KRE) sıralamasında 5 sıra birden ilerlediğinin görüldüğü raporda, son on yıllık dönem değerlendirildiğinde Kuzey Kıbrıs’ın ülke puanı yüzde on dolaylarında artsa da KRE sıralamasında 100 ile 120’nci arasında seyrettiği sonucuna varıldı. Ayrıca raporda KKTC’nin rekabet edebilirliğini diğer ülkelere göre yeterince geliştiremediği için son on yılı adeta yerinde sayar gibi geçirdiği sonucuna da varılıyor. 

 

Güney Kıbrıs, ekonomik krizi hızla atlattı 

“En büyük ekonomik ortağımız durumunda olan Türkiye geçen yıla göre iki sıra yükselerek 53’üncü oldu. Çarpık bir ekonomik etkileşim içerisinde olduğumuz Güney Kıbrıs ise, yaşadığı ekonomik krizi hızlı bir şekilde atlatması göstergelere de yansıdı. Güney Kıbrıs, son yılda 19 sıra birden yükselerek 64’üncü sırada yerini aldı ve hızlıca kriz öncesi bulunduğu 40’lara doğru yanaştı. Küresel finansal kriz sonrası baş gösteren ekonomik sorunlarına çözümler üretmekte zorlanan Yunanistan ise, geçen seneye göre 1 sıra daha gerileyerek 87 sırada yer buldu” ifadelerinin yer aldığı raporda, yakın komşumuz Güney Kıbrıs’ın ekonomik krizi hızlı şekilde atlattığı da vurgulandı. 

 

KKTC’nin rekabet edebilirlik bileşenleri gelişmedi 

Raporda, Kuzey Kıbrıs’ın rekabet edebilirliğinin üç bileşeninin; temel gereksinimler, etkinlik artırıcılar ve inovasyon ve gelişmişlik faktörlerinin son on yıllık görünümü incelendiğinde, en yüksek puanı temel gereksinimlerin aldığı ve bunun ülke toplam rekabet edebilirlik puanı olan 3.77’den daha yüksek olduğu da görüldü. Ayrıca “Bu ana bileşeni etkinlik artırıcılar bileşeni takip etmektedir. Kuzey Kıbrıs’ın gelişim aşamasında olduğu bu bileşenin puanı ise ülke toplam rekabet edebilirlik puanı civarlarında, 3-3.50 arasındadır. İnovasyon ve gelişmişlik faktörleri ana başlığı, en düşük puanla, Kuzey Kıbrıs’ta yeniliğin ve inovasyonun yetersiz olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır” ifadelerine yer verilen raporda,  bu üç bileşen puanının son on yılda az da olsa artış gösterse de, ülke sıralamasında temel gereksinimler ve inovasyon ile gelişmişlik faktörlerinin gerileme gösterdiği vurgulandı. Raporda, KKTC’nin rekabet edebilirlik bileşenlerinin diğer ekonomilere göre yeterince gelişme gösteremediği de yer aldı. 

 

Hükümet edenlerin ekonomik vizyona ihtiyacı var 

Geçtiğimiz on yıllık dönemde ülke puanının 3.43’ten 3.77’ye, yüzde 10 oranında artırıldığının kayıtlara geçtiği raporda şu ifadelere yer verildi: “Yalnız diğer ülkelerde gelişme gösterdiği için görece olarak ülkeler arası sıralamasında pek bir gelişme olmamıştır. Ülke sıralamasını kişi başı gelir gelişimi ile birlikte değerlendirdiğimizde, ikisi arasında bir paralellik olduğu ortaya çıkmaktadır. Ülke sıralamasında iyileşme olmadığı gibi kişi başı gelirde de son on yıldır bir gelişme olmamış, 13-15 bin ABD doları civarında seyrettiği ortaya çıkmaktadır. Buda aslında Kuzey Kıbrıs’ın rekabet edebilirlik gücünü artıramayan “orta gelir tuzağında” olduğunu göstermektedir. Toplumun yaşam kalitesini, hayat standartlarını yükseltmek için bu tuzaktan kurtulması gerekmektedir. Tam da bu noktasında rekabet edebilirlik çalışması diğer çalışmalar yanında rehber niteliğindedir. Orta gelir tuzağından kurtulmak için rekabet edebilirlik çalışmasının tespitleri dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda öncelikle hükümet edenlerin içselleştirilmiş ve üzerinde hemfikir olunan bir ekonomik vizyona ihtiyaç vardır. Bu ekonomik vizyonun kapsamlı ve sürdürülebilir büyüme sağlayacak, sosyal devlet anlayışını destekleyen, orta sınıfı güçlendirecek anlayışa sahip olmalıdır. Özellikle katma değeri yüksek üretimi sağlamak için yenilikçi, gelişmelere kolay adapte olan, rekabetçi bilgi ekonomilerine dayalı, ihracat odaklı ekonomi modeli üzerine yoğunlaşılmalıdır. Hizmetler sektörü ağırlıklı öncü sektörlerle (turizm, yükseköğretim), tarım ve hafif imalat sanayi tamamlayıcı nitelikte ve öncü sektörleri besleyecek yapıda olmalıdır. Bunların başarılması için etkin bir ekonomi yönetimine ihtiyaç vardır. Siyasi irade ve içselleştirilmiş vizyon, güçlü kurumlar ve ilgili paydaşların etkin katılımıyla sürecin sürdürülebilir ve kalıcı olması Kıbrıslı Türkleri orta gelir tuzağından kurtarabilecektir.”

 

Çalışma saatleri ve maaşlardaki uyuşmazlıklar ön plana çıktı 

Raporun tema çalışması kapsamında bu yıl KKTC işgücü piyasasındaki uyuşmazlığın ele alındığı ifade edildi. Raporda, uyuşmazlık denince akla ilk arz-talep dengesizliği gelse de, bunun dışında işgücü piyasasını verimsiz kılabilecek başka uyuşmazlık sorunlarının da mümkün olduğu ifade edildi. Raporda şu tespitlerde de bulunuldu: “Bunlardan bazıları eğitim uyuşmazlığı, beceri uyuşmazlığı, çalışma saatlerinde ve maaşlardaki uyuşmazlık ve genel olarak çalışma koşullarındaki memnuniyetsizlikten doğan uyuşmazlıklar olarak sıralanabilir. Uyuşmazlık olup olmadığını hesaplamak çok kolay olmamasına rağmen, yapılan araştırmalarda işgücü piyasasındaki uyuşmazlığın işgücü üretkenliğine ve ülkedeki kişi başı üretim miktarlarına olumsuz etkileri olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca işgücü piyasasındaki uyuşmazlığın işsizlik oranını da artırdığına dair bulgulara ulaşılmıştır. Dolayısı ile çalışmanın bu bölümünde eldeki farklı veriler kullanılarak piyasadaki farklı uyuşmazlıkların boyutu ölçülmeye çalışılmış ve çıkan sonuçlara göre karar vericilere bazı öneriler sunulmuştur. Uyuşmazlığı ölçmeden önce piyasadaki farklı grupların karakterleri karşılaştırılmıştır. KKTC’de işgücüne dahil olmayan ancak uygun koşullar altında tekrar çalışmayı arzulayan önemli bir arz bulunmaktadır. Bu gruptaki insanlar genellikle az eğitimli, genç ve daha önce bir miktar iş tecrübesi olan kişilerden oluşmaktadır. KKTC’deki işsizlerin arasında ise %30 kadar üniversite ve daha fazla eğitim almış insanlar bulunmaktadır.”

 

Uzun süreli işsizliklerde artış yaşanıyor 

“Ayrıca 2012-2014 yılları arasında %45-50 seviyelerinde ‘uzun sureli’ (12 aydan fazla) işsizlik baş göstermiştir. Son yıllarda bu rakamda gerileme olsa bile, uzun süre iş arama durumu kişilerde moral bozukluğuna neden olmakta ve onları işgücü dışına itebilmektedir. Mevcut çalışanlara baktığımızda %75 gibi bir oranda çalışanın lise veya daha az seviyede örgün eğitime sahip olduklarını görebiliriz. Özel sektörde çalışanların ortalama haftada 49 saat çalıştıkları ve bu çalışma saatlerinden ortalama 10 saat kadar daha az çalışmayı arzuladıklarını da görebilmekteyiz. Yüksek eğitimli insanların işsiz olması, işverenin az eğitimli kişiler talep etmesi ve işgücüne dahil olmayan nüfusta önemli oranda işgücü arzı olması KKTC piyasasındaki uyuşmazlıkların birer göstergesidir. Bu genel değerlendirmeden sonra ülkedeki eğitim ve diğer tip uyuşmazlıkları ölçmek için KTTO’nun 2018’de yaptırmış olduğu anket verileri kullanılmıştır. Maaşlı özel sektör çalışanı 500 katılımcı ile yapılan ankette, katılımcılara almış oldukları eğitim ile şu anda çalıştıkları işi yapabilmek için gerekli olduğunu düşündükleri eğitim seviyeleri ile ilgili sorular sorulmuştur.”

 

Çalışanların %75’i daha fazla maaş, %55’i de çalışma saatlerinin  daha az olmasını arzuluyor 

Bunun dışında, raporda maaş ve çalışma saatlerindeki gerçek arzulanan farkı ölçmek için de çeşitli bilgiler toplanarak, KKTC özel sektör çalışanları arasında kendi öz beyanlarına dayanarak analizler yapıldı ve şu veriler ortaya konuldu: “Analizlerde %55 civarında uyuşmazlık tespit edilmiştir. Uyuşmazlığın az yetenek isteyen meslek grupları ile yabancı uyruklu çalışanlar arasında benzerlerine göre daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca katılanların %75’i daha fazla maaş, %55’i de haftalık çalışma saatlerinin azalmasını arzuladıklarını belirtmiştirler. Bu tür uyuşmazlıklar işçi devir oranlarını artırabilecek ve üretkenliği (ve dolayısı ile makro çıktıları) düşürebilecek miktarlardadır. İşveren ve devletin bu konuda bazı politikalar üretmesi gerektiği inancındayız. Çalışmanın son kısmında kısıtlı verilerle yaptığımız analizlere bağlı olarak bazı politika önerileri sunulmuştur. Yüksek seviyeli işsizlik sorununu giderebilmek için politika üreticilerin ekonominin ihtiyacı olmayan alanlarda yükseköğrenim için ayrılan kaynakları (burs vd.) gözden geçirerek, gerçek ihtiyaç olan mesleki eğitim ve işgücü geliştirme programlarına kanalize etmeleri gerekmektedir. Ayrıca işgücüne dahil olmayıp çalışmak isteyen, işgücü arzı ile işverenleri bir araya getirmek için, ilgili bakanlık ve dairelerin bu kişileri özel sektör ile buluşturacak ortamları yaratması gerekmekte, mevcut kamu iş bulma birimleri yanında, özel istihdam bürolarının da kurulmasına olanak sağlayacak düzenlemelere gidilmesi tavsiye edilmektedir. Aynı zamanda işverenlerin işe alımlarda daha dikkatli ve seçici davranarak uyuşmazlığı asgariye indirebilecek yöntemlere başvurmaları ve işbaşı eğitimlere önem vermeleri çalışanların hem üretkenliğini hem de memnuniyetini artırabilecek bazı önlemler olabilir. “İş garantili mesleki eğitim programları” ilgili iş, oda ve birliklerin etkin katılımı ile başlatılmalı ve ada çapında yaygınlaştırılmalıdır. Ekonomide verimi ve rekabet edebilirliği artırmak için işgücü niteliğinin artırılması gerekmektedir. Burada özellikle mesleki sertifikasyon sisteminin uygulanmasına başlanılması ve işgücü piyasasında esneklik sağlanması yönünde adımlar atılması gerekmektedir. Bunun için devletin Lizbon Stratejisinde yer alan “güvenceli esneklik (flexicurity)” kavramını gündeme alması ve gerekli yasal altyapıyı oluşturması gerekmektedir. Vergi ve sosyal güvenlik uygulamalarını da esnek çalışma koşullarını teşvik edecek şekilde ayarlanmalıdır.”

 

Döviz ilk sırada, hantal bürokrasi ve rüşvet belirleyiciler arasında 

 Raporda ayrıca, iş yaparken karşılaşılan en problemli faktörler önem sırasına göre şöyle sıralandı: “Döviz düzenlemeleri, verimsiz devlet bürokrasisi, yetersiz eğitimli işgücü, yetersiz altyapı kaynakları, hükümet istikrarsızlığı, siyasi istikrarsızlık, vergi oranları, finansmana erişim, enflasyon, yenilik için yetersiz kapasite, vergi düzenlemelerindeki karmaşıklık, rüşvet, kısıtlayıcı işgücü düzenlemeleri, kamu sağlığındaki zayıflık, kötü iş ahlakı, suç ve hırsızlık.”

oranları, finansmana erişim, enflasyon, yenilik için yetersiz kapasite, vergi düzenlemelerindeki karmaşıklık, rüşvet, kısıtlayıcı işgücü düzenlemeleri, kamu sağlığındaki zayıflık, kötü iş ahlakı, suç ve hırsızlık.”

Haber Kaynak: Yeni Bakış

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.