SİBER: “GIDA GÜVENLİĞİ OLMADAN SAĞLIKLI YAŞAM OLMAZ”

Başbakan Sibel Siber, ürünleri için maddi-manevi emek harcayan sebze-meyve üreticilerinin malının gözleri önünde imha edilmesinin acı bir olay olduğunu ifade ederek, gıda güvenliğinde ne tüketicinin ne üreticinin zarar göreceği bir sistemin getirilmesi gerektiğini söyledi.

Siber “Gıda güvenliği olmadan sağlıklı yaşam olamaz. hem insanın kendi sağlığına iyi bakması, hem de devletin insan sağlığını koruması gereklidir” dedi.

Başbakan Siber AB’ye uyum konusunda yapılan çalışmaları yerinde incelemek amacıyla Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti.

ERÇİN

AB Koordinasyon Merkezi Başkanı Erhan Erçin, AB’ye uyum çalışmaları hakkında bilgi aktarma ve yılsonuna kadar yapılacaklarını bir sunumla Başbakan Siber’e anlatma fırsatı bulacaklarını söyledi ve Siber’e Merkeze zaman ayırmasından dolayı teşekkür etti.   

Bu yılın kendileri için yoğun geçeceğini kaydeden Erçin, 2014 ve sonrası yılların programlamasının yapılacağını ifade etti.

SİBER

Başbakan Sibel Siber de Başbakanlığa bağlı kurumları ziyaret etmeye ve bilgi almaya devam ettiğini belirterek, AB standartlarında yaşam ve toplumun yaşam kalitesinin artırılması için AB ülkelerinde ne yapılıyorsa aynının KKTC’de olması için çalıştıklarını söyledi.

Türkiye’de tarım, sağlık, sosyal yaşam, trafik ve benzeri  her alanda AB yasalarıyla uyum çalışmalarının olumlu etkilerinin görüldüğünü anlatan Siber, trafikte KKTC’de de düzenlemeler yaptıklarını ve farklı farklı kurumlara bağlı olan trafikle ilgili birimlerin Ulaştırma Bakanlığı altında toplandığını anlattı.

Siber gıda güvenliği olmadan sağlıklı yaşam olamayacağını kaydederek, hem insanın kendi sağlığına iyi bakması, hem de devletin insan sağlığını korumasının gerekli olduğunu söyledi.

Gıda güvenliği otoritesi için sivil toplum örgütlerinden de destek aldıklarını anlatan Siber, Gıda Güvenliği Yasası’nın 2-3 ay içerisinde geçmesinin hükümetin ana hedefleri arasında olduğunu vurguladı.

Gelişen teknolojiyle birlikte Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) ile ilgili düzenlemelerin de yapılması gerektiğini kaydeden Siber, bu arada devlet laboratuarının 2 yeni makineyle desteklendiğini, bunların birinin yiyecek maddelerindeki ilaç kalıntıları, diğerininse deniz kirliliğini ölçmek için kullanıldığını anlattı.

Tarım ilaçlarının reçeteye bağlanması tüzüğünün de geçirildiğini kaydeden Siber, sebze ve meyve için maddi-manevi emek veren üreticilerin kendi gözü önünde ürünlerinin imha edilmesinin acı bir olay olduğunu bu sebeple, hem üreticinin hem tüketicinin zarar görmeyeceği bir sistemin getirilmesinin şart olduğunu vurguladı.

Bunun örneğinin “ilaçlı sultani üzüm” olayında görüldüğünü kaydeden Siber, 2-3 üreticinin ürünlerinde zirai ilaç kalıntısına rastlanmasına rağmen tüm üzüm üreticilerinin olaydan etkilendiğini hatırlattı.

Siber ziraat mühendisleriyle bir çalışma yapıp, nasıl bir denetim mekanizmasıyla yola çıkacaklarını göreceklerini belirtti ve gıda güvenliğinin tüm hükümetlerin görevi olması gerektiğini sözlerine ekledi.

TAK