1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. TARTIŞMA KONUSU
TARTIŞMA KONUSU

TARTIŞMA KONUSU

Nükleer santral tartışma konusu

A+A-

Türkiye’nin Mersin ilinde kurulacak olan Akkuyu Nükleer Santrali'nin Kıbrıs da dahil bütün bölgeyi olumsuz şekilde etkileyeceği kaydedildi.

Radyoaktivite tehlikesi yanında reaktörlerin soğutulması sırasında deniz suyu sıcaklığının artacağını vurgulayan uzmanlar, bölgede yaşamını sürdüren nesli tehlike altındaki Akdeniz Foku ve deniz kaplumbağalarının yanı sıra tüm deniz canlılarının yaşamını tehdit edeceğini kaydetti.

Bu arada Çernobil faciasının 28. yıldönümü olan bugün saat 18.30-19.30 saatleri arasında Lokmacı’da gerçekleştirilecek iki toplumlu etkinlikte Çernobil mağdurları anılacak.

Bektaş: Kıbrıs dikkate alınmadı

Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş, Türkiye’nin Mersin ilinde inşa edilecek Akkuyu Nükleer Güç Santrali için çalışmaların başladığını ve bölge halkı kadar yaklaşık 120 km mesafede bulunan Kıbrıs’ın da tesisten olumsuz şekilde etkileneceğini vurguladı.

Akkuyu’ya inşa edilecek nükleer santralden normal çalışması sırasında veya ciddi bir kaza sonucu çevreye yayacağı radyasyonun yakınında yaşayan insanlar dâhil tüm canlıların yaşamını tehdit edeceğini belirten Bektaş, “unutulmasın ki Kıbrıs’ta yaşayan bizler Akkuyu’ya kurulacak olan nükleer santrale hem Ankara’dan hem de İstanbul’dan çok daha yakınız” dedi.

Nükleer santrallerden birçok atığın açığa çıktığı ve bu atıkların bertaraf yöntemlerinin oldukça zor olduğunu dile getiren Nilden Bektaş, Kıbrıs’ta veya bölgede kurulacak nükleer santralin yaşayanlar kadar gelecek kuşakları doğrudan ve sonu olmayan bir radyasyon tehdidine mahkûm edeceğini söyledi.

“Yüzyıllar boyu sürecek büyük bir ekolojik facia”

Nükleer enerjinin ucuz enerji olarak bilinse de çıkan atıkların ortadan kaldırılmasının çok yüksek maliyeti olduğunu vurgulayan Bektaş, “ne bu maliyet ne de çevreye verdikleri zararın maliyeti hesaplanmaktadır. Nükleer atıklar kendi başlarına etkileri yüzyıllar boyu sürecek büyük bir ekolojik faciadır ve sızıntı tehlikesi her zaman bulunmaktadır” dedi.

Nükleer santral için hazırlanmış olan ÇED raporunun Türkiye sınırları içerisinde halkın katılımına açıldığını ve hemen hemen tüm sivil toplum örgütlerinin buna olumsuz görüş belirttiğini kaydeden Bektaş, tüm bunlara rağmen santrali inşa etme kararlılığına devam edildiğini söyledi.

Bektaş, “birçok STÖ’nün ortak görüşü ÇED raporunun içeriğinin bilimsellikten yoksun, yanlış ve eksik bilgilerlerle donatılmış, süslenmiş, birçok bölümün tercüme edilip bir yerlerden kopyalandığı, ülke gerçeğinden ve ciddiyetten uzak hazırlandığı yönündedir” diye konuştu.

“Ülkemiz sürece dahil edilmeliydi”

ÇED ile ilgili bir başka sıkıntının ise Kıbrıs’ın bu sürece dahil edilmemesi olduğunu vurgulayan Bektaş, “ülkemiz bu sürece kesin suretle dahil edilmeli, bizlerden de görüş alınmalı ve bu doğrultuda hareket edilmelidir. Yasalarını AB mevzuatına göre düzenleme yönünde büyük adımlar atan Türkiye’nin yine AB mevzuatlarına göre ‘Sınır Ötesi Etki Prensibi’ mevzuatını da uyumlaştırarak, bu kadar yakın bir ülkenin de nasıl etkileneceğini değerlendirmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Çevresel etkilerinin bu denli fazla olduğu bilinen söz konusu tesisin, sadece 120 km uzakta olan Kıbrıs’ı

bir kaza durumunda nasıl etkileyeceğinin araştırılması ve bilimsel veriler ortaya konması gerektiğini ifade eden Nilden Bektaş, gelişmiş dünya ülkelerinin tümü nükleer enerjiden vazgeçerken Türkiye’nin nükleer enerji santrali kurmaya karar vermesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Greenpeace: ÇED raporu olmadan çalışmalar başladı

Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurmayı planlayan Rosatom Şirketi’nin henüz Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’nu (ÇED) almadan inşaatla ilgili faaliyetlere başladığının bilirkişi raporuyla doğrulandığını kaydeden Greenpeace, bilirkişi raporuna göre, sahaların tümünde iş makinesi ile önceden çalışma yapılmış ve halen bir kısmında çalışmaların devam ettiğini vurguladı.

Çalışmaların yürütüldüğü alanların bir kısmının izin alanının dışında kaldığı ve bu alanın 5265 m2’lik kısmının orman arazisi olduğunu belirten Greenpeace, 27 Ocak Pazartesi günü Mersin Barosu’nun bilirkişi raporu üzerine suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Yöneticisi Hilal Atıcı, “Çernobil gibi büyük bir felaketin sorumlusu olan Rosatom, daha nükleer santral kurulmadan Türkiye’de de bir skandala imza atıyor. Bırakın izinleri tamamlamadan arazi düzeltme çalışmalarına başlamayı, bilirkişi raporuna göre şirket, izni olmayan orman alanlarında da faaliyet gösteriyor. Burada hukuksuz bir şekilde başlatılan inşaat çalışması ve orman alanlarına girilmiş olması konusunda yeni Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin nasıl bir tutum izleyeceğini merakla bekliyoruz”  şeklinde konuştu.

Rosatom şirketi bugüne dek Çevre Bakanlığı’na iki kez ÇED raporu sunduğu, formattaki ve içerikteki

eksiklikler nedeniyle bu raporların Bakanlıktan geri döndüğü ve şirketin şimdi üçüncü kez ÇED raporu sunmaya hazırlandığını ifade eden Greenpeace, nukleer.greenpeace.org sitesi üzerinden başlattığı imza kampanyasıyla, Çevre Bakanı İdris Güllüce’yi bu raporu onaylamaması için mücadele verdiğini kaydetti.

Kanatlı: Akkuyu burnumuzun dibinde

   Nükleer tehlike ile ilgili olarak 4 - 5 yıldan beri muhtelif eylemler düzenlediklerini ifade eden Murat Kanatlı, 4 yıl önce Yeşiller Partisi ile basın toplantısı yapıp süreci Çernobil ile başlattıklarını kaydetti.

Akkuyu’nun çok uzakta olmadığını ve ilk etkilenecek yerin Kıbrıs’ın Kuzey sahilleri olacağını vurgulayan Kanatlı, “Akkuyu bize çok uzak değil. Burnumuzun dibindedir. Ülkemiz üç ihtimal üzerinden etkilenecektir. Kaza olması halinde Girne kıyıları ilk etkilenecek bölgedir. Velev ki kaza olmadı radyoaktif atıklar Kıbrıs kıyılarından geçip Afrika’ya götürülecektir. Hiç biri olmasa dahi 50 yılsonunda burası nükleer bir çöplüğe dönüşecektir” dedi.

Ömrü dolan santralin özel bir şekilde gömülmesi gerektiğini ve bu işlemin çok pahalı olduğunu belirten Kanatlı, ihale bedelinin düşürülmesi için bu masrafın sözleşmeye dahil edilmediği iddialarının endişe uyandırdığını söyledi.

Kanatlı, “50 yıl sonra başıboş kalmış santralin başlı başına nükleer bir çöplük haline gelecek ve bu çöplük burnumuzun dibinde ülkemizi ve bölgeyi ekolojik bir krizle karşı karşıya bırakacak” diye konuştu.

Nükleer santralin çok pahalı bir sistem olduğunu kaydeden Kanatlı, nükleer lobinin çok güçlü olduğu ve bu piyasadan büyük paralar kazandığını ifade etti.

Bugün saat 18.30’da Lokmacı’da anma etkinliği var

Nükleer santral piyasasının kirli bir piyasa olduğunu dile getiren Kanatlı, son yıllarda nükleer santral piyasasının daralmasından dolayı Türkiye ve Afrika’da yeni pazar arayışı içine girildiğini söyledi.

Herkesi nükleer tehlike karşısında duyarlı olmaya çağırdıklarını vurgulayan Murat Kanatlı, tüm

Kıbrıslıları Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Çalışan Halkın İlerici Partisi (AKEL), Kıbrıs Yeşiller Partisi, Tüm Kıbrıs İşçi Federasyonu (PEO), İşçi Demokrasisi, YKP Gençlik, EDON ve Genç Yeşiller ile birlikte Çernobil faciasının 28. yıldönümü olan bugün saat 18.30-19.30 saatleri arasında Lokmac’da düzenlenecek iki toplumlu anma etkinliğine beklediklerini kaydetti.

 

Kıbrıs


 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.