1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. TEPKİLERE KULAK ASMIYORUM
TEPKİLERE KULAK ASMIYORUM

TEPKİLERE KULAK ASMIYORUM

LGBTI bir birey, trans bir erkek olan Gökhan Coşgun’dan, cesur hayat hikâyesi

A+A-

Onu reddeden de, ona konuşmayan da… Sonuna kadar destek veren de… “Ben hiç kadın gibi hissedemedim” diyor… Gökhan Coşgun… Gerçek kimliğini Gökhan Coşgun olarak tanımlıyor çünkü kendini öyle hissediyor.

21 yaşında… Cesur yürekli biri… LGBTI bir birey olan Gökhan Coşgun, toplum içinde kendi saklayanlara ortaya çıkıp konuşmaktan çekinmemeleri çağrısında bulunuyor.

Gökhan, dışarıdan tepkilere kulak asmadığını, kulak asacak olsaydı bugün evde saklanıyor durumda olacağını anlattı. LGBTI bireylerin gerçekten kabul gördüğü ülkelere kaçmak istediği zamanlar olduğunu da belirten Gökhan, her şeye rağmen ülkesinden ayrılmadığını, tam tersine daha çok kendi ayakları üzerinde durarak, kendini gösterdiğini kaydetti.

“Hayata bir kez geliriz, bir kez yaşarız ve istediğimiz gibi yaşamalıyız” diyen Gökhan, kişilerin kendilerini net şekilde ifade etmelerinin önemini vurguladı.

Gökhan’la ülkemizdeki LGBTI bireylerin durumunu konuştuk ve kendisinin cesur hayat hikâyesini dinledik.

“Sekiz yaşındayken”

SORU: Ne zaman kendini tanımaya başladın?

COŞGUN: 8 yaşımda kendimi tanımaya başladım. Kendime bir tanım koyamamıştım. Kafamda ‘ben kimim, neyim?’ gibi sorular vardı. Daha sonra aileme hissettirmeye çalıştım. İki kardeşim var. Annem ve babam, ben küçük yaştayken ayrıldılar. Psikolojimin biraz çökmesi, anne ve babamın ayrılmasından kaynaklandı diyebilirim. Şu anda annemle oturuyorum. Annemle olduğum için mutluyum.

“Beni psikologa götürdüler”

SORU: Psikolojinin biraz çöktüğünü söylemiştin. Anne ve babanın ayrılmasından dolayı psikolojik destek aldın mı?

COŞGUN: Bir psikologdan destek almadım. Annem ve babamın ilk ayrıldığı dönemlerde, babamın yanında kalıyordum. Babam, beni kendisini tanıdığı bir psikologa götürdü. Psikolog, bana sürekli aynı soruları soruyordu. Neden böylesin? Neden böyle davranıyorsun? gibi. Ortaokuldayken davranışlarım çok değişikti. Sadece arkadaş çevremi söylerdim. Yani o dönemlerde, anne ve babamı öne sürmemeye çalışırdım. Dışlanacağımı hissederdim.

“Sen erkek gibisin…”

SORU: Okulda sana karşı davranışlar nasıldı?

COŞGUN: Ortaokulda sözlü olarak çok tepki aldım. Saçlarım kısaydı ve tamamen bir erkek görünümüne sahiptim. Kız arkadaşlarımın yanına gittiğim zaman, ‘sen erkek gibisin, git erkeklerle takıl’ diyorlardı. Erkeklerin yanına gittiğimde ise ‘sen kızsın, bizim yanımızda işin yok’ deyip beni yanlarından uzaklaştırırlardı.

“Trans erkeğim diyebilmek…”

SORU: Hiç öğretmenlerinden, okul müdürlerinden sana destek çıkan oldu mu?

COŞGUN: Hayır. Okul çevremde ne öğretmenlerden ne de başka birinden yardım aldım. Başka biriyle konuşma fırsatım da olmadı. O zamanlar, genelde içime kapalı bir öğrenciydim. Kimseyle konuşma gereği duymazdım. Babamın yanındayken bazı şeyleri kaldıramadığımdan dolayı ortaokulun sonunda intihara kalkıştım. Sonra psikoloğa başvurdum ama psikoloğa da bir şeyler söylemedim. Onun gidip aileme söyleyeceğini bildiğim için kendimi ifade edemedim. Yani, trans bir erkeğim diyemedim. Trans erkeğin anlamını o zamanlar bilmezdim.

“Aynaya baktığımda kendimden nefret ediyordum”

SORU: 8 yaşımda farklı hissetmeye başladım demiştin. Neydi bu farklılıklar? Neler hissediyordun? O dönem kendinde neleri keşfetmeye başlamıştın?

COŞGUN: 8 yaşındayken annemin bana giydirdiği etekleri istemedim. Aynaya baktığımda kendimden nefret ederdim. Bir su yansımasında bile, ‘bu ben değilim’ diyerek, suyun üzerine basıp geçerdim. Daha sonrasında uzaktan bir akrabam Türkiye’den bizi ziyarete gelmişti. Bu kadın benden yaşça büyüktü ama o kadından hoşlandığımı hissettim. Bu, bir abla veya kuzen sevgisi değildi. Tamamıyla farklı bir duyguydu. O uyuduğunda bahçeden çiçek koparıp kendisine götürürdüm. O, bunun farkında değildi. Bunları fark ettim ama ne anneme ne babama ne de başka birine kesinlikle söyleyemedim. Ben de ne olduğunu bilmezdim.

“Neden erek gibisin?”

SORU: Babanın seni psikoloğa götürmesi ne zamana denk geldi?

COŞGUN: 12 yaşındaydım. Babam ‘neden etek giymiyorsun? Neden erkek gibisin’ diye sorardı. O dönemlerde etek giymeyi kabul etmezdim. Ona verebileceğim bir cevap yoktu çünkü kendimi o zamanlar tanımlayamıyordum. Ailem ise şimdi bana ‘küçükken erkek gibiydin, ağaçlara çıkardın, bisiklete binerdin, seni eve sokamazdık’ gibi şeyler söylüyor. Nenem halen beni kabul edemiyor. Onu mazur görürüm. Annem, dayılarım beni kabul etti. Bana onların arasında olduğumu hissettirdiler ve bu benim için çok hoşuma gider. Akrabalarımdan da birkaç kişi dışında aynı tepkileri alırım.

“Rüzgar Erkoçlar’ı duyduğumda…”

SORU: Ailenle bu durumu ne zaman paylaşabildin ve nasıl oldu?

COŞGUN: Ailemle ilk paylaştığımda 18 yaşındaydım. Rüzgar Erkoçlar, Türkiye’de trans erkek olarak cinsiyetini değiştirdi. Onun haberini internette görmüştüm. Haberde, trans erkek ifadesini ilk orada gördüm ve bu ifadeyi araştırdığımda, ‘Beni tanımlayan bir kelimeyi sonunda buldum’ dedim. Lise dönemindeyken, aklımda lezbiyen miyim? sorusu da vardı. Ben bir kızdan hoşlanıyordum. Kızım ama erkek olmak istiyorum. Bunun bir tanımı olması gerekir dediğim anda, karşıma trans erkek kelimesi çıktı ve kendimi o şekilde tanımladım. İlk bu durumu anneme söyledim. Annem, gözyaşları içinde beni dinledi. İlk başta dolabımdaki kız kıyafetlerini atmadı. Erkek kardeşimin kıyafetlerini giymeye başlamıştım ve mağazaya gittiğimde, erkek kıyafetleri alıyordum. Annem de kız elbiselerini atmaya karar verdi.

“Birkaç arkadaşım dışında…”

SORU: Hiç okulda veya çevrende yakın olduğun, ‘ben böyle hissediyorum acaba nasıl biriyim’ yönündeki soru işaretlerini paylaştığın sırdaşların var mıydı?

COŞGUN: Soru işaretlerini paylaştığım bir arkadaşım yoktu. Kimseye açıklayamazdım. Okulda böyle bir şeyi söylediğim anda yayılabilir diye düşünürdüm. Ancak,18 yaşındayken birkaç yakın olduğum arkadaşımla bunu paylaştım. Onlarla birebir konuştum ve ‘eskiden beridir böyleydim ama söyleyemiyordum’ diye anlattım. Birkaç arkadaşım dışında, hepsi beni kabul ettiler. Okuldan halen görüştüğüm eski arkadaşlar var.

“Babam karşımda ilk kez gözyaşı döktü”

SORU: Babanı da sormak istiyorum. Babalar biraz daha katıdır. Babanın tepkisi ne oldu ve ilişkiniz nasıl şu an?

COŞGUN: Genelde tüm çocukların korkulu rüyası babalardır. Babamdan çocuk olarak korkardım. Sert görünür ve kızar diye düşündürdüm. Bunu açıklayacağım zaman, bana bir özgüven geldi ve ‘bunu yapabilirim’ dedim. Babamla konuşmak istediğimi söyledim. Ayrı bir masaya geçtik. Babama bunu söylerken, ‘Baba, ben çok düşündüm bir erkekle yapamıyorum. Kızlardan hoşlanıyorum ve cinsiyetimi değiştirmek istiyorum’ dedim. Babamın bana verdiği tepki, biraz garip oldu. Babam ağladı. Babamın, karşımda ilk kez gözyaşı döktüğünü gördüm. Bana söylediği kelime, beni kendime getirdi. ‘Evladımsın sonunda. Atsan atılmazsın, satsan satılmazsın. Sonuna kadar arkandayız’ dedi. Kabullenme süreci aileler için zordur. Babam daha sonra bana telefonda ‘Bunun bir tedavisi yok mu? Düzelemez misin? İlaç kullanmaz mısın ?’gibi sorular sordu. Ben de bunun bir ameliyat veya ilaçla düzelemeyeceğini söyledim. O da bana ‘Haklısın’ dedi. Babamın telefonunda Gökhan diye kayıtlıyım ve o da bana ‘Oğlum’ diye seslenir.

“Tepkilere hiç kulak asmadım”

SORU: 18 yaşında durumunu anne ve babana anlattın, kabul gördün. Peki, sonra hayatın nasıl oldu? Zorluklarla karşılaştın mı? Eğitimine devam edebildin mi?

COŞGUN: 18 yaşında eğitimimi bırakmıştım. Babamla anlaşmazlıklarım olmuştu. Zorlandığım aşamalar ise örneğin doğrudan erkek kıyafetlerine yönelemedim. Önceleri bol kıyafetler giymeye başladım. Artık erkeklerle takılıp, yani erkek arkadaşlarımla dışarıya çıkıp, erkek erkeğe muhabbet ediyorum. Dışarıdan aldığım tepkiler de oldu. Ancak tepkilerin hiçbirine kulak asmadım; kulak asacak olsaydım bugün evde halen saklanıyor olurdum.

“Vay! Koçum…”

SORU: “Erkek arkadaşlarımla takılmaya başladık” dedin. Erkek sohbetlerinde seni yadırgayanlar oldu mu? Ya da sen bazı konulardan rahatsız oldun mu?

COŞGUN: İlk defa erkek muhabbetlerine girdiğim için açıkçası başlarda biraz zorlandım. Ne demek isterler, şifreli konuşurlar gibi geldi. Şimdi alıştım. Yadırgayanlar olmadı. Beni kabullendiler. Seslenirken, ‘vay koçum’ gibi kelimeler kullanmaya başladılar. Bu benim çok hoşuma gider. Zaten samimi olduğum birkaç arkadaşım var.

Kardeşlerim “abi” diyor

SORU: Kardeşlerinle ilişkilerin nasıl? Onlar bu süreci seninle nasıl geçirdiler?

COŞGUN: Kız kardeşim babamın yanında kalır. Onunla pek görüşemiyoruz. Kız kardeşim 18, erkek kardeşim de 16 yaşında. Onların bana gösterdiği tepki gayet normaldi; beklediğim tepkiyi vermişlerdi. Abi diye sesleniyorlar. Arada sırada bazı cümleleri kaçırırlar ama yavaş yavaş alışacaklarını düşünürüm.

“Bu bir hastalık değil”

SORU: Toplumuzda LGBTI bireylere yönelik bakış açısını, birkaç yıl öncesiyle kıyasladığında nasıl görüyorsun?

COŞGUN: Topluma kendimizi kabul ettirmeye başladık. Çok da artış gösteriyoruz. 40-45 yaş üstü insanlara bunu açıklamak daha zor. İnsanlar bunun bir hastalık olduğunu düşünüyorlar ki bu çok yanlış bir düşünce. Bu bir hastalık değildir. 45 yaş altı insanlara bunu anlatabildiğimiz için toplumda şu an bize ilgi ve destek gösteren pek çok insan var.

“Ameliyata hazırım”

SORU: Daha önce konuştuğumuzda bir ameliyat kararın vardı. Ameliyatla ilgili ne yaptın? Ameliyat fikrin halen geçerli mi yoksa değişti mi? Bu ameliyat seni korkutuyor mu?

COŞGUN: Ameliyat süreci zor bir süreç ama ameliyat olmaktan korkmuyorum. Tam anlamıyla hazırım. Türkiye’de trans erkek arkadaşlarımız genelde ilaçları kendi başlarına alıyorlar ve o ilaçları kendi kendilerine uyguluyorlar. Bunu ne doktor ne de psikolog gözetimi alında yapıyorlar. Bunlar çok yanlış. Ben önce psikolog, ardından ameliyat süreçlerini tamamlamak istiyorum. Tabii tüm bunları yasal yöntemlerle yaparak, Gökhan Coşgun kimliğimi elime almak istiyorum.

Annem de benimle birlikte yürüdü

SORU: Ülkemizde bu yıl Onur Yürüyüşü’nün ikincisi yapıldı. Bundan da biraz bahsedelim mi?

COŞGUN: Bu yıl ikincisi düzenlendi ve annem yürüyüşte en önde yer aldı. Bu yürüyüşe ebeveyn olarak katılan tek kişi annemdi. Annemin yanımda olması, benim için çok gurur verici oldu. Yine olsa en önde yürüyüp pankart açarım. Yürüyüşe LGBTI bireyler yanında, destekçi olarak gelenler vardı. Güney’den gelen destekçiler de vardı. Herkesin çıkıp kendini anlatması gerektiğine inanıyorum.

İşe almadılar…

SORU: İş hayatında zorluklarla karşılaştın mı? Bazen taciz, mobing olayları yaşandığını duyuyoruz. Hiç böyle bir şeyle karşılaştın mı veya etrafında karşılaşanlar var mı?

COŞGUN: İş yerinde tacize uğramadım ancak birkaç iş başvurusu yaptığım yerlerde aldığım tepki şu oldu; “Kimlikteki ismim ve görünüşüm farklı olduğu için kıyafetimin de ismime göre olması gerektiğini” söylediler. Onlara, ‘ben bu ismi kullanıyorum ve böyleyim’ dedim. Ancak kabul etmediler. Şu an arkadaşımın şirketinde çalışıyorum.

Kitap yazıyor…

SORU: Hobilerin var mı?

COŞGUN: Kitap yazıyorum. Kitabımı bitirme aşamasındayım. Kitapta kendi hayatımdan bahsediyorum. Bir yerde insanlara sesleniyorum. Onların da bu zorlukları yaşamamaları için bir an önce kendilerine gelmeleri yönünde mesajlar var.

Evlenme hayali var

SORU: Şu anda birlikte olduğun biri var mı? Bir evlilik kurma, gelecek hayalin var mı?

COŞGUN: Beni gerçekten kabul edebilecek, sevebilecek, bu süreçte yanımda olabilecek birine ihtiyacım var. Bunun ilerleyen zamanlarda olabileceğini düşünüyorum. Kimseyi beni sev diye zorlamıyorum. Birinin elini tutmaya ihtiyacım var. İleride süreci tamamladıktan sonra evimi, arabamı alırsam evlenmeyi de düşünüyorum. Çocuk sahibi de olmayı istiyorum.

SORU: Zaman zaman isyan edip yurtdışına gitmek istediğin dönemler oldu mu?

COŞGUN: Evet oldu. LGBTI bireylerin gerçekten kabul gördüğü ülkelere kaçmak istediğim zamanlar oldu. İnsanların bana dışlanmış gözle bakmalarından rahatsız olduğum zamanlar da vardı ama kaçmadım. Daha çok kendi ayaklarımın üstünde durdum ve daha çok kendimi gösterdim. Kimseden korkum yok.

“Korkmayın, konuşun”

SORU: Saklananlar, kendini gizleyenler, kendinde değişim hissedenler, cinsel yönlerini yeni yeni keşfedenler için ne gibi mesajlar vermek istersin?

COŞGUN: Çıksınlar ve artık bir şekilde kendilerini ifade etsinler. İnsanlar konuşarak anlaşır. Anne ve babasına bir şekilde söylesin. Belki çekindikleri şeyler olabilir. Anne veya babası hasta olduğu için bunu saklayanlar olabilir. Ancak ailesinin bir sorunu yoksa çıkıp konuşmaktan korkmasınlar. Babam çok katı bir yapıya sahiptir. Ben durumumu söyledikten sonra ise ekmeğin içi gibi oldu. Korkmasınlar, söylesinler. Sonuçta kendi hayatlardır. Hayata bir kez geliriz, bir kez yaşarız ve istediğimiz gibi yaşamalıyız. Ölüp gittikten sonra bir anlamı kalmayacak. Geride kıyafetlerimiz ve fotoğraflarımız kalacak. O yüzden bir an önce kendilerini ortaya çıkarsınlar. Lezbiyense lezbiyenim, gay ise gayim desinler. Toplumda biraz dışlanabilirler ama toplumun da ileriki zamanlarda bizi kabul edeceğine inanıyorum.

Kıbrıs

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.