1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. “BU BEBEKTE CANLI DOĞUM BULGUSU YOK”
“BU BEBEKTE CANLI DOĞUM BULGUSU YOK”

“BU BEBEKTE CANLI DOĞUM BULGUSU YOK”

“Bu bebekte canlı doğum bulgusu yok”

A+A-

“Yasadışı kürtaj” davasının dünkü oturumunda, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz, iddia makamının sorularını yanıtlamaya devam etti

Elmas TOKAY

Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Ada Hospital’da bazı hamileliklerin yasa dışı olarak sonlandırılmasıyla ilgili davada, savunma makamının tanıklarından Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz, 34 haftalık bebekte canlı doğum bulgusunun olmadığını savundu.

Halk arasında “Kürtaj davası” adıyla da bilinen, 6 sanıklı davaya dün devam edilirken, iddia makamı, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Coşkun Yorulmaz’ı sorgulamaya devam etti.

Yorulmaz, davaya konu olan 34-36 haftalık bebekle ilgili önemli konulara dikkat çekti. “Ölü doğum gösteren çok fazla bulgu var ama canlı doğum gösteren bulgu yok. Otopsi yapan adli tıp uzmanlarının yazılı raporları sonucu ben bulguya vardım. Akciğer kenarları çok önemlidir. Keskin olması hava almadığını gösterir. Yüzme testi, yani suda batıp batmama testi tartışmalı bir yöntemdir. Çürümüş cesette tam kesin söylenemez ancak, bir tane bile canlı doğum bulgusu bulamadım. Eğer bebek canlıysa, ağlıyorsa ve pembe ise nasıl akciğerler bu şekildedir. İnsanın aklına görgü tanığının gördüğü bebekle bu bebek başka bir bebek mi düşüncesi geliyor” dedi.

Doktor mutlaka kayıt tutmalı

Fatma Şenol’un başkanlığında Yargıç Murat Soytaç ve Yargıç Seren Bensen’den oluşan Girne Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin baktığı davada dün 34 haftalık bebeğin görüntüleri mahkeme salonunda gösterildi. İddia makamı adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Erdinç Akyener’in sorusu üzerine, bir doktorun etik olarak kayıt tutması gerektiğini belirten Yorulmaz, hasta kayıtlarının muhakkak tutulması ve saklanması gerektiğini söyledi. Savcı Akyener, “Profofolün ölü bebeğe geçtiğini bilim adamı olarak ilk kez siz mi buldunuz” diye sorması üzerine, tanık Yorulmaz, “Bebek öldükten sonra hemen anneyle bağlantı kopmaz, bu nedenle de bebek öldükten sonra 3 sentezi karşılaştırdım. Karşılaştırdıktan sonra sadece profofol değil anneden bebeğe herhangi bir madde de geçer, sadece profofol geçmez” dedi.

“Adli tıp alanında bilir kişiyim”

Kıdemli Savcı Akyener, “Bilir kişi olmadığınız bir konuda, bilir kişi olarak yorum yapmaya geldiniz” demesi üzerine, tanık Yorulmaz, “Adli tıp alanındaki her dalda bilir kişiyim” dedi.

Akyener, daha önce mahkemede şahadet veren adli tıp uzmanlarının bulgularına işaret etmesi üzerine, Prof Dr. Yorulmaz, “Benden önce şahadet veren adli tıp uzmanlarından daha çok bilgiliyim ve onlardan daha çok şey biliyorum” şeklinde yanıt verdi.

“Profofol ne zaman verildi bilemeyiz”

Savcı Akyener, tanık Profesör Yorulmaz’a verdiği yanıtlar nedeniyle önyargılı olduğunu iddia etmesi üzerine Yorulmaz, “Ben önyargılı konuşmuyorum uluslararası yayınlarda yaptığım incelemeler sonucu bu kanıya vardım. Ölü doğum konusunda akciğere yapılan her türlü test tartışılabilir ancak, kenarlı keskin olan akciğer asla tartışılamaz” şekilde yanıt verdi.

Yorulmaz, otopside bir eksik olduğunu söyleyerek, “Profofol böbrek ve karaciğer karışımı bir parçada bulundu. Ne kadar miktar olduğu tespit edilemediği bu nedenle profofol maddesi bir hafta önce mi, zehirlemek maksadıyla mı verildi bilemeyiz. Bu otopside belirtilmedi” dedi.

Yorulmaz’ın bu yanıtı üzerine Savcı Akyener, “İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda, kimyager, adli tıp uzmanı, patalog inceleme yaptı ve bu bebeğin ölü doğum olduğuna kanaat getiremedi, siz buna tek başınıza nasıl kanaat getirdiniz?” diye sordu.

Yorulmaz da “Onlar uzman, ben profesörüm. Ben anabilim dalı uzmanıyım. Onlar yorum yapamaz, ben yaparım” şeklinde cevap verdi.

Savcı, “Size göre bu bebek anne karnında nereden öldü” diye sordu. Yorulmaz, “Bu bebek her türlü şeyden ölmüş olabilir. Bu bebek gelişme geriliği olan bir bebektir. Bebek 34 ile 36 hafta arasıdır dış gelişimi ve kilosu diğerleriyle eşit, ancak tüm organ boyutlarına bakıldığında normal gelişimde olan bir bebeğin organlarının yarısı kadar olduğu adli tıp raporunda yazıldı. Bundan da gelişme geriliği olan bir bebek olduğunu görüyoruz” dedi.

“Öldü doğum olduğu ortada”

Savcı Akyener,  “Bilimsel veri deney yöntemiyle ya da bir materyalin yorumlanmasıyla yapılır. Bir materyal yok ve müdafaanın bu şekilde görüşü var diye siz bunları kabul ettirmeye çalışıyorsunuz” şekildeki iddiası üzerine Yorulmaz da “Ben tribünlere oynamıyorum. Sizi en doğru şekilde bilgilendirmeye çalışıyorum” diye savcının iddiasını kabul etmedi. 34 haftalık bebeğin fotoğraflarına bakan Yorulmaz, “Bu bebeğin kafatası ve kubbe kemikleri iç içe geçmiş durumdadır. Hiç bir kuşkum yok ölü doğum oldu. KKTC’deki Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz bunu yazmadı çünkü Adli Tıp Kurumu'nun yazmasını istedi” dedi.

Kısa zamanda bu şekilde enjekte olmaz

Kıdemli Savcı Akyener’in göbek bağıyla ilgili sorusu üzerine Yorulmaz, göbek bağına enjekte edilen iğne izi görmedim. Zaten bebeği kucağınızdayken göbek bağına, iğne enjekte etmek kolay değildir. Göbek bağı kaygan bir şeydir. Öldürecek kadar göbek kordonuna iğne ile enjekte etmek zor. Sizin şahidiniz, ‘Doktor eline aldı, göbeğine saldı’ şekildeki söylemi çok zor. Kısa sürede bu şekilde iğne yapılması neredeyse imkansız” diye yanıt verdi.

Kıbrıs

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.