1. HABERLER

  2. YAŞAM

  3. SURİYELİ MÜLTECİ: "45 DAKİKA ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERDİM..."
SURİYELİ MÜLTECİ: "45 DAKİKA ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERDİM..."

SURİYELİ MÜLTECİ: "45 DAKİKA ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERDİM..."

Suriyeli mülteci: "45 dakika ölüm kalım mücadelesi verdim..."

A+A-

Akdeniz’de yaşanana mülteci krizi artarak devam ediyor. Özellikle Yunanistan ve İtalya kıyılarında yaşanan mülteci akını artarak devam ederken, yerel otoriteler sorunla mücadele etmede zorluk yaşıyor. Independent Gazetesi’ne konuşan ve isminin gizlenmesini isteyen bir Suriyeli mülteci kaçış hikâyesini anlatı. Mülteci, Midilli adası yakınlarında batan botun yardımına gelen Yunan polisinin yavaş davrandığını ve denizde 45 dakika boyunca ölüm kalım savaşı verdiğini söyledi.

Haberlerde her gün izliyoruz; “Akdeniz’de bot battı, şu kadar kayıp, şu kadar ölü”...

Daha bugün bile Akdeniz’de İtalya’nın Lempadusa Adasının açıklarından batan bir teknede 40 mültecinin öldüğü yazıyordu…

Bu acı haberler özellikle 2014 yılında Suriye’deki iç savaşın daha da şiddetlenmesi sonucu çok daha artmış durumda.

Gerek Suriye’deki iç savaştan, gerekse diğer problemli ülkelerden kaçıp Avrupa’ya gitmeye çalışan bu insanların en çok kullandıkları göç yollarından birisi de Türkiye üzerinden Yunan adalarına gitmeye çalışmak.

İşte bu artış, özellikle son 6 aydır Yunan Adalarında tam bir trajediye dönmüş durumda.

Bir yandan ekonomik krizle mücadele etmeye çalışan bir yandan da mülteci kriziyle uğraşan Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın adalarında kelimenin tam anlamıyla kriz yaşanıyor.

İzmir’de 100 Suriyeli parklarda yaşıyor…

Öte yandan sadece İzmir’de yaklaşık 100 bin Suriyeli göçmenin toplandığı ve Yunan adalarına geçmek için beklediği bildiriliyor. Bu rakamın diğer illeri de katılınca çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Kentte Suriyelilerin parklarda yattığı ve sık sık yerel halkla sorunlar yaşadığı da gelen bilgiler arasında.

Hafta sonu İngiltere’de yayınlanan Independent Gazetesi’ne konuşan Suriyeli mültecilerden birisi, bu yol üzerinde yaşanan insanlık dramını açıkça anlatmış.

Gazetenin muhabirlerinden Lizzie Dearden’a yaşadığı korku dolu umuda yolculuğu anlatan ve isim vermekten kaçınan bu Suriyeli mülteci, İzmir’den 40 kişilik bir bota 54 kişi sığışıp Yunanistan’ın Midilli Adasına geçerken nasıl botlarının battığını ve Yunan sahil güvenliğinin kendilerini kurtarmadan önce denizin ortasında nasıl can pazarı yaşadıklarını bütün çıplaklığıyla anlatmış.

İzmir sokaklarının mültecileri adalara geçirmek için bekleyen kaçakçılarla dolu olduğunu anlatan Suriyeli Mülteci “onların tek derdi sizin paranız. Ölesiniz umurlarında bile olmaz” diye konuşuyor.

“Almanya’ya gitmeyi hayal ettim”

Suriyeli Mülteci kaçış hikâyesini şöyle anlatıyor…

“Babam daha evvel 8 yıl boyunca Almanya’da yaşadı. Bize her zaman oranın ne güzel bir ülke olduğundan, insanların ve hükümetlerin ne kadar sayılı olduğu söylerdi. Öte yandan savaştan kaçan ve Almanya’ya varabilen arkadaşlarımızdan oranın ne kadar yaşanabilir bir yer olduğunu eğer bir işiniz olur ve Almancayı öğrenirseniz rahat bir hayat sürmek olası diye hep duyardık.

Bu yüzden savaş başlayınca Almanya’ya gitme hayalleri kurdum. Ama normal yollardan gitmemiz mümkün değildi zira 4 yıllık iç savaştan sonra bu yolculuk için kimse size gerekli belgeleri veremez. Öte yandan ülkemin yurt dışı elçiliklerinin tümü de kapalı.

Dünyanın bizim liderimizden hoşlanmaması bizim suçumuz değil. Biz zaten anti demokratik bir ülkede yaşadığımızı biliyorduk. Eğer politika konuşursanız hapse gireceğimizi biliyorduk. Dolayısıyla ben de ayrılmayı seçtim ve bu kararımı aileme söylediğim zaman annem babam tam üç gün ağladı.

Babam ‘sana yardım edemem oğlum. Hiç param yok, sana bu yolculuk için para veremem. Denizi geçerken ölebilirsin ama bu senin kararın. Artık 34 yaşındasın, kendi kararlarını kendin verebilirsin.  Senin için sadece dua edebilirim o kadar’ dedi.”

“İzmir sokakları kaçakçı dolu”

“Türkiye’ye geçip İzmir’e gittim. İzmir’in sokakları kaçakçı dolmuş durumdadır. Sizin Suriyeli olduğunuzu anlayıp hemen yanınıza gelip ‘iyi bir teknem var. Siz 30 dakikada Yunan adasındaki plajlara hiçbir problem olmadan geçirebiliriz’ diyorlar. Bunun doğru olmadığın biliyorsunuz ama adamlar mafya. Yapacak bir şey olmuyor, bu adamların silahları var ve katil olduklarını biliyorsunuz.

Benim yaptığım yolculuğun fiyatı 1.125 Amerikan dolarıydı. Bu parayı İzmir’de bir sigorta şirketine götürüyorsunuz ve o da size gizli bir numara veriyor. Bu numarayı sizi karşı kıyıya taşıyacak olan tekneye binerken kaçakçıya veriyorsunuz. Kaçakçı işten sonra bu numarayı şirkete götürüp parasını alıyor. Yolculuktan önce bizi bir otele yolladılar. Orada 4 gün bekledik. Yolculuk zamanı geldiğinde ise sadece 30 dakika önce haber edildik. Kaçakçı bize gelip telefonlarımızı kapatmamızı ve sadece ufak bir çanta almamızı söyledi. Diğer bütün eşyalarımızı bırakmak zorunda kaldık. Sonra hepimizi siyah camlı 12 kişilik bir dolmuşa tıkıştırıp yola çıkardılar. Dolmuşun camlarının siyah olmasının sebebi içerisinin görünmemesi için. Tamamen dolu olan dolmuş içinde tam 2.5 saat tek ayak üzerinde botun bizi alacağı yere yolculuk ettik. Sonra otobanın kenarında indirildik ve 1.5 saat boyunca ormandan deniz sahiline doğru yürüdük. Sonunda bota vardığımızda ise 40 kişilik bota 54 kişi binip denize açıldık.”

“Yunan Polisi ağır davrandı”

“Yaklaşık 1 saat boyunca çok yavaş bir şekilde denizde yol aldık. Sonra bizi başka bir bot gördü ve yaklaşmaya başladı. Bottakiler bunun polis olduğunu ve eğer yakalanırsak Türkiye’ye geri döndürüleceğimizi söyledi. Polisler bota yaklaştı ve durmamızı söyledi ama biz durmadık. Yunanca bağırıyorlar ama biz dediklerini anlamıyorduk.  Sonra bottaki çocukları kucağımıza alıp ‘çocuklar var bir şey yapmayın’ diye bağırdık. Yaşanan panik sonucunda o an bot parçalanmaya başladı ve hepimizi suya düştük. Tam 45 dakika boyunca denizin içinde mücadele ettik ancak Yunan polisi bizi kurtarmada yavaş davrandı. Denizin içinde yaşadığım anları 200 yaşına kadar yaşasam hiç unutamam. Çocuk ve kadınların çığlıkları, yüzme bilmeyenlerin hayata tutunma çabaları… Hayatımda ilk kez öleceğimi düşündüm. En sonunda bizi alıp sahile çıkardılar. Ancak neden böyle yaptılar bilmiyorum. Bize yardım edeceklerse kolay yoldan yardım etsinler, zor yoldan değil.

Şimdi artık Avrupa’dayım (Midilli Adası). Burada sadece iyi insanlar görüyorum. Biz de iyi insanlarız. Biz de bu insanlara iyi insanlar olduğumuzu göstermek istiyoruz. Bu insanlara iyi insanlar olduğumuzu ispatlamak istiyoruz. Suriye’deki 4 yıllık savaşın sorumlusu biz değiliz.”

İngiltere Eski Dışişleri Bakanı Milidand: “AB dünyaya kötü bir örnek veriyor”

Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC)’nin kayıtlara göre Yunanistan’ın Midilli Adasına günde ortalama 1000 mülteci geliyor. Yine resmi kayıtlara göre bunların yarıdan fazlası Suriye’deki iç savaştan kaçanlar.

IRC’nin son yayımladığı rapora göre, özelikle Yunan adalarında kurulan ‘transit mülteci’ kamplarından durumun çok vahim olduğu ve küçük ada otoritelerinin bu durumla baş etmesinin imkânsız olduğu vurgulanıyor.

Raporda bu kamplara çok acil temel gıda, sağlık ve su yardımının yapılması çağrısı da yapılıyor.

Gazeteye konuşan İngiltere Eski Dışişleri Bakanı ve IRC Yönetim Kurulu Başkanı David Miliband ise Midilli Adasında sağlık sorunlarının baş gösterdiğini söyleyerek bu duruma acil müdahale çağrısı yaptı.

Miliband “AB ülkelerinin bu konularla ilgilenmekten kaçınmasından üzerine biz IRC olarak Midilli Adasına kendi görevlilerimizi gönderdik. Bizim amacımız dünya üzerindeki fakir ve sorunlu ülkelerin problemlerinden dolayı acılar çeken insanlara yardım etmek. Bir sivil toplum örgütü olarak Ab ülkelerinin yapması gereken şeyi biz yapıyoruz.  Bu da AB’nin dünyaya örnek bir başka davranışı oluyor; tabii ki kötü bir örnek.”

Kıbrıs Postası / The Independent

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.