1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. ÜNİVERSİTE Mİ? TİCARETHANE Mİ?
ÜNİVERSİTE Mİ? TİCARETHANE Mİ?

ÜNİVERSİTE Mİ? TİCARETHANE Mİ?

Söylenenler çok da doğru değil!

A+A-

Eğitim Uzmanı Salih Sarpten, boş kalan KKTC kontenjanlarının nedeninin nitelikli eğitimin göz ardı edilmesinin yanında, üniversitelerin rant kapısı olarak görülmesi ve nitelikli öğrenci yerine para getiren müşteri aranması olduğunu vurguladı

Özlem ÇİMENDAL

Eğitim Uzmanı Salih Sarpten, KKTC’de yükseköğretimde yıllar içerisinde öğrenci sayısının niceliksel olarak arttığının görülmesine rağmen, artışın detaylı incelendiğinde bunun sanal olduğunun görüldüğüne dikkat çekti.

 

“Her yıl daha çok öğrenci alıyoruz söylemleri çok da doğru değil”

KKTC üniversitelerinde gerek ön lisan gerek lisans kontenjanlarının yarıya yakınının doldurulduğundan bahseden Sarpten, “Her yıl daha çok öğrenci alıyoruz söylemleri çok da doğru değil. Çünkü bizim ülkemizde her yıl üniversite sayımız ile birlikte kontenjan sayımız da artıyor. Bu artış oranında öğrenciler bizim üniversiteleri tercih etmiyor” dedi.

 

“Birkaç üniversitede sıfır çeken kontenjan var”

2017-2018 eğitim yılında sıfır çeken kontenjanların olduğunun da altını çizen Sarpten, “ÖSYM yolu ile hiç öğrenci almayan programlar var hem de birkaç üniversitede birden. YÖK Başkanı’nın da açıkladığı gibi KKTC üniversitelerinin bunu ciddi şekilde düşünmesi lazım. Bunun nedeni aslında öğrenci sayısı, öğretim görevlisi sayısı ve bina sayısı ile büyüme politikalarından vazgeçilmeyişidir” şeklinde konuştu.

 

“Kaliteli öğrenci sorunlarını gördüğü KKTC’yi tercih etmiyor”

Kaliteli ve üst düzey öğrencilerin ülkedeki yükseköğrenim sorunlarını görerek KKTC üniversitelerini tercih etmediğini dile getiren Sarpten, “Bu noktada üniversitelerin tercih edilebilirliğini artırmak lazım. Açıkçası herkes tarafından bilinen, açık ve anlaşılır yükseköğrenim politikasına ihtiyaç var. Öğrenci olsun da kim olursa olsun anlayışını terk etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

 

“Afrika ülkelerinden gelen öğrenciler sosyal yaşamda sıkıntı yaratıyor”

Üçüncü ülke öğrencileri olan Kuzey Afrika, Orta Asya ve Arap ülkelerinden gelen öğrencilerin özellikle de Afrika ülkelerinden gelen öğrencilerin diğer öğrencilerle, iş piyasasıyla, sosyal yaşamla ciddi sıkıntılar yaşadığının da altını çizen Sarpten, “Bu sıkıntılar tabii üst düzey öğrencilere de yansıyor ve onlar da bu tür ortamların olduğu ve sosyal yaşamın çarpıklaştığı üniversiteleri tercih etmiyorlar. Kaldı ki bizim üniversitelerimiz AB programlarının da dışında öğrenci değişim programlarına dahil olamıyorlar” dedi.

 

“Türeyen öğrenci simsarları da ciddi tehlike”

Öğrenci simsarlarının türediğine de dikkat çeken Sarpten, bu öğrencilerin pasif öğrenci statüsünde olup, sadece okula kayıt yaparak okul yaşamının içerisinde yer almayarak, sosyal yaşamın içerisinde türemesinin de oldukça önemli olduğunu ve bu simsarlığın bu olumsuzlukları gün geçtikçe arttırdığını savundu.

 

“ÖSYM tarafından yerleştirilen ile sistem dışı gelenler arasında fark var”

Türkiye’den ÖSYM tarafından yerleştirilen öğrenciler ile bu sistemin dışında gelen öğrenciler arasında ciddi fark olduğuna işaret eden Sarpten, “YÖK belli bir sistem oluşturarak başarı sıralaması getirdi. Tıp okumak istiyorsanız ilk 40 binin içerisinde olmanız gerek, hukuk ilk 150 binin, eğitim fakültesinde ise ilk 250 binin içinde olmanız şart koşuluyor.  Oysa bizim üniversitelerimiz bunu hiç dikkate almadı. Bizim fakültelerimiz bu başarı sıralamasına girmek için ne yaptılar sorusunun cevabı yok. Tercih meselesinde de geride kaldılar” ifadelerini kullandı.

 

“Artık yükseköğretim bir sektör, ekonomik kapı olarak görülmemeli”

Artık ülkedeki eğitimin ve yükseköğretimin bir sektör olarak görmekten vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Sarpten, “Bunu ekonomik kapı olarak görmekten vazgeçmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

 

“KKTC’de okuyan bir öğrenciyle bile konuşmaları yetiyor”

Sarpten, “Ülkemize YÖK aracılığı ile gelen öğrenciler bir koşul ile geliyorlar. Diğer öğrencilerin bir koşulu yok. Bizim üniversitelerin de koşulları yok. ÖSYM ile gelen öğrenciler araştırmalarını yapıyorlar. İyi bir bölüme gideyim kaygısı ile hareket ediyorlar ve buradaki sosyal yaşamı da araştırıyorlar. Bir öğrenci ile bile konuşmaları yetiyor. Çok da derinlemesine araştırma yapmalarına gerek kalmıyor” diye konuştu. 

 

“Öğrenci takip sistemi yok”

Ülke üniversitelerinde öğrenci takip sistemi olmadığına da dikkat çeken Sarpten, KKTC üniversitelerinden mezun olan öğrencilerin nerede olduğu, yaşamlarını nasıl sürdürdüğü, nerelerde çalıştıklarının ise bilinmediğini vurguladı.

 

Üniversiteler duvara tosladı

Sarpten, “Üniversitelerimizin uluslararası akreditasyonlarını sağlaması gerekirken, çağdaş üniversite eğitimlerinden çok uzaktayız. Bu sayı her geçen gün biraz daha gerileyecektir. Kim olursan ol yine de gel politikası artık duvara toslamak üzeredir. Ben sadece sayıya bakarım rant kapısı olarak görürüm mantığı ülke üniversitelerinin her geçen yıl kontenjanlarının biraz daha boş kalmasına neden olacaktır. Sürekli açılan yeni üniversiteler ile kalite artmıyor aksine sanal bir artış gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.

 

“Acilen yükseköğretim politikasına ihtiyaç var”

Ülkede yükseköğretim politikasına ihtiyaç olduğunun altını çizen Sarpten, üniversitelerin başarı sıralaması içerisinde yer alma, nitelikli öğretim elemanları getirtebilme, kayıt altına aldıkları öğrencileri sosyal yaşama entegre edebilecek yetenekleri de elde etmeleri gerektiğini savunurken, aynı zamanda da üniversitelerin toplum içerisindeki sorunlara da bilimsel anlamada yapacakları araştırmalarla katkı koyması gerektiğini kaydetti.

Yeni Bakış

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.