Gazeteci-yazar Hasan Kahvecioğlu, mülkiyet konusun adaletli biçimde sonlandırılması koşuluyla ilgili yanlış yapıldığını ifade ederek, görüşmelerle ilgili oluşturulan umutlanan havanın etkilendiğini vurguladı.

AB İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla bireysel mülkiyet hakkının daima saygı göreceğinin altını çizen Kahvecioğlu, Rumların kuzeyde kalan mallarıyla ilgili Teknik Komiteler aracılığıyla bilgi sahibi olduğunu kaydetti.

ADA TV’de Cansu Örmeci’nin sunduğu Öğlen Ajansı programına konuk olan gazeteci-yazar Hasan Kahvecioğlu, çözüm sürecinde Kıbrıslı Türklerin haklarının savunulmasıyla ilgili formül üretilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.”

“MÜLKİYET KONUSU, UMUTLANAN HAVANIN ETKİLENMESİNE YOL AÇTI”

Rum basınının mülkiyet konusunu öne sürmekle Kıbrıs Türk toplumunda kargaşa yarattığını ifade eden Kahvecioğlu, mülkiyet konusunun şeffaflığıyla ilgili şunları söyledi:

“Mülkiyet konusun, adaletli biçimde sonlandırılması koşuluyla ilgili yanlış yapıldı. Bugüne kadar ki görüşmelerin hiçbirisinde şeffaf bir biçimde, her paragraf ve her ilke kamuoyunda tartışılmış değil. Bu konuda da ilginç durum sergiliyoruz.

Rum gazeteleri bir şey yazıyor ama ertesi gün kapışmaya başlıyoruz. Özellikle mülkiyet konusunda işin başlamış olması, görüşmelerle ilgili oluşturulan umutlanan havanın da etkilenmesine yol açtı. Bence herhalde bu mülkiyet konusu biraz daha bir şeyler yaptıktan sonra görüşülseydi daha yerinde olurdu. Mülkiyette bize ne vereceksiniz konuşalım talebiyle Rum tarafı çok bastırıyor. Rum tarafı gerçekten mülkiyet konusunu öne sürmekle birbirimize düşürdü. Kamuoyunda çözüme karşı soğukluk ve tereddüt oluşması için düğmeye birileri tarafından basılmış gibi oldu.“

“BİREYSEL MÜLKİYET HAKKINI TANIMAK ZORUNDAYIZ”

Bireysel mülkiyet hakkının tanınması gerektiğine vurgu yapan Kahvecioğlu, şunları kaydetti:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitme hakkı olan bir Kıbrıslı Türk’e ya da Rum’a diyorsunuz ki ben senin malını alacağım fakat ben senin devletinle anlaşıyorum. Fakat biz bütün Rum mallarını devletleştirdik. Fakat fotoğrafın böyle olmadığı anlaşıldı. Türkiye tazminat ödedi ve bundan dolayı iade alacağına dair kararlar verdi. Mülk edinmeyi ve Kıbrıs’ın kuzeyinde yabancıların yerleşmesini engellemiş oldular. İnsanların mülkiyet hakkını gasp etmek mümkün değildir. Bireysel mülkiyet hakkını tanımak zorundayız.”

“BİREYSEL MÜLKİYET HAKKI DAİMA SAYGI GÖRECEKTİR”

Limasol’un dünya şehri olduğunu belirten Kahvecioğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarıyla bireysel mülkiyet hakkının daima saygı göreceğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Limasol dünya şehridir. İçindeki malın değerini hayal bile edemezsiniz. Kıbrıslı Türklerin de o değerli yerlerde malları mülkleri vardır ve aynı haklara sahip olacaklardır. İçindeki insanın hakları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında teyit edildi bu kararın dışına çıkamazsınız. Profesyonel katkılarla tek prensiple hareket edilecektir. Bireysel mülkiyet hakkı daima saygı görecektir.”

“RUM KESİMİNDE BİLGİLER KAMUSAL VE AÇIKTIR”

Mülkiyet konusuyla ilgili kuzeyde kalan mallarla ilgili bilgilerin Rum Teknik Komitesi’nde olduğunu belirten Kahvecioğlu, birincil hukukun olması gereğiyle ilgili şunları söyledi:

“Kıbrıslı Türklerin güneye gideceği noktasında belirli bir şey yok. Güneydekiler kuzeyde bıraktığı malları biliyorlar. Kuzeyde Rumların bıraktığı mallara koçan verdiler. Güneyde böyle bir işlem yapılmadı. Güneyde Türkün malı dendi ve korundu. Teknik komitelerde bilgiler var.

Rumlarda bilgiler kamusal ve açıktır. Rakamlar dışında davrandığımızda iyiydik. Yaptığımız bütün işlemler mahkemeye kapalı olsun. Rum tarafıyla aramızdaki en büyük sıkıntılardan bir tanesi olacak. Mülkiyet komitesiyle 3 aşağı 5 yukarı anlaştık. Fakat insanlar takas konusunda anlaştıktan sonra sorun çıkması halinde Avrupa İnsan Mahkemesi’ne gidilmesini istiyoruz. Birincil hukuk olsun dediğimiz bu.”

“1974’TEN ÖNCE MÜLKİYET SORUNU YOKTU”

1974’ten önce mülkiyet sorunu olmadığına işaret eden Kahvecioğlu, çözüm sürecinde Kıbrıslı Türklerin haklarıyla ilgili formül üretilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kahvecioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İç hukuk yollarının tüketilmesiyle ilgili Avrupa İnsan Mahkemesi’ne göre hiçbir zaman hukuksuz bir düzeni kimse savunamaz. 1974’ten önce Rum toplumu ile kavgalıydık fakat mülkiyet sorunu yoktu. Demek ki biz 1974’te, sorunumuzun üzerine bir sorun daha ilave eden savaş yaşadık. Fakat Kıbrıs Türk toplumu da 1974’ten önce haklarından mahrum bırakıldı. O zaman Kıbrıslı Türklere hak konusunda formül üretmemiz gerekiyor.”

Star Kıbrıs