1. HABERLER

  2. KIBRIS

  3. KADIN aşağılanıyor dövülüyor öldürülüyor
KADIN aşağılanıyor dövülüyor öldürülüyor

KADIN aşağılanıyor dövülüyor öldürülüyor

Kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. KKTC’de son 1 yılda 5 kadın cinayete kurban gitti yüzlercesi ise devlet kurumlarına şiddet ihbarında bulundu.

A+A-

7 YILDA 10 KADIN CİNAYETİ: KKTC’de 2011-2016 yılları arasında 5 kadın, cinayete kurban gitti. 1 kadın eşinin fiziki şiddetinden kaçmak isterken evinin balkonundan düşerek canından oldu. 2017 yılında ise cinayete kurban giden kadın sayısı 5

281 KADIN POLİSE BAŞVURDU: Şiddet Bildirim Formu ile Polis Genel Müdürlüğü ve  Sosyal Hizmetler Dairesi’ne 2017 yılı içerisinde şiddet gördüğünü bildiren kadın sayısı 281. Aynı sürede 16 kadın da Sosyal Hizmetler Dairesi’nin “ALO 183 İhbar Hattı”na şiddet ihbarında bulundu

DAYANIŞMA EVİ’NDE 5 KADIN 3 ÇOCUK: Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) bünyesinde sığınma evi olarak işlev gören “Kadın Dayanışma Evi”ne bugüne kadar 26 kadın 24 çocuk sığındı.  “Kadın Dayanışma Evi”nde şuanda şiddet mağduru 5 kadın ve 3 çocuk var

“İHBARLAR CİDDİYE ALINMALI”: Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı: Şiddet yadsınamayacak kadar gerçek ve gittikçe artan bir sorun. Ortaya bir suçun mağduriyetin çıkmasını önlemek devletin ve polisin görevidir. Kadın ‘tehdit altındayım’ diyorsa ciddiye alınması gereklidir

“TOCED DERHAL FİİLİYATA GEÇİRİLMELİ”: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler: Şiddetin önlenmesi için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin (TOCED) derhal fiiliyata geçirilmesi gerekmektedir. Koalisyon ortakları bu konuda hassas.  Bizim burada olmamız zaten bunun güvencesidir

Duygu ALAN

KKTC’de sadece resmi makamların kayıtları dikkate alındığında bile rakamlar, kadına yönelik şiddet konusunda ne kadar aciz durumda olduğumuzu açıkça ve bir kez daha ortaya çıkıyor.

Yapılan araştırmalara göre, “ekonomik ve sosyal” nedenlerin yanı sıra “örf ve adetler”, “can korkusu”, “aile ve çevre baskısı” da kadına yönelik şiddetti örtbas ediyor.

Ülkemizde kadına yönelik şiddetin her geçen gün artmasına rağmen, hem şiddeti yaşayan kadın hem de şiddetin tanıkları o veya bu nedenlerle susuyor, susturuluyor.

Sadece dayak değil

Kadınların yaşamış oldukları şiddet, ülkemizde birçok kadın tarafından fiziksel şiddet olarak algılanıyor. Oysa şiddet sadece fiziksel değil, cinsel, ekonomik ve psikolojik unsurları da kapsıyor.

Tehdit ve baskı ile kişinin bir yerden başka bir yere zorla götürülmesi de şiddet kapsamına giriyor.

Çocuklar da şiddetin mağduru

Aile içi şiddet olaylarının tek mağduru kadınlar değil, şiddetin hakim olduğu ailelerde çocuklar da mağdur.

Ev içerisinde yaşanan şiddet olaylarına tanık olan çocuklar, zaman içerisinde psikolojik sorunlar yaşıyor, bazı çocuklar küçük yaşta şiddeti öğreniyor ve ileri yaşlarda kendisi de hayatındaki kişilere şiddet uyguluyor.

Küçük yaşta şiddete tanık olan ve aile içi şiddetin yaşandığı bir evde büyüyen bazı çocuklar ise ergenlik dönemlerinde hayatını etkileyecek çok ciddi suçlara da karışabiliyor.

10 kadın öldürüldü

KKTC’de 2011-2016 yılları arasında 5 kadın, cinayete kurban gitti. 1 kadın eşinin fiziki şiddetinden kaçmak isterken evinin balkonundan düşerek canından oldu. 2017 yılında ise 5 kadın öldürüldü. İstatistiklere göre, ülkede yüzlerce kadının şiddete maruz kaldığı gözler önüne serilirken, gerçeğin perde arkasında yaşananlar bilinmiyor.

Yüzlerce kadın yardım istedi

Sosyal Hizmetler Dairesi’nden alınan bilgiye göre, Şiddet Bildirim Formu ile Polis Genel Müdürlüğü’nden Sosyal Hizmetler Dairesi’ne 2017 yılı içerisinde yansıyan şiddet sayısı 281.

2017 yılında Sosyal Hizmetler Dairesi’ne bağlı “ALO 183 İhbar Hattı”na ise 16 kadın şiddet ihbarı yaptı

Dayanışma Evi’nde 5 kadın 3 çocuk var

Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) bünyesinde sığınma evi olarak işlev gören “Kadın Dayanışma Evi”ne bugüne kadar 26 kadın 24 çocuk sığındı.  “Kadın Dayanışma Evi”nde şuanda şiddet mağduru 5 kadın, 3 çocuk var.

Genelde eş ve sevgili

Şiddete uğradığı gerekçesi ile devlete veya polise ihbarda bulunan kadınların çoğunun eşi veya eski eşi, erkek arkadaşı veya da nişanlısı tarafından şiddet gördüğünü ifade etti.

Babasından, oğlundan, kardeşinden şiddet gördüğünü söyleyerek ilgili kurumlardan yardım talebinde bulunan kadınlar da var.

Çeler: TOCED fiiliyata geçirilmelidir

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, şiddetin önlenmesi için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin derhal fiiliyata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

Zeki Çeler, “kadına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hem geldiğim gelenek olan Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) hem de 4’lü koalisyonun tüm paydaşları gereken önemi veriyor, vermeye de devam edecek bizim burada olmamız zaten bunun güvencesidir” diye konuştu.

“Bütçede daha az rakam yazması yapmayacağımız anlamına gelmez” diyen Çeler, Bakanlık olarak yılsonuna kadar Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ni (TOCED) hayata geçirmeyi hedeflediklerini söyleyen Çeler, “Her ne kadar TOCED bütçesi kalemi düşük görünse de Maliye Bakanlığı ile yapılan istişare sonucunda dairenin bütçesine fiilen hizmete girdikten sonra aktarma yapılacak” dedi.

Bakan Çeler, şunları kaydetti: “O daire içerisinden çıkacak projelerdir aslında doğrunun yapılmasını sağlayacak olan. Bir bakan bu konuda eğitimli değilse ancak ve ancak dışarıdan alacağı destek hizmet ile bir vizyon geliştirebilir. Evet, partimizin bir vizyonu var ve bunu gerçekleştiriyoruz ama partimizin vizyonunda da zaten TOCED vardı. TOCED’in projeleri bakanlığın projeleri olacaktır, biz onların yönlendirmesinde gerekli desteği vereceğiz.”

Esendağlı: Çok etkin bir tedbir alınmıyor

 

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, ülkede kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin yadsınamayacak kadar var olan ve gittikçe de derinleşen sorunlar olduğunu ancak diğer yandan hala daha ‘ülkemizde böyle şeyler olmaz şeklinde’ bir anlayışın da halen var olduğunun görüldüğünü kaydetti.

Mahkemelerin suçun önlendiği yer değil suçu cezalandıran pozisyonda olduğunu söyleyen Esendağlı, bu bağlamda polisin işlenmiş olan bir suç ile ilgili zanlıyı tespit edip hakkında yasal işlem yapma veya cezalandırılmasını sağlamak üzere konuyu yargıya intikal ettirme gibi bir görevi olduğunu söyledi.

Esendağlı, “ama polisin çok daha önemli bir görevi daha var ki o da ortaya bir suçun ve dolayısıyla mağduriyetin çıkmasını önlemek, engellemektir” dedi.

Bir kadının ‘tehdit altındayım’ diyerek polise başvurması halinde bunun ciddiye alınması gerektiğini ifade eden Esendağlı, “Tehdit bir suçtur, tehdidin içeriği başka bir suçun işlenmesini içerir ve özellikle cana, ve vücut bütünlüğüne yönelirse polisin gereken tedbiri alma görevi vardır. Ancak bu kişiler karıkoca ise barıştırılıyor, eğer ayrıldılarsa erkek uyarılıyor ve açıkçası çok etkin bir tedbir alınmıyor” dedi.

2015 yılında Aile Yasası’nda bir tadilat yapıldığını anlatan Esendağlı, yapılan yeni düzenleme ile artık mahkemenin polise doğrudan ‘Tehdit altındaki kişinin 24 saat fiili korumasını yapacaksın’ deme hak ve yetkisi olduğunu kaydetti.

Hasan Esendağlı, “Aile bireyleri ve duygusal ilişki bağlamında birlikteliği olan veya sona eren kişiler arası ortaya çıkması muhtemel şiddette yasal durum ve mahkemeye verilen yetki, koruyucu tedbirlerin alınmasını gerekli kılıyor. Bu tedbirler her zaman yüzde 100 sonuç doğurmuyor ama en azından yakın tehdit altında olan kişilerin korunmasının sağlanması açısından önemli” dedi.

“Şiddetin mağduru genelde kadınlar”

Yasalarda ‘Kadına yönelik şiddet’ diye ayrı bir tanımlama olmadığını belirten Hasan Esendağlı, “Yasalarda kadına yönelik şiddet tanımlaması yok ancak tanımlanabilir ve bununla ilgili özel bir tedbir de alınabilir. Çünkü şiddetin mağduru genelde kadınlar oluyor” dedi.

“Çocuk hakları ihmal edilmemelidir”

Aile içi şiddetin bir diğer mağdurunun ise çocuklar olduğunu ifade eden Esendağlı, “Ev içi şiddetin çok büyük mağdurları çocuklardır. Bu da çok iyi analiz edilmesi gereken bir sorun. Çocuklar hem fiili şiddet hem cinsel istismara uğruyor hem de eğitim, çalıştırılmama, korunma hakkı gibi diğer haklarının ihlali var. Bu konuda çok sıkı çalışılması gerekmektedir. Çocuk hakları ihmal edilmemelidir. Bu da çok büyük bir sorun olarak bizi bekler” diye konuştu.

Çocuk haklarının korunması noktasında devlete büyük görev düştüğünü anlatan Esendağlı şunları söyledi: “Gerek ev içi şiddetin, gerek çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda yapılabilecekler noktasında sıkıntılıyız. Çocukların belli evlerden, ailelerden ayrılması gerekliliği noktasında etkili bir servis yok. Bir şekilde devletin himayesinde bulunan bir çocuk 18 yaşından sonra devletin himayesinden çıkıyor. Oysa gerçekten sosyal bir devletsen çocuğa ailesi bakamıyor, şiddet taciz uyguluyorsa o çocuğun sorumluluğunu sen alacaksın ve o çocuğu hem kendisi hem de toplum için normal hayat sürecek bir pozisyona getirmek zorundasın. İş imkanı, barınma, sosyal hayata katılım gibi sorunları olmayacak. Öte yandan evet. Vatandaşlık bir hak. Ancak verdiğin sadece kimlik değil o kimlikle birlikte kişi artık senin tüm imkanlarından faydalanma hakkına sahiptir. Sen devlet olarak bu politikayı uyguluyorsun ama ortaya çıkabilecek sosyal sorunları giderebilecek gücün, hazırlığın, mekanizman yok. O halde neye göre vatandaşlık politikasını belirliyorsun. Bence bu noktada da biraz düşünmek gereklidir.”

“Şiddet dayaktan ibaret değil”

Hasan Esendağlı, şiddetin sadece dayaktan ibaret olmadığını belirtti.

Esendağlı, “Kadın yaşadığı evde o evdeki erkek kadar rahat ve huzurlu olamıyorsa şiddete uğruyor demektir. Sürekli olarak evde erkeğin egemenliği olduğu bir zihniyetle karşı karşıyaysa şiddet vardır. Eğer kadın o erkek kadar o evi benimseyemiyorsa, rahat değilse şiddete uğruyordur” dedi.

Sığınma evi konusuna da değinen Esendağlı, “Sığınma evi en azından bir dayanaktır. Barınma ihtiyacını çözer. Kadını şiddete uğradığı evde kalmak zorunda olmaktan kurtarır. Sığınma evlerinde gerekli güvenlik önlemlerinin sağlanması da olmazsa olmazdır” diye konuştu.

Havadis

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.