Paul Alexander, 70 yıldan fazla bir süredir demir akciğerler olarak tanımlanan metal bir kapsülün içinde yaşıyor. 

Paul Alexander, boynundan aşağısının felç olmasına neden olan çocuk felcine yakalandığında henüz altı yaşındaydı. Dallas’taki Parkland Hastanesi’ne kaldırıldı ve hayatının çoğunu geçirdiği demir akciğer makinesinin içinde mahsur kaldı.

Yine de Alexander, demir akciğerin onu yavaşlatmasına izin vermedi; yalnız yaşadı, aşık oldu, okyanusu ziyaret etti ve hatta kendini bir striptiz kulübünde bile buldu. Bu arada iki üniversite bitirmekle kalmadı; avukat olma hayalinin peşinden gitti ve hukuk fakültesinden mezun oldu.

Alexander, üniversitede okurken Claire adında bir kadınla tanıştı ve sonunda onunla nişanlandı. Ancak bu ilişki Alexander’ın durumundan dolayı Claire’ın ailesi tarafından pek de hoş karşılanmadı. Kadının annesi, kızının Alexander ile evlenmesini istemedi ve bir gün telefona kızının yerine çıkarak Alexander’a artık onu aramamasını söyledi.

Talihsiz adamın ilişkisi böylece son bulurken, ayrılık acısını yıllarca içinde taşıdı.

Alexander, yeniden evliliği pek de düşünmedi ve bu arada hukuk fakültesinden mezun olduğundan beri bakıcısı olan Kathy Gaines ile tanıştı.

Alexander’ın erkek kardeşi Phil, Gaines’in adeta kardeşinin kolları ve bacakları olduğunu söyleyerek ilişkilerini bir evlilik gibi gördüğünü söylüyor.

Gaines, tip 1 diyabet nedeniyle görmüyor olmasına rağmen 30 yılı aşkın süredir Paul Alexander’a bakıyor. Nereye giderse gitsin yanında olmaya devam ediyor. Hatta 2019’da Paul’ün sağlığı kötüleştiğinde Kuzey Dallas’taki Clements Hastanesi’nde beş ay boyunca onu ziyarete bile gitmiş.

Paul Alexander 77 yaşında, dünyada hâlâ demir akciğer kullanan son insanlardan biri ve nefes almak için neredeyse yalnızca ona güveniyor.

Paul, 2020’de film yapımcısı Mitch Summers’a verdiği röportajda, içinde bulunduğu şartlara rağmen kendinden asla vazgeçmediğini söyledi: “Nereden geldiğiniz, geçmişinizin ne olduğu veya karşılaşabileceğiniz zorluklar ne olursa olsun, gerçekten her şeyi yapabilirsiniz. Sadece bunu kafanıza koymanız ve çok çalışmanız gerekiyor.”

Paul Alexander’ın ayrıca anılarından oluşan bir kitabı da var. Kitabın tamamlanması beş yıl sürmüş; çünkü Paul her kelimeyi ağzındaki bir sopaya iliştirilmiş bir kalemle yazmış.

sözcü.com.tr